Mehmet Kanmaz

Kim Bu Hasbi Nesil-Kim Bu Hadsiz Nesil!

Mehmet Kanmaz

Tarihten ders almak diye bir söz var ya.. Tarih içinde Millete mal olmuş bir nesil daha var ki Sahifelerce yazı yazsam kelimeler kifayetsiz kalır..! Kim bu hasbi nesil derseniz demem 

O ki;1950 ile 1970 yılları arasında bu dünyaya merhaba demiş şu an en genci 50, en delikanlısı 70 yaşında bulunan bu pırlanta nesili size biraz anlatmak istiyorum 

Bu neslin bebekliğinde Hiçbirinin altına hazır bez bağlanmamış…

Mahalle veya köye gelen at üstünde çerçi dediğimiz amcadan bedeli hasat’da ödenmek üzere alınan kumaşla anaların diktiği pantolon, lastikten ayakkabı giymiş…marka giyim hayatında hiç olmamış..!

Hazır mama nedir bilmemiş ama; Türkiye üzerindeki oyun gereği Marşal yardımı adı altında devletimizin Okulların’da ABD süt tozu içirilerek beslenmiş, bir garip nesil…

Bu neslin; Bir çoğunun hiç bebeklik, çocukluk resmi olmamış…

Hiç biri kreş, dershane, özel okul görmemiş…

Ama hepsi profesörlere ders verecek kadar bilgi sahibi olan bir tuhaf nesil…

Harp görmüş, darp görmüş; Baskı, çatışma, sorguda işkence görmüş…

Karakolda sorgu da Filistin askısını, ceza evinde isyanla tanışmış.

En azı 3 ihtilal, 3 muhtıra,4 post-modern benzeri darbeden sağ salim paçayı yırtmış…

En azı 5 ekonomik krizden nasibini almış…

Tecrübe abidesi yoklukla terbiye edilmiş, direnç abidesi bir nesil...

68’liler de 78’liler de bu neslin Ülkücü, akıncı, devrimci gençleri, ama ne gençler, her biri istisnalar hariç kendi görüşünde  dava insanları..! davası için canını feda etmiş şehitler ve gaziler bu neslin temsilcileri tarihe adlarını kanları ile yazmıştır…

Bunlar bu neslin üretim harikası mı yoksa üretim hatası mı tartışılır ama siyasi görüşü ne olursa olsun bu neslin istisnalar hariç çoğunluğu karşılıksız hesapsız bu vatanı sevmiş…

1950 ve 1970 yılları arasında doğanlar gerçekten özel üretim, çoğu yatılı okumuş veya evinden 1 ile 5 Km yol katederek okuluna ulaşıp okumuş kardeşlik ve paylaşma duygusu zirve yapmış…

Çok kitap okumuş, en azı liseyi bitirmiş, hayatı yaşayarak öğrenmiş…

Çoğu simitçilik, olmadı ayakkabı boyacısı, tamirci çırağı, inşatta amelelik, pazarcılık hamallık yaparak okul harçlığını çıkarmıştır…

Ne ailesine ne devletine ekonomik yük olmamış, bilakis yük almış; Ya babasının yanında tarlada, bahçede çalışmış veya bakkal dükkanında O küçük yaşında hayatı ve geçim zorluklarını yaşamış..! ve geneli bir baltaya sap olmuştur…

Muhanete muhtaç da olmamış, ezilmiş ama ezik kalmamış, Dik durmuş dikleşmemiş kendi şahsına münhasır özel bir nesildir…

Görevini, sorumluluğunu bilen…Şeref’i için bir pireye bir yorgan yakan, öfkeli hırçın bir acayip nesil bu 1950 ile 1970 yılları arasında doğan nev-i şahsına münhasır nesil..! 

Değerli dostlar; İyi bakın, bunlar bu son kalan kadife’ye sarılmış çelik yumruk misali yumuşak gözüküp indiği yeri dağıtan bu özel neslin öfkesinden sakının.…

Bunlara iyi bakın, Çünkü bunların nesilleri tükenmek üzere…Bunların üretimi sonlandı…

Neden bu nesil özel biliyor musunuz..?

Bu neslin üzerinden silindir gibi devlet geçti…

Ama devlete hiç küsmedi..! Dozer gibi dünya milletleri geçti…ama banamasın demedi, Doğru bildiğinden şaşmadı.

Hayat bu nesli sınadı, ama tüketemedi…

Bu nesil, ihanetin acısını, dost hançerinin sancısını, ölümüne yoldaşlığı, mezara kadar arkadaşlığı bildi…

Dostu için can vermeyi de, elindeki son lokmayı paylaşmayı da, sadakati’de vefayı’da bildi…

Bu nesil, katı, aksi, deli, serttir… Bir o kadarda merttir, hoş görülü ve merhametlidir…

Bu neslin yaşarken öğrendikleri bilgi ve kaybederken edindikleri tecrübe en büyük servetidir…

Yani bu 1950 ve 1970 yılları arasında doğan hesabi değil hasbi nesil var ya tam bir müzelik antika nesildir…

Onun için 1950 ile 1970 yılları arasında doğmuş, hala inadına yaşayan, ana baba, amca, dayı, teyze, hala, yenge dede anneanne babaanne her neyiniz varsa değerini bilin..!

Değerli arkadaşlarım; bu hasbi nesil elinizdeki son değerli hazinelerinizdir…

Oturun onlarla konuşun, belgesel hazırlayın, dinleyin onlardan geçmişi öğrenin…

Sonra arar da bulamazsınız…

Çünkü onlar yakın tarihin son canlı kaynak kişileri, her biri iki ayaklı sözlü yakın tarih kitabıdır... Mutlaka okuyun hiç yalansız dolansız içinde benimde olduğum bizim hayatımız.

Değerli dostlar; Öz eleştiri yapacak olursam, yeni kuşağa kendimizi anlatamadık, bu yazımı bile ya okumayacaklar, Yada okurken yarım bırakıp dudak bükerek.. “Bana ne 50’li,70’li neslin hikayesi” diyecek..

Ne yazık ki, Y-Z kuşağı denilen şu anda içimizde, yanımızda, önümüzde, bizden olupta bizlerden uzak yaşayan; ciddi meselelerden uzak günlük yaşayan; sefahat ve Medeniyet fantezileri ile vakit geçiren, saygı, sevgi nedir öyle bir meselesi olmayan, Önüne çıkan en ufak bir meselede afallayan, veya önünü arkasını düşünmeden gemileri yakan, Maddi hırs peşinde, çalışmadan zengin olma hevesi ile iş beğenmeyen, Sosyal medya tutkunu Hadsiz nesil ise (İstisnalar hariç)yukarıda yazmaya çalıştığım değerlerle hiç bir ilgisi olmadığı gibi zerre kadar bilgi ve haberleri de yoktur...!

Ne diyelim;”Mevlam görelim neyler neylerse güzel eyler” deyip pencereden seyredelim

Yazarın Diğer Yazıları