
Yine Aynı Seneryo
Mehmet Kanmaz
ANKARA’da patlatılan farklı aralıklarla yapılan bombalı saldırılsrın hedefi, hiç şüphesiz ki Türkiye’de tesis edilmeye çalışılan kardeşlik ortamı ve her şeye rağmen kalkınma hamle sidir.gelinen refah seviyesi için çok büyük adımlar atıldı ve çok büyük bedeller ödendi. Hükümetin son yıllarda bu konuda gösterdiği irade ve kararlılık, Cumhuriyet tarihinde emsali görülmeyen bir cesaret ve istikrar numunesidir.
Ancak Türkiye’de devam eden bu kardeşlik ve kalkınma sürecinin başarılı olmaması için çalışan ve bu konuda çok büyük emek harcayan bazı çevreler var. Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük projesi olan 2023 projesi başarıya ulaşırsa, son on yılda ekonomik olarak çok büyük engellere ve zorluklara rağmen büyük adımlar atan ve başarılar sağlayan Türkiye’nin zapt edilmesi mümkün olmayacak.
Bu ihtimal, bazı çevreleri ve ülkeleri hayli korkutmuşa benziyor. Bunun için de gizli açık çok büyük bazı senaryoların sahneye konduğunu anlamak, o kadar da zor değil. Son birkaç yılda Rojava bölgesinde yaşanan gelişmelere, bu çerçeveden bakmak gerekir.
Bu Olayın Rojava'daki olaylarla yakın bir ilişkisinin olduğu çok açık. PYD ile DAEŞ arasında süren anlaşmalı kavganın başka bir şekil ve surette Türkiye'ye taşınmak istendiğini ifade etmek için kâhin olmaya gerek yok. Yıllardır ülkemiz üzerinde çok çirkin bir oyun oynanıyor. Suriye ve Irak’ta yaşanan kahredici ve çok elim savaşın Türkiye topraklarına da taşımak için Uluslararası bazı güçler ve onların yerli taşeronları ellerinden gelen gayreti gösteriyorlar.
Güneydoğuda meydana gelen olayları protesto etmek maksadıyla yapılan çağrılar sonucu yaşanan ve masum insanların ölüm olaylarına, bir de bu açıdan bakmak gerekir. Fakat her şeye rağmen halkımızın derin sağduyusu ve feraseti, bu olayların daha fazla büyümesinin önüne geçiyor.
Türkiye Daeş’i terör örgütü olarak ilan eden ilk ülke olmasına rağmen, ülkemiz içinde başını Doğan Medyası ve HDP çevrelerinin çektiği malum çevrelerin bu konuda yaptığı dezenformasyon ve algı operasyonları, hız kesmeden devam ediyor. Bu propaganda özellikle HDP’yi destekleyen çevreler tarafından büyük oranda kabullenerek dillendirilmeye devam edilmektedir.
Halep’e yapılan esed ve rus saldırıları sırasında sınırlarını zorda olsa açarak birkaç gün içinde binlerce insanı sınır bölgesinde kabul ederek kucaklayan ve her türlü insani yardımı yapan Türkiye değilmiş gibi, yapılan bu teröre TÜRKİYE destek veriyor gibi iftira dolu olumsuz propagandaların nasıl oluyor da bazı insanlar tarafından ısrarla ve inatla ifade edilmeye devam edildiğinin de bir muhasebesinin yapılması gerekir.
Her şeye rağmen suriyeye son birkaç ay içinde binlerce tırlık insani yardımın ve gıda maddelerinin Türkiye tarafından gönderildiğini herkes biliyor. Zaten bu bölgenin şimdilik dünyaya açılan tek kapısı Türkiye’dir ve başkaca bir bölgeden bu tür yardımların şu sıralarda gönderilme imkânı yoktur. Bütün bunlar ortada iken; yapılan propagandaların, belli çevreler tarafından oluşturulmaya çalışılan bir algı operasyonunun neticesi olduğu, herhalde şüphe götürmez bir hakikat olarak orta yerde bulunmaktadır.
Genel manzara böyle iken, ANKARA’da otuz yedi vatandaşımızın hayatını kaybettiği ve yüz civarında kişinin de yaralandığı intihar saldırısının da, ülkemiz üzerinde oynanan çirkin senaryonun başka bir safhaya geçtiğinin işaretleri gibi görünüyor. Öncelikle bu çirkin saldırıyı şiddetle kınıyor, saldırıda hayatını kaybedenlere Rabbimden rahmet diliyor ve yakınlarına da başsağlığı dileklerimizi sunuyoruz.yaralıların da bir an önce sağlıklarına kavuşmalarını temenni ediyoruz.
Bu olayda Türkiye’nin her tarafından destek için ayağa kalkmış olan STK.ların hedef olarak seçilmiş olması da ayrıca çok dikkat çekici bir durumdur. Belki de bu saldırı ile hem olayların ve hem de acının, bütün Türkiye sathına yayılması hedeflenmiştir. Hem yetkili lerin ve hem de vatandaşlarımızın son derece dikkatli olması gereken bir durum ile karşı karşıyayız.
19 TEMMUZ’dan bu yana yoğun bir şekilde devam eden terör hadiselerine karşı huzuru muzu bozmak için, uluslararası şer güçlerinin ve onların yerli maşalarının yeni saldırı ve provokasyonlarına karşı herkesin uyanık olması gerekir Hep beraber neler yapılabileceği nin muhasebesini yapmamız gerekir.
ANKARA’da meydana gelen olaylardan büyük oranda etkilenen, birçok provokasyona sahne olan ve adeta kaynayan bir kazan niteliğine bürünen güneydoğu bölgemiz de yeni bazı olayların önüne geçme ve bu bölgeyi ‘’Türkiye’nin Kobani’si’’ yapmak için ortaya çıkabilecek muhtemel gayretlere karşı da çok dikkatli olunmalı ve gerekli tedbirler alınmalıdır.
ANKARA katliamını bahane ederek ortalığı karıştırma ve olayları tahrik etme gayretlerinden herkes vazgeçmelidir.Aksi halde çıkabilecek bir yangın, herkesi yakar. Bu ve benzeri olayları, Türkiye devleti ve hükümetiyle ilişkilendirme gayretleri çok çirkindir.
Bu coğrafyaya; savaş ve fitneyi yerleştirmek için büyük mesai sarf eden şer güçlere karşı, Türk, Kürt ve Arap milletleri olarak kenetlenmek mecburiyetindeyiz. Bizi bu topraklarda bin yıldan fazla bir zamandır bir arada ve kardeşçe yaşatan İslam’ı ve İlahi emirleri, değişmez ve ebedi rehber haline getirmekten başkaca çaremiz yoktur…..Bizden söylemesi
MEHMET KANMAZ