Mükremin Kızılca

Alime Ninenin Anıları 2 

Mükremin Kızılca

Ekim ayı gelip ekinler ekilince ahırların odunla dolmasına gelirdi sıra. Hele bir de ev yapacaklar için ormandan direk kesmek ve odun eğlemek büyük bir meşguliyet idi. 

Ormancılar devletin içimizdeki fertleriydi, orman kanunları çok sertti o zamanlar. Az çok köylüye yetersiz olsa da, odun eğlemek için bir zaman tanınsa da direk kesmek ve latalık / tahtalık çam ve katran devirmek için hiçbir tolerans yoktu. Yakalandığın anda bütün suç aletleri satılır büyük cezalar kesilirdi. 

Kasabadaki manifaturacılar en çok borçlandığımız esnaftı. Düğünde, nişanda, cenazede, bebek beklemede esbabı onlardan görür parasını harmana bırakırdık. Eğer harman, borcu ödeyemezse alacaklı alacağına karşılık tarla rehin alırdı, daha sonra yine ödenmezse o tarlayı senetle satardık alacaklıya. 

Çok borcu olanlar başta olmak üzere evin erkekleri, harman kalkıp ekim yapıldıktan sonra Aydın’ın yolunu tutarlardı. Alanya tarafına gidecekler iki günde sahile inerlerdi, bir gece Gödüre köyünde yatarlardı. Karaman üzerinden katarla İzmir tarafına gidecekler de üç günde döşlerinde bir mitil ve yorganla şehire varırlardı. Karamana varmadan bir gece Aladağ’da bir gece de Habillerde yatarlardı. 

Bu savaştan önce bir goca savaş daha olmuş. İşte o savaşta dayılarım da varmış. Anlattıklarına göre Çanakkale savaşında hem düşmanla hem de açlıkla harbe tutuşulmuş.  Alanda buldukları ölü bir çebici toprakla tabaklayıp kokusunu alarak yerlermiş. 

1940’lı yıllarda ben genç bir kız iken koca bir öküzü keser etini hallettikten sonra derisini ortaya koyardık. Deriyi örnek bir çarık ölçüsünde parçalara ayırır ve sene boyunca giyeceğimiz çarıkları imal ederdik. 

Benim gelin olacağımda çeyizimde: bir pencereyi örtecek kadar perde, abdest alınca yüzümüzü silecek yağlık, bir döşek, iki köşebaşı, iki yastık bir de yatak vardı. Bunların içi koyunyünüydü, o zamanlar pamuk olsa da bizim köyde satan yoktu. 
Keçilerim kılını da heybe, çuval, tepme pantolon imalinde kullanırdık. 
Satın aldığımız hiçbir şey yoktu. Ha unuttum: sadece idare lambasının fitilini ateşleyecek gazyağı ve yemeklerle hayvanlara tuz alırdık. 
Üstümüzde ne varsa hep kendi mamulümüzdü. Çarığımızı öküzümüzün derisinden, şalvarımızı keçilerimizin kılından, donumuzu ve göyneğimizi tezgâhımızda dokuduğumuz satıraç bezinden kesip dikerdik.” 
Alime Utku ninemiz kafa kağıdında 1933 yazsa da gerçekte 1930 yılında Sarıveliler’de dünyaya geldi.  Merhum Şevki Utku’nun eşidir. Konya’da çocuklarının yanında ikamet ediyor. 

Yukarıdaki anılar Sarıveliler 1830 – 1845 – 2023 adlı eserden kısa bir bölümdür. 

Bu eserde Sarıveliler ve o zamanki on altı köyünün kısa tarihi, 1830’da isim isim atalarımızın nüfusu, 1845’te dedelerimizin hane mal beyanları, 1967 - 1956 – 2023 arası Sarıveliler ve Göktepe de görev alan bütün belediye başkanlarımızın kısa hayat hikâyeleri ve 2023’e kadar beldenin genel bilgileri ve sizlerin renk katan son yüz yıl anıları bu kitaptadır. 

Gelecek nesiller ve torunlarınız da sizi okusun isterseniz kitapta siz de işyerinizin kartvizitiyle yer alabilirsiniz! 

Kartvizitinizle yer almak için, basıldığında iki kitap alma sözünüz yeterlidir. İki kitap karşılığı beş yüz lira olup kitap tesliminde talep edilecektir. 

Bu eser yaklaşık olarak destekleyici ve alıcı sayısına göre basılacağından şimdiden isim ve telefon yazdırıp ayırtabilirsiniz! Ayırtanlardan eline kitap teslim edilmeden bir nakit isteği kesinlikle olmayacaktır. 
Sevgi ve saygılarımla arz ederim! 

Lütfen taleplerinizi alttaki kanallardan iletiniz! 

Mükremin Kızılca mukremin.k55@gmail.com / 0535 738 6854 

Yazarın Diğer Yazıları