Mükremin Kızılca

Akl-ı Selim ve Sağduyulu Davranış

Mükremin Kızılca

Gençlerle Cuma Düşünceleri - 2

Değerli kardeşlerim, bu mübarek cuma günü ve her zaman Allah’ın cc selamı, bereketi ve rahmeti üzerimize olsun!

İslam’da doğru düşünmeye ve doğruyu bulmaya çalışan ussal yapıya akl-ı selim denir. Akl-ı selim yani sağlam düşünmenin bulamayacağı doğru yoktur.

Akl-ı selim her türlü dıştan etkileşimlerden uzak, önyargılardan arınmış sağduyu demektir.

Bir olan Allah’ın dünyayı yaratalı beri tek din gönderdiğine inanırız, bu dini tebliğ eden on binlerce peygamberin kavimlerine ve iklimlerine göre farklı adlar alabildiğine vakıfız.

“Dini dosdoğru tutun ve onda ayrılığa düşmeyin!” diye Nûh’a emrettiğini, sana vahyettiğini, İbrâhim’e, Mûsâ’ya ve İsâ’ya emrettiğini size de din kıldı. Fakat senin kendilerini çağırdığın şey (İslâm dini), Allah’a ortak koşanlara ağır geldi. Allah, ona dilediğini seçer. İçtenlikle kendine yönelenleri de ona ulaştırır.” (Şura/13)

Hristiyanların da Yahudilerin de İslam’ın, Allah’ın son sözü olduğunu bildiklerinden eminiz ancak maddi, dünyevi ve siyasi gerekçelerle bu mutluluktan kendilerini mahrum etmelerine yanıyoruz.

İslam ve Müslüman kelimelerinin veya eşanlamlısı olan kelimelerin Hz Âdemden Hz Muhammed Mustafa (sav) kadar bütün inananlarca kullanıldığına şahidiz.

İnsanlığın babası Hz Âdem Asya’ya veya Ortadoğu’ya iskân edildiğindendir ki ilahi vahye muhatap peygamberlerin çoğunluğu bu muhitten vazifelerini icra ettiler. Şu anda mevcut beş kıtadan üçünde o zamanlar henüz insanlar dağılıp yurt edinmemişlerdi.

Hz İsa ve Hz Musa’ya iman edip orada takılıp kalan ve son peygamberi görmezlikten gelenlerin iman etmelerini istiyoruz.

Hak din sadece İslam’dır, Hristiyanların ve Yahudilerin son peygamberi de kabul etmeleri Müslüman olmaları için yeterlidir.

Hazreti Muhammed aleyhisselama iman etmeyen Yahudiler iki, Hristiyanlar ise bir eksikle imandan yoksundurlar. Zira Yahudiler son iki elçiye, Hristiyanlarsa sadece son elçiye iman etmeyerek hüsrandadırlar.

Müslümanlıktan Hristiyanlığa geçtiğini iddia eden gence soruyoruz:

-Hristiyanlıkta benden fazla neye inanıyorsun? Sen Hristiyan olmakla imanını eksiltmiş oldun, oysa tamamlamak için geçtim, diyorsun.

Ayetlerin kendi içinde çelişeceğine asla itibar edemeyiz, Mekki ve Medeni inişe göre, o günün geçici şartları çerçevesinde çok cüzi farklılıklar olsa da biz bunların arasından ehl-i kitapla yani Hristiyan ve Yahudilerle olan ilişki ve görüşmelerde yumuşak olan ayeti tercih ederiz.

İnancı, felsefesi ve görüşü ne olursa olsun hiç bir suçsuza asla el kaldıramayız. Bizim dinimizde zarar vermemek ve zarara uğramamak esastır.

Batıl din olarak telakki edilen ve insanlığın uydurduğu felsefi ve kültlere dayalı ekollerin kısmen de olsa hak din motifleri taşıdığı görülmektedir. Müslümanların Allah’ın arzusu istikametinde bu insanlara hak dini tebliğ etmeleri kaçınılmaz bir vazifedir.

Bütün insanların ahirette azap çekmemeleri için iman etmelerini isteriz ama iman etmeyenlerle de komşu, arkadaş ve insani muamelelerde bulunuruz.

En doğru sözün en son söylenen olduğu muhakkaktır.

Kur’an ve Hz. Muhammed Mustafa Allah’ın iradesini bize en son aktaran iki kaynaktır, bu nedenle doğrunun, tek doğrunun İslam öğretisi olduğu kesindir.

Bizim ufkumuz tek bir partiye sığacak kadar dar olmamalıdır. İçinde Türk Milleti, İslam Ümmeti sevgisi olan bütün partilerimize aynı mesafede olmalıyız.

Bizim karnımız hasetliğe yer verecek kadar geniş olmamalıdır. Bir Müslümanın yaptığı her iyi çalışmaya sevinip destek vermeli, her yanlışa da en azından üzülmeliyiz.

Müslümanlar bir tuğla duvar gibidir, bir tuğlasındaki nem ve yıpranma diğerlerine de zarar vermeye başlayacaktır.

Bu bakımdan; sen, ben, o değil, bizler bütün Müslümanlar bir bütünüz! İyi günde de kötü günde de beraber olmalı, başkasına dokunan zarardan haz almamalıyız.

Yazarın Diğer Yazıları