
Her bir günah içinde korona'da varmı..?
Mehmet Kanmaz
Koronayla bunu da tecrübe ettik sanıyorum. Aslında herşey bir par ça imana bakıyor. İçimizdeki taşları doğru şekilde döşedikten son ra dışı mızdaki en kadim alışkanlıklar bile yerinden oynatılabiliyor. Arşimed'in dünyayı zıplatmak için aradığı dayanak noktası bizde, İçimizde.
Şundan birkaç ay önce kim sokakların bu hale geleceğini öngörebi lirdi? Hele sokağa çıkma yasağını bizzat halkın talep eder hale gele ceğini? Normalde isyan çıkarırdı böyle yasaklar. Şimdi hiç öyle bir hava yok. Hatta uymayanları gördüğümüz zaman 'Cık, cık, cık'lanı yoruz. Maske takmayan larla kavga ediyoruz. Fazla yakınımızda duranlarla da,Bu itikadın gücüdür.lakin,sakın, aldanmayalım. İnsan itikadından ibaret de değildir.
Hepsi nihayet imana bakıyor. Baştaki kabullere bakıyor. Üzerine basılan tanımlara bakıyor. Neye göre itikadınızı şekillendiriyor sanız onun doğrularını normalleştiriyorsunuz. Mesela: Korona gibi bela bir hastalığın def'i için, normalde uygulanamayacak, uygulan sa isyan edilecek, isyanından belki hükümetler düşürülecek yasak ları 'lazımın da lazımı' gibi görebiliyorsunuz. Fakat "Zina da bir hastalıktır!" dendiğinde hopluyorsunuz. Ona dair dinin öngördüğü yasakları kabullenemiyorsunuz.
Hatta burada da kalmıyor iş. Bir de yolundan emin olanlara cevap türetiyorsunuz: "Yasakla olmaz canım. İnsanın kalbini ikna etmek lazım. Kalbi ikna olmadıktan sonra yasaklasan ne!" Aaaa, demek öyle, o halde neden korona ile ilgili yasakların da 'gönüllülük usulü ile uygulanmasını talep etmediniz? Neden hatta devletten cebr u ceza istediniz? Ondan muameleniz 'böyle' iken dinle ilgili mevzu lara gelince neden 'öyle' oldu?
Arkadaşlar, uzatıyorum, amma mevzuun özü bellidir. Meselemiz itikaddır. İslam, Alîm-i Mutlak olan Allah'ın koyduğu yasalar bütü nü olarak görüldüğünde, elbette onun muhtevasına karşı algımız da farklılaşır. Müeyyide içeren günahlar hakkında deriz ki mesela: "Cenab-ı Hak en doğrusunu bilendir. Eğer bu günah için sadece 'tavsiye' yeterli olsaydı 'müeyyide' emretmezdi. Nasıl ki koronayı durdurmak için yetmiyor.
Hatta,dünya zalimlerinin oyuncusu;”Trump, ABD'de hop-hop hoplu yor ve de haklı olarak da Çin'e kızıyor ki: "Başladığı yerde neden ensesine çökemediniz? Eğer iyi çökseydiniz böyle olmazdı. Dörtbir yanımıza yayılmazdı."
Haksız mı? Değil. İşte, Cenab-ı Hak da herbiri bir hastalık olan böylesi günahlar için, ortaya çıktığı yerde ensesine çöktürücü müeyyideler tayin etmiş. Eşcinselliği yasaklamış, zinadan,içkiden kumardan men etmiş, hırsızın elini kestirmiş vs. Bunların bulaşıcılı ğının da ötekiler gibi olduğunu bilmiş. Bildirmiş,Korunmayı emret miş, Elhamdülillah
Hem yine insanın sırf tavsiyeyle yönetilebilecek akıldan ibaret bir canlı olmadığını bildiğinden, yaratan bilmez olur mu hiç, İnsan nefsinin dilini yakmış,yakıcı cezalar koymuş. Ona da elhamdülillah.
Sen şimdi, kafandaki-kalbindeki ayarların gümlediğinden haberin yok, burnunun ucunu görmez, oturduğun yerden 'Öyle olmaz da şöyle olur'lu ahkâmlar kesiyorsun.
Değerli dostlar size sizinde bildiğiniz ama dillendiremediğiniz bir bilgi vereyim mi…? Her işinde Alîm-i Mutlak olan Allah(cc) şeriatın da değişir mi? Değişti mi?..Ne oldu da sahabeye yeterli görünme yen 'tavsiyeler' şimdi sana yeterli görünmeye başladı? Aman, ha, sakın. İblis damardaki kanlarınızdan yaklaşıyor olmasın? Bana de ki: "Kudretim yetmiyor ki baharı getireyim." Amenna. Ona ben de katılıyorum. Fakat sen yılmışsın. Omuzundan cihad yükünü atmışsın. Baharı arzulamayı bırakmışsın. Hatta bundan da beteri var sende: Artık besbelli birazcık kışı arzuluyorsun,Çünkü alışmış sın,Nefsine zor gelince “yerim dar burda oynamam “ diyorsun
O halde şu veciz sözle makalemi tamamlayayım..”CENNET UCUZ DEĞİL CEHENNEM DAHİ LÜZUMSUZ DEĞİL” Nereyi istiyorsan oraya çalış daha ne diyeyim..!