Mükremin Kızılca

100. Yılında Mübadele

Mükremin Kızılca

18 yüzyılın başından itibaren gerilemeye ve toprak kaybetmeye başlayan Osmanlı imparatorluğu sahip olduğu toprakları kaybettikçe kaybettiği topraklarda oturan Müslüman halk da onunla beraber peşinden geliyordu.

18. yüzyılda büyük bir sanayi devrimi yapan Avrupa dev fabrikalar kurarak bunlarda çalıştıracak işçi ve bu fabrikalara temin edecek ham maddeyi genellikle Ortadoğu, Afrika ve Osmanlı imparatorluğu ülkelerinden elde ediyordu.

Avrupa, Osmanlı imparatorluğu tebaası ülkeleri bir bir yutuyor, sömürge haline getiriyor, işçilerini yok pahasına çalıştırıyor, yeraltı ve yer üstü kaynaklarını da fabrikalarına hammadde olarak götürüyordu.

Bu değişimin en büyük etkisi Fransız devrimi oldu ve 1789'da cumhuriyet ilan edilince bunun etkisiyle milliyetçilik akımları hızla yayıldı.

Osmanlı İmparatorluğu’nu oluşturan Milletler de başta Avrupa’dakiler olmak üzere bir bir elimizden çıkmaya başladı bu elimizden çıkan ülkelerde yaşayan Müslümanlar ana karamıza doğru devletle beraber çekiliyorlardı.

Bu sırada tarih tam manasıyla tekerrür ediyordu: 1475 yılında başlayan özellikle Karamanoğullarından Avrupa'ya, balkanlara iskân ve tehcir hareketleri tam tersine dönmüş yerleştirildikleri yerlerden koparak Anadolu'ya yığılmaya başlamışlardı.

1923 yılında Lozan antlaşması ile tüm dünyaca tanınan Türkiye Cumhuriyeti ile Yunanistan arasında aynı anlaşma bünyesinde bir nüfus değişimi - mübadelesi anlaşması yapıldı.

İşte aşağıda şartlarını ve detaylarını, sonuçlarını göreceğimiz bu mübadelede Yunanistan’daki uyruğu ne olursa olsun Müslümanlar Türkiye'ye, Türkiye'deki uyruğu ne olursa olsun Hristiyanlar da Yunanistan'a yerleştiriliyordu.

Bunun yanında bir de Türkiye'ye Kafkaslardan yani Osmanlı Devleti ile etnik bir alakası olmamasına rağmen Müslümanlıklarından dolayı sıkıştırılan tazyik edilen Ruslarca ve komünistlerce “ya Hristiyan olacaksınız ya da ülkeyi terk edeceksiniz” baskısına maruz kalmalarıyla Nogaylar, kırımlar, Karaçaylar, Çerkezler Anadolu'ya öbek öbek göç ediyorlardı.

Bizim bu kitabımızda ele aldığımız Ermenek Gargara köyünden 550 sene önce Selanik’e yerleştirilip buraya köylerinin adını vererek bir Gargara köyü kuran halkımız da işte bu mübadeleye tabi tutulanlar arasındaydı.

1923'te Selanik Gargara köyünde oturan 167 hane tek tek menkul ve gayrimenkullerini birer tasfiye talep namesi ile tasfiye ederek Türkiye'ye gelmeye hazırlanıyorlardı.

Selanik Gargara ve civardaki bazı diğer köyler Antalya’ya iskân için münasip görülmüşlerdi.

1924 yılının ilk aylarında Selanik Gargara'dan gelen ilk kafileyi taşıyan vapur Antalya limanına yaklaştığında vali, kaymakamlar, belediye başkanları ve halk davul zurna ile karşılamışlardı.

(Bir tehcir, iskan ve mübadele hikayesi / Gargara – Kırgızistan – Türkiye – Yunanistan / Mükremin Kızılca) 

Yazarın Diğer Yazıları