Mehmet Kanmaz

Demokratik açılımda pradigmalar

Mehmet Kanmaz

Demokratik açılım için söylenen, söylenecek ve söylenemeyecek o kadar çok konu ve yaklaşım var ki, bunları makul bir zeminde değerlendirmek ayrı bir muhakeme ve müzakere ister. Barış ikliminin perspektifinden bakmak ortak akılla ve hissiyattan uzak, hamasetten azade bir idrak ve ihtisasla mümkün.
Öncelikle akıl sağlığı yerinde olup, ruh iklimi uygun olanların çözümü beraberlikte ve farklılığı kabullenmekte arayanların buluşacağı doğru bir zemine yaklaşmış bulunuyoruz Bu zemin; duymak istemediklerimizi duyacağımız bir zaman olarak değerlendirebiliriz. Kendimizi merkeze koyup başkasını “tukaka” ettiğimiz dayatmacı alışkanlıklarımızdan kurtulma zamanı.
Elbette iki taraf var bu vadide.
Biri merkezci, diğeri yerinde yönetime talip iki bakış ve görüş.
Biri dediğim dedik, diğeri ise ortak akla ve ahlaka inanan,
Biri kaynakları elinde tutan ve güç peşinde maddi ve manevi faydaya dönüştüren, diğeri ise amme hakkını tabana, herkese ve katılıma açmak isteyen,
Biri doğrularında ısrarcı ve çatışmacı, diğeri ihtiyaçları ve doğruları beraberce düşünen,
Biri dünün alışkanlığında kilitlenmiş, diğeri ise yarının ufkuna açılmak isteyen,
Biri statükocu ve bölünmüşlüğünü başkasının bölmesi olarak gören, diğeri iş bölümünün takım ruhu ile birleştirici cesaretini taşıyan,Biri negatif, tepkisel, başkasını kötüleyen, çamurda yürüyen, diğeri batağı kurutmak isteyen, yol döşeyen ve eski köprünün ayaklarını tamir ederken yenileyen,Biri “Tenkıs-ı gayr ile faziletini izhar” modunda ve düşman üretiyor, diğeri aksiyon ve ortak aklın üretimi
Uzayıp gider bu kategoriler…
Sosyal problemlerde ve beraberliği insani ve İslami zemine oturtmada karşımıza çıkan bir başka can alıcı durum ise; Ehliyet/uzmanlık/liyakat esaslı yeni bilgi ve yetkinliklere taze ve genç dimağlarla ulaşılabileceği hakikatidir. Bunların ihtiyaç ve heyecanları doğrultusunda öndekilerin ve yönetenlerin onlara yol açma, sol şeridi açık tutup geriden gelene yol verip tecrübelerini aktararak icra ve sorumluluğu devretme,sorumlulukları var.
Kaht-ı ricalin 100 yıllık serencamı bu. İstibdat ve muhalefetin negatif sonuçlarının nedeni bu.Selef halefi geçmek zorunda. Eğer bu yol tıkanıyorsa, bilimin, aklın, geleceğin,gençliğin çocukların önü kapatılıyor.Bunun tezahürleri şahsi, sosyal, siyasi, ekonomik, psikolojik ya da bir başka gerekçenin ideolojik kalıbında ve kapatılmış gündem ve geçmişin babında bizi gergin ve çatışmacı idarecilerin/reislerin/sorumluların gazabına(hiddet) maruz bırakıyor.
Tarihi arka planı 1908’den beri boy vermiş ülkemizin meselelerine buradan bakarsak, zalimle mazlumun çatışma alanlarını bireyden aileye, takımlardan/gruplardan topluma ve ülkeden/ülkelere uzanarak ruhu ve manayı değiştirmeden insan hakkı anlamında yeni bir anlayış, bakış ve dil geliştirmek, bunun zihni temellerini sağlam bir niyetin zeminine inşa etmek zorundayız.Hiçbir kudsiyet hak gaspına müsaade etmez. Bunun tevili ve “yaptım oldu” cehaleti, artık hikmet üretecek durumda değil.Öyleyse kalbimizi muhabbetle, aklımızı bilimle, düşüncelerimizi pozitifle, davranışlarımızı hakkaniyetle buluşturmak zorundayız.
Gelin buradan bakalım açılımlara/demokratikleşmeye, aslında insanileşmeye demek daha doğru.Artık P serisinden uzak, doğru ve samimi gayreti az, ilmi ve çözümü olmayanların dünü tekrar ederek varacakları bir durak yok. Sadece DURak olurlar. Biz öznesinde durdurmaktan öteye geçemezler.Bırakınız geçmişi,varsın“muassırlarım dinlemesinler”beni itirazının yenilik aksiyonu bizi Bediüzzaman’ın asırlara teslim emaneti ile yüzleştirmektedir.
İşte buyurun “P”lere geçelim. Planla pilavı karıştıran 60’lı yılların devletçi ve Kemalist elitlerine mirasçı olmayı kafasından geçiren yeni zevat olmayacağına göre;Paşa, Peder, Padişah, Parti, Parazit, Paravan, Propaganda yerine Perspektif, Projeksiyon, Proje, Plan, Program, Performans ve Prosedür dönemi geçerli.Tedavülden kalkmış hiçbir metot ve yaklaşım, asli çözümü ve çareyi asli ruha taşıyamaz.
Buyurun kalite pazarına. İnsaniyete layık büyük hedef ve icraatlara. Kalbin merkezinde en büyük davaya ve rızaya hizmet aşkı ve şevkiyle muhabbet mecrasında akalım…..Ne dersiniz…
 

Yazarın Diğer Yazıları