Vefalı Olmayı Unuttuk mu?
Mehmet Kanmaz
Değerli dostlar; Dostu olanın dostu şu kainat sarayı içindeki bütün mahlûkattır aslında..!
Bu sebeple Dostun sahibi; Evvela; Dosta gönül kapınızı açmanızı istiyor..! Saygı istiyor, Hatırlanmak istiyor ve en mühimi’de Vefa istiyor
Biliyor musunuz; kendisine yapılan bir iyiliği veya iyilikleri unutmayıp teşekkür eden insan aslında Asıl dost ve Vefa sahibi Allah’ı da unutmamış olur.
Bu hassasiyetleri unutup nankörlük içinde bulunan O kadar çok yakın ve uzak çevremizde kendini İnsan zanneden mahlukat (başka isim veremiyorum) var ki..!
Bakın tecrübe edin; İyilikleri sebebiyle iyilik sahibine teşekkür etmeyen O mahlukatlar (istisnalar hariç) Allah’ında huzuruna çıkması nasip olmayanlar ve Hayatında huzur bulamayanlar.
Sevgili Dostlar; Başta kâinatın serveri peygamberimiz olmak üzere; Bize istikamet veren O güzel insanlardan aldığımız feyz ile; Sema eden Mevlevi derviş gibi Hakk’’ın bağına indirdiği nimetleri bir eliyle alırken diğer eliyle halka sunmalıyız.
Arayan her telefona bakmalı, çalan her kapıyı açmalı ve bize iyilik eden insanımızın duygularına, taleplerine cevap vermeliyiz. Tabii Bu her talebi yerine getirebileceğimiz anlamına gelmemeli.
Ama ilahi muhataba halife olan insan değerini verip, eğer o duyguyu ona yansıtmıyorsak, yerine getiremiyorsak, neden yapamadığımızı niye getiremediğimizi kalbini yumuşatan bir iletişimle, en güzel cümlelerle izah etmeliyiz.
İşte ne hazindir ki bam teli tamda burada kopmakta;
Zira içimizdeki bazı insanlar: işini görüp, alacağını alıp, belli bir menfaat elde edince; bir dostun vesilesi olmasa hayalinde bile göremeyeceği belli bir görev, makam ve mevkilere geldiklerinde; nefsin/egonun balon gibi şişirmesiyle kendilerini dağ zannediyorlar.
Arayana, mesaj çekenlere, not bırakanlara , kapılarını çalanlara dönmüyorlar..! ilgilenmiyorlar, bizim insanımızda kendisine ince dokunuşla mesafe koyunca; ”tavşan dağa küsmüş, dağın haberi olmamış” masalına sığınıyorlar.
Değerli dostlar; Allah katında dünyada bize imtihan için verilen nimetin ahirette hiçbir kıymeti ve değeri yoktur.
O, adalet sahibi rabbimiz: verdiği emanetlerle bizim iyi veya kötü insan vefalımı, değil mi, olduğumuzu ölçüyor.
Dünya tümüyle araçlardan ibaret olup maksat ahireti kazanmaktır, Şahsım olarak ben; dünyayı maksat edinenlere, vefayı unutup nankörlük içinde olanlara, hatta bir sebepten ötürü kendini haklı görüp iyilik sahibine küsenlere, iletişimi kesenlere, Sıla-i rahimi unutanlara yazıklar olsun diyorum..!
Değerli dostlar; Telefonla arayan her sesi, kapımıza gelen her nefesi, Hızır bilelim ve onlara öyle içten davranalım olmaz mı?
Muhatabını Hızır, yaşadığın geceyi kadir bilirsen eğer; Temas ettiğin her kişi Hızır, yaşadığın her Vaktin Kadir olur buna inan.
Yeter ki sen vefalı ol ve O dost kapısından içeri gir ne dostluklar göreceksin..!
lhasıl dostlar; Şu kısa dünyada baki bir hayatı kazanmak için Allah’ın sana ikram ettikleriyle donattığın gönül bahçeniz 7/24 herkese uzaktan ya da yakından hep açık olsun olur mu..?
Benden bu kadar.. Selam ve muhabbetlerimizi