Mehmet Kanmaz

İnsanın haddini bilmesi….

Mehmet Kanmaz

Mukaddir isminin tecellileri ile yaratılmış olan her şeye Allah bir hudut bir had takdir etmiş tir. Her şeyin bir muayyen kaderi vardır. Nazarî kader ve bedihi kader olarak algılanan bir takdir edilmişlik. Meleklerin ihtiyarları olmakla beraber her zaman hayrı tercih eden, isyan sız, mükerrem kullardır. Bir güvercin hep güvercin olarak kalır biraz da kartal olayım demez. Bir papatya papatyadır, kalan ömrümü gül olarak geçireyim diyemez, demez.

Peki insanın haddi nedir? Hududu nedir? Nereye kadar genişleyebilir ve nerede durmalı  dır? Evvelden serçe gibi iken taallüm ve tekemmül ile kartal gibi şahin gibi olabilir mi? Önceden şeytanın kuklası iken sonradan Allah’a halis bir kul olabilir mi?

Ahsen-i Takvim kavramı üzerinde durmak bu soruları anlamamıza yardım edecektir. En aşağı derekeden en yüksek mertebeye kadar her mertebede bulunabilme istidadını ifade eder bu kavram. Melektir şeytan da şeytan ama insan melekleri geçebileceği gibi şeytanın altına da düşebilir. Her mertebede bulunabilir. Süt veren koyun gibi de olabilir, zehirlemek ten zevk alan akrep gibi de olabilir.(aslında akrep zevk alıyor mu bilmiyorum hayvanın gıybetini etmemek lazım.

İnsan zehirlemekten zevk alabilir ama) o kadar geniş bir vücut yelpazesi vardır ki insanın önünde hani bir kataloğa bakıp da elbise seçerler ya işte kainat ve bütün mahlukat bir katalog. Haydi diyor Rabbimiz her şey olabilirsin. Bütün mahlukat her şey olabilecek iken ben onlara bir şey olmaları için şekil verdim, onların ne olacağına ben karar verdim. Seni ise serbest bırakıyorum. Sana her şey olabilecek istidat verdim. İster yılan gibi ol ister bal arısı gibi ister eşek gibi anır ister andelib gibi şakı. Sen neyi istersen senin için onu yaratacağım. Ne olmak arzu edersen seni o yapacağım. Bu seçimde tamamen seni serbest bıraktım. Ben suyunu havanı yiyeceğini her halükarda vereceğim. Yılanı ve arıyı beslediğim gibi sen ister yılan gibi ol ister arı gibi seni de her halükarda sana verdiğim vücuda münasib bir tarzda besleyip rızkını vereceğim. (Allah’tan affımı niyaz ediyorum.

 Allah adına yalan söyleyenler için şiddetli ikab var. İnşallah Ayetlerden anladıklarımı doğru ifade edebilirim. Allah adına konuşup haddimi aştım ı acaba diye endişe de ettim) şimdi intihaptaki ihtiyar sendedir, mahlukuma bak, hayatlarına ve neticelerine ve hayata kattıkları renge bak ve sen de kainatımda, benim mülkümde hangi rengi almak, hangi renkle özel kainatını boyalandırmak istersen o renk yapacağım.

Aman Allah’ım ne büyük mesuliyet değil mi? Karşıma ne çıkarsa onu yaşarım. Bana zulmederlerse asi olurum, bana iyi muamele ederlerse ben de iyi insan olurum. Anam babam beni iyi yetiştirip yeterince ilgi ve şefkat ederse ahlakım güzel olur. Eğer yetim hanede dayak yiyerek büyürsem eşkiya olurum.. gibi söylemlerden ne kadar da uzak gerçeğin kendisi.

Kendisini aşamayacağımız had ve hudutlar var. Anne babamız, doğacağımız yer vs. gibi bizim seçemeyeceğimiz şeyler de var. Mesela hiç birimiz oksijensiz yaşamayı tercih edebilecek değiliz. Ya da ana babamızı değiştiremeyiz ama kim olacağız? Bu varlık alemine ne katacağız? Mahsülümüz bal mı olacak zehir mi? Evet bunları tercih edebiliriz. Hiçbir şart ama hiçbir şart bizi cebir altında bırakıyor değil esasen.

Demek bana düşen cüz-i ihtiyarım ile tercih etmek ve talep etmek. Ama olmaz ki dersem Allah’a acz isnat etmiş olurum. Neden olmasın ki? Yaratacak Kurdet aciz mi ki? Rahmet hazinelerinin haddi mi var ki?İstemekte ısrarlı olmak, aynı duayı ölene kadar etmek ne güzel. Olur mu olmaz mısına bakmadan haddimin istemekle sınırlı olup yaratamayacağımı ya da Allah’ın murat ettiğinin önüne geçemeyeceğimi,karşı koyamayacağımı  bilmekle hududumda kalarak istemek…

Şimdi çok önemli bir karar bizi bekliyor neyin duasını edeceğiz? Sebeplere ve sebeplerin en kalitelisi olan insanımızı,ailemizi,evladımızı,eşimizi,kardeşimizi,meslek ve meşrek arkadışımızı,hayatımızın neresine koyacağız? Onları durmaları gereken hudutta tutabilecek miyiz? Kalbimizin muhabbet ve perestişini Allah’a hasretmek olan riayet etmemiz gerekli en önemli hududu koruyabilecek miyiz?

Evet dostlar;Şimdi dua vakti , haddimizi bilerek istemek, talep etmek vakti…zira O vermek istemeseydi istemek vermezdi…!

Yazarın Diğer Yazıları