
Kudüs'den selam getirdim..(2)
Mehmet Kanmaz
***Geçen haftadan devam…
Değerli dostlar;27-30 Haziran 2019 tarihlerinde Ümmetin yetim çocuğu Kudüs’ ve tabii ki mescid-i aksayı asder’li arkadaşlarımız ve aileleriyle birlikte ziyaret etmek nasip oldu,sizleri yaşadıklarımla hayalen tarihden bugune seyahat ettirip gözlemlerimi paylaşmak istiyorum.
****Mescid-i Aksa’yı Gördüm Düşümde…
Kudüs deyince Mescid-i Aksa, Mescid-i Aksa deyince de Kudüs gelir akıllara. Kudüs’ü farklı kılan ve diğer şehirlerin önüne geçiren, şüphe yok ki Mescid-i Aksa’dır.
Kudüs’le ilgili rivayet edilen bir hadis vardır. Rivayete göre Ebu Zer el-Gifari Hazret leri, Peygamberimize “Ey Allah’ın Resulü dünyada ilk kurulan mescit hangisidir?” diye sorduğunda Peygamber Efendimiz ‘Mescid-i Haram’ diye buyurmuştur. “Sonra hangisi…?” diye sorduğunda ise Peygamberimizden “Mescid-i Aksa” cevabını almıştır.
Peygamberimiz bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuştur: “Yolculuk ancak şu üç mescidden birine olur: Benim şu mescidime, Mescidi Haram’a ve Mescid-i Aksa’ya.”
Mescid-i Aksa, bugün darmadağın olan ümmetin yetim çocuğudur. Bulunduğu konum dan bîzardır.bizler mescide her girişde kapıda bekleyen israiili askerleri görünce yüreğimiz hüzünle kaplanıyordu,…Müslüman kendi yurdunda parya idi…!
Edebiyatımızın son dönemlerinde “Yedi Güzel Adam” olarak değer bulan lardan biri olan Mehmet Akif İnan “Mescid-i Aksa’yı gördüm düşümde /Bir çocuk gibiy di ve ağlıyordu /Varıp eşiğine alnımı koydum /Sanki bir yer altı nehr çağlıyordu” diyor du “Mescid-i Aksa” isimli o hissiyat ve gözyaşı andıran güzel şiirinde.Bu boynu bükük mescidin hüzünlü hâli duyarlı her mümin gibi onu da derinden yaralıyordu.
Öte yandan “Kalbimin bir yarısı Mekke, diğer yarısı Medine; üzerinde bir tül gibi Kudüs vardır” diyor Yedi Güzel Adam’dan bir başkası olan Nuri Pakdil…Biz Asder dava insanları’da diyoruz ki;Kalbimin yarısı Cennet vatanımız Türkiyemiz diğer yarısı ise kutsal mekanlarımızın zirveleri üç mescid…
***Osmanlı Döneminde Kudüs…
Eski ihtişamından çok şey kaybetse de bugün de Osmanlı’nın ruhu bu kutsal şehirde yaşamaktadır. Burada yaşayan vefalı Filistinliler hâlâ Osmanlı’ya dair övgü dolu hikâyeler anlatmaktadır. Ümmetin yetimleri Osmanlı’nın insanî yönetimini özlemle anmaktadırlar,BİZİ HER GÖREN FİLİSTİNLİ NE OLUR BİZİ YALNIZ BIRAKMAYIN ZİRA SİZDEN BAŞKA GELEN YOK…BİZİ SİZDEN BAŞKA SORAN YOK…demektedirler.
Mescid-i Aksa, Kıyam Kilisesi ve Ağlama Duvarı üç semavî dinin bu kadim şehirdeki kutsallarıdır. Osmanlı Devleti bu kutsallara büyük bir saygı ve ihtimam göstermiş; onları özenle korumuştur. “Ağlama Duvarı”, Mimar Sinan tarafından tamir edilmiştir.
Kutsallığın payitahtıdır Kudüs. Aslında bu topraklar bir zamanlar hoşgörünün de aynasıydı. Şehirdeki camiler, kiliseler ve sinagoglar bunun en büyük delilidir. Zira camiler, kiliseler ve sinagoglar iç içedir Kudüs’te. Bu mistik coğrafyada ezan sesi çan sesine ve şofar sesine karışır. Seher vakitlerinde minarelerden okunan ezanların içinize aktığını hissedersiniz.
Filistin siren seslerinin kulakları tırmaladığı, acının yaprak yaprak açtığı diyardır. Kudüs, bu toprakların ruhunu açan paslı bir anahtardır. Kudüs’ün tarihi insanlığın tarihine ayna olur. Kudüs’te ibadethanelere duvar olan taşların bile bir ruhu ve dili vardır. Acı, Kudüs’ün kara bahtına yazılmış kederli bir kaderdir. Bulutlar mazlumların dayanılmaz acılarının tesirinde kalarak gözyaşı döker burada. Değerli dostlar en acısıda Filistinli kadınlarımız ve onların o sıkıntılar içindeki vakur duruşunu bir görseniz..izzet ve iffet duygusuunun yoğunluğunu bir yaşasanız..neden daha önce gelmedik dersiniz… Velhasıl kardeşlerim; Kalpler hüznü taşımaktan yorgun düşer,inanın beden yorgunluğu değilde kalp yorgunluğunu şahsen ben hissettim ve halen o anları zaman zaman yaşıyorum….!
***Son Söz Yerine: Şekva ve Dilek…
Kudüs, mevcut tarihî birikimiyle adeta bir açık teoloji ve etnoloji müzesi görünümün dedir. Kudüs’ün üç semavî dinin argümanlarını içeren bir hoşgörü başkenti olmasını hazmedemeyen Siyonistler bu topraklarda huzur ve sükûn bırakmamışlardır. Bu kadim toprakları tapulu malı gibi gören bu ırkçı zihniyet, burada yaşayanlara huzuru haram etmiştir.
Filistin’de, Kudüs’te, Mescid-i Aksa’da dostluğun, barışın ve huzurun ikame edilebil mesi için Ömer’in emanına, Yavuz’un fermanına, Hamid’in dermanına ihtiyaç vardır.
Müslümanların yüzünün gülmesi, dünyanın huzur ve sükûna kavuşması için Filistin’de kalıcı barışın sağlanması olmazsa olmaz derecesinde mühimdir. Bunun için öncelikle yapılması gereken şey, İsrail’in işgal ettiği topraklardan çekilmesi ve Müslümanlara baskı ve zulüm yapmamasıdır. Aksi takdirde ne Filistinliler ne de İsrailliler aradığı huzuru bulabilir.Selam ve muhabbetlerimle…