
Sanal dünyada kaybolan nesil….
Mehmet Kanmaz
Sen ben ve hepimiz,gittiğiniz her yerde akıllı cihazın sayesinde sanal alem seninle, ondan ayrı kalamıyorsun ve sen ona bağımlı hale gelmişsin. Bu öyle bir hal almış ki o olmadan kendini çok eksik hissediyorsun, bulanıma giriyorsun, her an ona göz atmak istiyorsun, olan bitenden haberdar olmak istiyorsun.
Sanal alem, senin içindeki hayali özgür dünyanı yansıtan bir araç haline gelmiş durumda ve bu seni yaşaman gereken özlerinden uzaklaştırıyor. İnsanlarla karşılıklı rahat iletişim kuramaz hale gelmişsin. Sokakta yürürken sağına soluna bakmaya cesaret edemiyorsun, öz güvenin gitmiş durumda.
Sanal alem sayfasında kendini özgür hissediyorsun ama kafeste gibi yaşıyorsun Farkında değilsin. Ekranda istediğin her surete rahatlıkla bakar hale gelmişsin ve bu durum seni köreltiyor nefis ve şeytana alet ediyor onları sevindirmekten başka bir şey yapmıyorsun.
Sanal alemde binlerce takipçin ve binlerce arkadaşın olabilir, yinede yalnızsın ve tek başınasın.
Sanal alemdeki dostlukların, arkadaşlıkların yada kardeşliklerin ne kadar gerçekçi olabilir? Asıl gerçek normal hayattaki iletişimindir. Etrafında ne kadar arkadaşın ve kardeş diyebileceğin insan varsa o kadar yalnız değilsin demektir Sanal alemde aylarca ortada olmasan kim senin halini hatırını sorar, oysa gerçek hayat böyle değildir.
Biliyor musun sanal aleme bağlı kalmak gafletin bir diğer adıdır. Hep ona bağlı kalmak bir gaflettir. Gaflet ise insanı gerçeklerden uzaklaştırır ve sanal alem seni yaşaman gereken gerçeklerden uzaklaştırıyor. Seni hayatın özünden uzaklaştırıyor ve donuk bir hayat sunuyor sana. Aktif olduğunu mu düşünüyorsun, aslında çevrimdışısın, kalıplaşmışsın. Çünkü hep ona bağlısın.
Arkadaşlarına oradan bakıyor ve oradan konuşuyorsun. Hayır konuşmuyorsun aslında, konuşan parmakların ve dinleyen gözlerin olmuş.
Evet, sanal alem adeta çağımızın hastalığı haline gelmiş durumda. Parkta oturan gençlere bakıyorsun ellerinde akıllı telefonlar ve beyinleri oranın içinde…..!
yan yana oturmuşlar ama her biri başka bir alemde. Diller sükut etmiş, konuşmalar unutulmuş, karşılıklı iletişim bitmiş.
Otobüs durağında bekleyenler, halk dolmuşlarına binenler, yolda yürüyenler... bakıyorsunuz ellerinde akıllı telefonlar ve bulundukları ortam kalabalık olmasına rağmen yapayalnızlar. Kimse birbiri ile konuşmuyor, sanal alemdeki Gelen cevaplara gülümsüyor, yada kaşlarını çatıyor. Beğenilere seviniyor, beğeni olmadı mı üzülüyor, karamsarlığa kapılıyor, içine kapanıyor.
Çocuklar, gençler, öğrenciler buldukları boş vakitlerin çoğunda sanal alemin kollarına kendilerini bırakıyor. Parklarda sadece minikler ailesi ile birlikte. Gençlerin ellerinden akılı telefonlar düşmüyor, yanındaki arkadaşına gülümserken bile sanaldan gülümseme gönderiyor. Çocukların bile özgürce sanal alem sayfalarında dolaştığı ve karşısına çıkan uygunsuz içerikler ile zihinlerinin kirletildiği özgür bir yaşamın adı olmuş durumda.
Bırakalım şu sanal alemi, başımızı kaldırıp etrafımıza bakalım. Arkadaşlarımızla sanal alemde buluşmak yerine karşılıklı buluşmaları tercih edelim. Tebessümleri karşılıklı yapalım, merhabaları el sıkışarak yapalım. Başımızı akıllı cihazdan kaldırıp tefekkür ile çevremize bakalım. Bağlarda, bahçelerde, tefekkür seyrine çıkalım. Allah’ın yarattığı şu alemi tebessümane taharri edelim..
Zamanın bedisinin yaptığı gibi acziyetimizi,fakriyetimizi anlayıp şefkat kollarımızı açarak ilk önce kendi fıtri yaratılışımıza sonra çevremize kainata tefekkürü olarak bakalım olmazmı…! ekranların içinde kaybolmayalım. Akıllı sandığınız cihazlar bizden akıllı değil.
Peki ne yapmamız gerekiyor, nasıl hareket etmemiz gerekiyor?tavsiye olarak şöyle ifade edebilirim ki; Bilgi alacağımız insanları, Herkesle sanki uzun yıllardan beri arkadaşmışız gibi sırlarımızı anlatmamamız gerek.
Çünkü sanal alem bilinmeyen gizli tehlikelerle doludur ve hayatımızı önüne almış gidiyor,yeni nesil elimizin altından kaybolup gidiyor…! TEHLİKENİN FARKINDAMIYIZ.!!!