
Mevlana'dan Mevla'ya…
Mehmet Kanmaz
(Sine hahem şerha şerha ez firak
Ta biguyem şerh-i derd-i iştiyak)
Bir gönül ki ayrılığı anlattı, bir gönül ki var edilmiş en güzel sanattı. Parça parça da olsa en nadide kitap, sesini işitene en anlamlı hitaptı. Gönül en Sevgilinin tahtı ve onu yıkan iki cihan bedbahtı.
Gönül ki “yere göğe sığmayıp kulunun kalbine sığan” Allah’ın en kıymetli emanetidir. Bu kıymetli emanet, sahibinin sevgisiyle genişletilip derinleşti rilmelidir. Çünkü “Kalpler ancak Onun zikriyle mutmain olur. (Ra’d/28)” Onu seven huzur bulur derinden, Onu anan elemi atar üzerinden..
Aşkı taşıyan gönül elbette sevgilisini özler. Hasret, kalbe ateş olur düşer. Ardından gözlerde yağmur başlar. Ama ne çare ki bu yağmur ateşi söndüre ceğine daha bir şiddetlendirir.
Aşk özge bir ateştir, yandıkça, yaktıkça ruhu arındırır,ruh öylesine temiz lenir ki; çokluklar teklikte , uzaklıklar yakınlıkta kaybolur gider. Yine o ateşin sayesindedir ki karanlık aydınlıkta erir.
Güneşe ay gerektir, Yusuf’a ayna.. Güzele naz, aşığa niyaz gerektir,gönül erine bir yoldaş gerektir, bir haldaş.. Derdini bilen, derdinden bilen, aynı derde uğramış bir bağrı yanık gerektir.
Çünkü ayrılık mihnetiyle tadılan elemi yahut vuslat fikriyle duyulan lezzeti, bu duyguları tatmamış, hiç kalp odası yanmamış olanlar anlayamazlar. Gönlünde aşka yer vermemiş olanlar ,Sevgiliyi ne bilsin!
Bilene bilen gerektir. Geçtiği yerlere hayat veren iki deniz kavuşmalı,Biri nin bir kıvılcımından öteki tutuşmalı. Hasreti satır satır haldaşının halin den okumalı. O kadar ki, Aynaya gerek kalmayacak şekilde ikiliği ortadan kaldırmalı.
Ve iki deniz kavuştu, Birinin yalımından öteki tutuştu,Güneş ayla buluştu. Karanlıklar ayrıldı ve ikilik aradan sıyrıldı. Bir olanı birbirinden okuyup masivadan geçtiler, aşk şarabını kana kana içtiler. “Oku” emrini veren ona, “yaz” buyruğunu vermiş gibiydi,yazdı,Vuslat arzusuyla şerha şerha olmuş kalbini yazdı, ve vuslat gelip çattı.
Ölümü düğüne dönüştürdüğünden düşmedi dillerden ve dünyayı gurbet bildiğinden hiç ürkmedi gittiği o illerden. Sevgiliye kavuşmanın bilinciyle aralandı ölüm kapısı ve Mevla’sına kavuştu tüm insanlığın Mevlana’sı…
Böylesi yanışların, böylesi vuslatların artık yaşanmadığı, yaşatılmadığı bu zaman dilimlerinden; Onun ışığında aydınlanmış, Onun yakınlığını kazan mış ve Onun vuslatına nail olmuş,geçmiş ehl-i ilime ve onların yolunda olan imanlı yeni nesil’e; Ve Hakkın ehl-i diline selam olsun…!