Allah Resulü de Hüküm Koyar!
Mükremin Kızılca
“Peygamber kendiliğinden konuşmaz.” (53/3) “Eğer o bize atfen bazı sözler uydurmuş olsaydı, elbette onu kıskıvrak yakalardık. Sonra onun can damarını koparırdık. Hiçbiriniz buna mâni de olamazdınız.” (69/44-47)
Yukarıdaki ayet-i kerimeler her şeyin, yaratıcının kontrolü altında olduğunun kanıtıdır.
Aşağıdaki ayetlerde d hiçbir yoruma, tevile meydan vermeyecek şekilde konu oldukça açıktır.
Allah'ın elçisi Hz Muhammed de (sav) ümmeti arasındaki anlaşmazlıklarda veya sorulan sorularda hüküm verir.
Bu hüküm verme onun Allah'a karşı bir şerik olmasını gerektirmez. O kendisine vahyedilen ayetler ışığında toplumda icap eden kararları verir.
Aşağıdaki ayet-i kerimede de belirtildiği gibi Allah'ın elçisi Hz Muhammed bir şeriat üzere gönderilmiştir.
“Sonra da seni din konusunda bir şeriat sahibi kıldık. Sen ona uy; bilmeyenlerin isteklerine uyma. “ (Casiye 18)
Bu şeriatta yani İslam dininde insanlar arasında hüküm verirken Allah'ın arzusuna aykırı veya ayetlerine zıt bir hüküm vermesi kesinlikle düşünülemez.
Onun hükmü Allah resulünün insanlar arasındaki uzlaşmazlıklarda veya sorulan sorulara karşı verdiği hüküm yine ayetlerle Allah'ın kendisine ilham ettiği gerçeklerdir.
İlkeler Çerçevesinde Hüküm Vermek
Bir de cenab-ı Hakk'ın Kur’an-ı Kerim'de bazı şeylerin ilkelerini vererek detaylara girmemiştir.
Mesela “o, çirkin şeyleri haram, güzel şeyleri helal kılar” (Araf 157) derken burada nelerin helal, nelerin haram kılınacağı rasulullah'a bırakılmış durumdadır.
Alttaki ayette geçen “açık gizli çirkin işler “bölümündeki ilkeler kapsamında Allah resulü o haramları, Rabbin kendisine verdiği ilhamla tayin edecektir.
“De ki: “Rabbim ancak, açık ve gizli çirkin işleri, günahı, haksız saldırıyı, hakkında hiçbir delil indirmediği herhangi bir şeyi Allah’a ortak koşmanızı ve Allah’a karşı bilmediğiniz şeyleri söylemenizi haram kılmıştır.”” (Araf 33)
Allah da Rasülüllah da hüküm verir
“Onlar, aralarında hüküm vermesi için Allah'a ve Peygamber'e çağırıldıklarında, bakarsın ki içlerinden bir kısmı yüz çevirip dönerler.” (Nur 48)
“Aralarında hüküm vermesi için Allah'a ve Resûlüne davet edildiklerinde, müminlerin sözü ancak «İşittik ve itaat ettik» demeleridir. İşte asıl bunlar kurtuluşa erenlerdir.” (Nur 51)
“Müminler, ancak Allah'a ve Resûlüne gönülden inanmış kimselerdir. Onlar, o Peygamber ile ortak bir iş üzerindeyken ondan izin istemedikçe bırakıp gitmezler. (Resûlüm!) Şu senden izin isteyenler, hakikaten Allah'a ve Resûlüne iman etmiş kimselerdir. Öyle ise, bazı işleri için senden izin istediklerinde, sen de onlardan dilediğine izin ver; onlar için Allah'tan bağış dile; Allah mağfiret edicidir, merhametlidir.” (Nur 62)
“Allah ve Resûlü bir işe hüküm verdiği zaman, inanmış bir erkek ve kadına o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Her kim Allah ve Resûlüne karşı gelirse, apaçık bir sapıklığa düşmüş olur.” (Ahzab 36)
“Allah size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Allah size ne güzel öğütler veriyor. Şüphesiz Allah her şeyi işitmekte, her şeyi görmektedir.” (Nisa 568)
“Allah'ın sana gösterdiği şekilde insanlar arasında hükmedesin diye sana kitabı hak ile indirdik; hainlerden taraf olma!” (Nisa 105)
“Hayır! Rabbine andolsun ki onlar, aralarında çıkan çekişmeli işlerde seni hakem yapıp, sonra da verdiğin hükme, içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın, tam bir teslimiyetle boyun eğmedikçe iman etmiş olmazlar.” (Nisa 65)