
Kürt Devleti Tasavvuru(2)
Mehmet Kanmaz
Bir asra yakındır bu ülke devletlerine kürtleri ezdirip inkâr ettiren Batı salgını kaba ırkçılığın Kürtlerde dehşetli bir kin, bir intikam ve bir ümitsizlik meydana getirip bağımsız bir devlet kurma düşüncesini kaçınılmaz kılacağından adı kadar emin olan Batı, tezgahının doğru çalışması için de gerekli bütün tedbirleri alır.
“Kürt yoktur” hezeyanından, dil yasağı ve fakir bırakma politikalarının yanısıra büyük küçük vesilelerle de Kürtlerde kin ve nefreti derinleştirecek katliamlara kadar bir yığın plân, aslî maksada hizmet etmek üzere hep devrede tutulur.
Önce zayıf halka Irak’da ABD ve Batı destekli Özerk Kürt Bölgesi hayatlandırıldı, yeni eşikte ise Suriye var... Sonra sıra Türkiye ve İran’a gelecek... Birleşik ve bağımsız adıyla kurulması bir kaç asır önce plânlanan Kürt devletinin doğum sancıları iyiden iyiye artmış görünüyor.
Bu yeni kuşla tam dört İslam ülkesi vurulacak, küçültülecek ve diz çöktürülecektir... Hazîn olan, bu habis âkibeti önleyebilecek tek ülke olan Türkiye’nin uyanmamakta direnmesidir. Bu dehşetli maksadı netice vermek üzere dikte ettirilen Kemâlist anlayışı mahz-ı hakikat telakki etmek, akla ziyan dehşetli bir cinnettir. Görmüyor musunuz ki, bu yoldaki ısrar bizi bir uçuruma götürüyor. Türkiye bu cinnet ve gafletten kurtulmazsa, kaçınılmaz âkibet, en fazla çeyrek asır sonra kendisi ile aşağı yukarı aynı cesâmette bir Kürt Devleti ile komşu olmaya mecbur olmakdır. Evet, bu gidişatın tabiî neticesi birleşik-bağımsız Kürt devleti olacaktır...
Peki, Batı’nın Kürt devleti arayışı, Kürt dostluğunun eseri mi? Budalalığın gereği yok... Batı, adı ne olursa olsun hiçbir Müslime asla dost olmadı, asla da dost olmayacaktır... Kürt devletini hayatlandırmaktan maksadları İslâm dünyasının kıyamete kadar zelil ve perişan hâlinin devamına yeni ve kuvvetli bir unsur eklemektir... Verdikleri destekle vücud bulmuş Kürt devletinin kendi boyundurukları altında menfaatlerine hizmet edeceğinden şüpheleri yok... Batı, bizimle savaşmaması gerektiğini öğreneli asırlar oldu... Bizi birbirimize bu kadar kolay kırdırdıktan sonra üstelik niçin savaşsın?..
Serde bu şuursuzluk olduktan sonra düşmana gerek yok, birbirimizi boğmasını biliriz...
Bu makalenin yerini bulması,DEVLETİ İDARE EDEN kadroların îmân ve ferasetlerine bağlı... Türkiye, kendi Kürt Meselesi’ni asırlık yanlış politikalarla çözmeye çalıştıkça tam da Batılıların muradı olan Müstakil Kürt Devleti’ne heykeltıraşlık yaptığını bilmek zorundadır... Kürt halkını bu habis zihniyet Türkleştirmeye muvaffak olamadığı gibi, bütünüyle imhaya da muvaffak olamadı; bundan sonra da olamayacaktır... Artık tehcir imkânı da yok... Kaba kuvvet ve istibdadla da zapt-ü rapt altında tutmak imkânsızın imkânsızı, görüyorsunuz... Üstelik Batı,Kürt Devleti’ni artık kurmanın vaktinin geldiğine karar vermiş görünüyor...
Ey kahraman Türk kardeşlerim;Ya bu dehşetli uçurumun başında uyanıp Kürtlerle birlikte düşmemek için birbirinize sarılacaksınız, ya da birlikte o uçuruma yuvarlanacaksınız... Çözüm iki değil, bir: İslâmî ve insanî bir zeminde, Hukukullahı esas alan yeni bir anayasa ile birlikte ve gerçek mânâsı ile kardeş olarak yaşama irâdesi göstermek... Bunu samimiyetle ve kuvvetle isteyip gereğini yapmakta geciktikçe, âkibet bölünmek, küçülmek ve Batı’nın menfaatlerine kölelik etmek olacaktır.
Uzun zamandır siyâsî yazı yazmamaya gayret ediyorum,Ama vicdanım çok rahatsız.Yakın geleceğin bu kuvvetli ve tehlikeli ihtimali; telaş ve endişelerimi de göze gösterir kılınca, hiç değilse ileride kemiklerimize torunlarımız tekmeyi sallayacakları vakit vicdanlarında masumiyet beraatimiz olur ümidiyle yazdım... Yoksa bugünün insanlarına bir fayda temin etmeyeceğini, kaale alınmayacağımı biliyorum... Üzgünüm... Kimse ölüme râzı değil, ama ölüyoruz... Geçmiş zaman, sadece insanların değil, devlet ve ülkelerin de kabristanıdır...
Yine de son bir rica: Ey ehl-i îmân muktedirler!.. Hiç değilse siz selefleriniz gibi yapmayınız... Bu ateşi söndürmezseniz yalnız dünyanızı değil, âhiretinizi de yakacaktır... Şimdi bulunduğunuz yerlere bir fecr-i sâdık başlatmak üzere çıktınız, bu zifirî gecenin devamı için değil islam baharının nevş-ü nema bulması için çalışınız ve çalışalım.