
Alaeddin Camii Vakfı Köyü Sille
Mükremin Kızılca
1226’da Sultan Alaeddin Keykubad çoğunluğu Ortodoks Türk olan ve Rum alfabesiyle yazıp Sillede ikamet eden 500 haneye yakın çoğunluğu Hristiyan halka özel bir vakfiyeyle ayrıcalık verdi.
Bu ayrıcalık Osmanlılar zamanında da süren, Sille nahiyesinin bütün vergilerinin Alaeddin camiine aktarılmasını da kapsayan bir imtiyazdı.
Sille Selçuklularla başlayan parlak döneminde; bir sanat, imalat ve ihracat merkeziydi. El işleri, toprak işleri, sarrafiye ve dokumacılık alanında dünyada tanınan ve aranan bir marka olmayı başarmıştı.
Sille Sudirhemi adında bir nahiye merkezi olarak geniş bir hoşgörü içerisinde 700 yıl beraber yaşadığımız insanların cumhuriyetten sonra Lozan anlaşması gereği ağlaya ağlaya Yunanistan’a gönderildikleri yurt köşelerinden biridir.
Ama burada ağlaması gereken asıl Müslümanlardır, Allah’ın tek hak dinini 700 yıl bu aynı dili konuştuğumuz insanlara nasıl anlatamadık? İyi düşünmemiz ve tebliğ vazifesinin keyfiyetini tekrar ele almamız gerekmektedir.
Bu günlerde Sille yeniden eski şaşaalı günlerine dönüyor. Buraları terk eden soydaşlarımızın torunları atalarının yurtlarını tertemiz ve pırıl pırıl gördüklerinde bir başka iç geçiriyorlar.
Bir Metropolitlik Merkezi Sille
1690 Yılında II. Süleyman tarafından Sille halkının isteği üzerine Konya kadısına gönderilen, o tarihlerde Silleden alınan vergi türlerini ve verenlerin kimlik ve kariyerlerini gösteren ve Sillenin bir Alaeddin Vakfı köyü olduğunu belirten belgelerden birisi şudur:
“Rumiyan keferesinin metropolitleri olan Nekdaryos nam rahib meclis-i şer’i hatır-i lazimü’t-tevkırda (kadının huzurunda mahkemede) mahmiye-i Konya’da vaki merhum ve mağfurun leh Sultan Alâeddin tâbe serahü hazretleri evkafından Sille nam karyede sakinin Rumiyan keferesinden (Rum kafirlerinden) Bali keşiş veledi Zabine ve Karagöz veledi Satılmış ve Mihail veledi Kaplan ve Düğenci veledi Aslan ve Marat veledi Hazarsaf ve sair zimmiler müvacehelerinde (yanlarında) üzerlerine dava ve takrir-i kelam edip kaza-i mezburda sakin papazların ve keşişlerin ve sair zimmilerin tarih-i kitab (istida anında) senesinde üzerlerine edası lazım gelen senevi (yıllık) yedi rüsum ve zarar-ı kassabiye ve tasadduk ve imdad-ı razika akçelerin ve panayır ve manastır ve nikâhları ve ayazmaları rüsumunu ve her zimmiden on ikişer akçe ve her papazdan birer altın patriklik ve yine her zimmiden on ikişer akçe ve her papazdan birer altın metropolitlik muhassılların ve kiliselerine giden patikaların ve sinin-i maziyede kalan bakayalarını ve sair külli ve cüzi rüsumat ve mahsulatın mecmuunu cem ve tahsil için yedime üç kıta ferman-ı Alişan ve patrik tarafından imzalı defter verilmekle halen defterde karye-i Sille keferesinin üzerine kaydolunan meblağı ber mucib-i emr-i şerif (ferman gereği) talep eylediğimde vermeyip muhalefet üzerelerdir sual olunsun deyip üç kıta emr-i şerif ve patrik-i merkumun imzasıyla defter ibraz (gösterince) eyledikde:
Gıbbe’s-sual (sorulduğunda) mezburlar (adı geçenler) cevablarında her sene biz zikrolunan on ikişer akçe patriklik ve on ikişer akçe metropolitlik resmini ve her papazdan birer altını vere geldik lakin ziyade vere gelmedik deyücek evamir-i şerifeye (eski emir ve fermanlara) ve deftere nazar olunub bilmüvacehe kıraat olundukda bilcümle mazmunları metropolid-i mezkurun takrir-i meşruhuna (açıklamasına) mutabık (uygun) bulunmağın ferman-ı alişanda tasrihan zikrolunan rüsumu (vergileri) defter mucibince sinin-i sabıkanın bekayasıyla maan vermeye mezkurun kefereye tenbih-i birle ma vakaa bittalep ketb olundu (istekleri üzerine yazıldı)
Fil’yevmi’s-samini vel’işrine min Muharremi’l-haram li-sene isneteyn ve mie ve elf / 28 Muharrem 1102 / 01 Kasım 1690
(Kaynak: Konya Şer’iyye Sicilleri c. 19, vrk. 109-b/1)