Mehmet Kanmaz

Bulanık zihinler….

Mehmet Kanmaz

Zihinler, kalpler, ruhlar gergin;şehir ve ülke gündemindeki havanın tesi riyle insanımız normal hayatı es geçer oldu…Geniş dairede cereyan eden hadiseler gerçekten ruhlarda ağır hasarlar yapıyor.
İnsaniyet âlâkadarlığı damarı, “rikkat-i cinsiye” itibarıyla gayrın elemi ile müteellim, sevinçleriyle mütelezziz olmak fıtrattan geliyor.Dünyanın muhtelif yerlerinde, bilhassa İslâm âleminde yaşanan zulümler, gözyaşları, imanı olanı, haliyle vicdanı olanları müteessir ediyor. Kalbimizi derinden yaralıyor. Müteessir olmamak elde değil. Hele bir de elimizden bir şey gelmeyince dua etmekten başka bir şey yapamamak da acımızı artırıyor…
Çok geniş açıldık. Biraz içe dönelim gayri. Enfüsi dünyamıza. Kalp dairemize yani…“Arkadaş! Nefsî tefekkürde tafsilatlı, âfâkî tefekkürde ise icmalî yaparsan, vahdete takarrub edersin. Aksini yaptığın takdirde kesret fikrini dağıtır, evham seni havalandırır. Enaniyetin kalınlaşır, gafletin kuvvet bulur, tabiata kalbeder. İşte dalalete îsal eden kesret yolu budur. (Mesnevi-i Nuriye – 147)
Kalbin konusu olan insanda ne kadar sıfat, duyu, duygu, lâtife, istidat, kabiliyet velhasıl her ne kadar müspet–menfi haslet varsa tarifi, tahlili yapılmış.
Bizim eğitim sistemimizin temel paradigması akıl, zihin, mantık eksenli düşünme üzerine kurgulanmış. Kalbi görmezden gelen, sarfı nazar eden bir müfredat temeline dayalı.
Kalp aç kalıyor. Kalbin beslenmesi tatmini mide ve şehvet eksenlidir.İnsani haslet olan şefkat, merhamet, muhabbetten mahrum insan profili ortaya çıkıyor.
Sadece biyolojik sevk-i tabi (iç güdü) ile hareket eden “ya vur veya kaç” temeline dayalı ilkel beyin sahibi, kalbi gelişmemiş, ucube tabiatlı insanlar ortaya çıkarıyor.
İnsanın en mühim meselesi kendini tanımasıdır. Kendini tanıyan Rabbini tanır,Akıl ağırlıklı eğitim politikasında kalp ihmal ediliyor. Bu husus iyi biline.
“Akıl ve Kalbin İmtizacı” temeline dayanan Risale-i Nur öğretisinde kalbin de aşkın da tarifi çok harika yapılmış. Fen ilmi ile din ilminin birlikte okutulması da aynı maksada matuf.
İskender Pala’nın “Kalp” adındaki eseri şerh ve izah cümlesinden sayılabilir.Pratikteki karşılıklarını, yorumlarını kendi potasında iyi harmanlamış ve yorumlamış.Son sözü “Kalpler ancak Allah’ı (cc) zikirle tatmin olur” ayet meâliyle noktayı koymuş.
Beden sağlığı için de kalbi bilmek önemli olduğu gibi ruh ve mânevi hayat için de kalbi iyi bilmek tanımak lazım.
Kardiyologların tavsiyesi kadar hatta daha ziyade “latife-i Rabbaniye” olan kalbi her yönüyle tanımak bilmek lazım.
Elhasıl;Genel geçer bildiklerimiz kalbi tanımaya yetmediğini hasseten ifade etmek isterim,Evet kalbimize, asli gündemimize dönersek huzur bulabiliriz.

Yazarın Diğer Yazıları