Mükremin Kızılca

Anadolu'da Kışlık Hazırlığı

Mükremin Kızılca

Salçanın Hikâyesi 

1960'lı yıllarda anam rahmetli evleklerden yani tarla domateslerini toplar pestil yapardı. 

Sonradan bu bestile domates salçası denmeye başlandı. 

Domatesler evleklerden kırmızısı pembesi toplanır önce dilinerek bir gün bekletilirdi. 
Böylece çok sulu olan tarla domatesinin suyu biraz buharlaşmış olurdu. 

Sonra delikli leğenlerde tepsilerde sıkılır suyu kaynatılarak salça yapılırdı buna pestil derlerdi. 

1990'lı yıllardan sonra aşı domateslerle deve kuşu yumurtasını andıran oldukça kırmızı etenli ve oval salça domatesi icat edildi. 

İlk başlarda buna Bursa domatesi deniyordu. Sonraları Konya domatesi Çumra Ereğli hatta şimdilerde Mersin'de Türkiye'nin her yerinde salça domatesi yetiştirilmesi hızlandı. 

Şimdilerde 8. ayın girmesi ile beraber 15'inden sonra hızlanarak bir yılda tüketilecek olan salçalar genelde halkımız tarafından evinde yapılır. 

Mesela 8 kişilik bir büyük aile geniş aile 100 kilo salçalık domates alır yanına da 20 kilo kadar kırmızı salçalık biber daha alır. 

Bunları yıkadıktan sonra ikişer parçaya ayırarak büyük kazanda hafif su ilavesi ile kaynatılır.


Kaynatılan pişirilen bu domates bakraçlara alınarak çektirilir. 

Çekilen salça adayı domatesler büyük sinilere dökülerek salça kıvamını almaya bırakılır.

Alınmış olan salçalı kırmızı domatesle beraber pişirilen kırmızıbiber bu domates çekilirken bir kısmıacılı yapmak için ayrılır. Acılı cin biber ve sarımsak ilave edilerek tekrar kaynatılır.

Bulgur Unu Ekmeği 

Taşeli yöresine özgü güzel bir değerlendirme yöntemidir. 

Bundan 60 sene önce dağ armutlarını, mısır koçanlarını ve yabani meyveleri kurutup una karıştırarak çoğaltmayı amaçlayan analarımızın bugün de devam eden bir yadigârıdır. 

Bulgur kaynatılıp öğütüldükten sonra değirmenci bulgur ve irmik olarak iki ayrı ürün teslim eder.  

İrmiğe düğü, düğürcük de derler. Savurma sonucu düğürcüğün altına elekten geçen kısmına da bulgur unu denir.

Eleğin altına geçen bulgur unu yoğrularak güzel bir hamur elde edilir ve lavaş büyüklüğünde topalak veya bazı yerlerde topak ekmek büyüklüğünde açılarak saçta pişirilir 

Aslında kendi başına bile oldukça lezzetli olan bulgur unu ekmeği peynir kavurma veya evde ne varsa sıkılarak çayla afiyetle yenir.

Bulgurundan tereyağlı bulamaç da yapardı analarımız. 

Taşeli yöresinde bulgur unundan çiğirdik adıyla bir de tatlı yaparlar. Bulgur unu veya mısır bulguru unu soğuk pekmezle karılarak acil olarak enfes bir tatlı yapılırdı. Yatmadan önce “ana çiğirdik yapıver” diye analarımızın eteğini bırakmazdık. 

Tarhananın Hikâyesi 

Tarhanalık buğday çeşmelerin önündeki pırıl pırıl dolu teknelerde yıkanır. 

Ardından toprak damlara sekilere serilerek kurutulduktan sonra üçünün ot tohumu taşı ve yabancı maddeleri ayıklanır. 

Değirmene götürülerek hafif suyla tavladıktan sonra açlık adıyla kurumuş buğday kırılır. 
Buna aşlık denir yani buğdayın değirmende kırılmış hali. 

Bu aşlık elekten geçirilir eleğin altına düşenler başka alanlarda mesela cızlak olarak kullanılır. 

Geriye kalan tarhanalık açlık hazırlanan Kazan pencere ya da ağdalarda çokluğuna göre haranılarda hazırlanan yoğurda yavaş yavaş dökülerek pişirilir. 

Piştikten sonra yaklaşık 10 saat dinlenmeye bırakılır. Bundan sonrası artık isteğe göredir ister sıkma veya bildiğimiz bulgurca büyüklüğünde tarhana yapılarak kurutulur ister Beyşehir usulü daha ince darı ekmeği büyüklüğünde hatta daha önce cips şeklinde hazırlanan düzeneklerde imal edilir. 

Karıncadan ve diğer haşarattan uzak temiz alanlara serilerek kurutulur. 

Eskiden Çördük otunun üzerinde kurutulan tarhanalarda türül türül Çördük kokardı.

Yazarın Diğer Yazıları