
Bu millet ne zaman oh diyecek
Mehmet Kanmaz
Bazen yazmak sancılı olur, sanki yürekten dikenli teller çekilircesine çıkar kelimeler... Acı yürekte harlanıp, yoğrulup, önce kendini yakar, sonra kâğıda dökülen cümlelerle vicdanı olanları..!
Bazen de bilemezsiniz ne yazacağınızı. Bir yanda zulmün pençesinde ki insanlar, katledilen çocuklar ve kadınlar, diğer yanda ise sadece görüntüde insanlık.
Dostlar İşte; İstanbul- Taksimde yine canımız yandı, yine bir yerlere ateş düştü... Acıyı yazmak en acı anlardır, Ya acıyı yaşayanların hali nicedir? Hangi yazılanlar terörü ve arkasındaki zalimleri bize tam olarak tarif edebilmiş ki?
Haberleri özelliklede dış haberlerini izleyin. Nasıl da algı oluşturmada usta olduklarını anlarsınız. Eğer dikkatli izlemezseniz normal bir haber izliyorum zannedersiniz ve İstanbul’un ve ülkemizin asla güvenli bir yer olmadığı algısını yaymak içim çırpınışlarını hissedersiniz.
Be ey kafir; Ne zaman bu haberi aldın da toparladın ve dünyaya sunuyorsun.
Peki Ne yapmalı?
Bir kere HDP; PKK partisi olarak kabul edilmeli, kapatılmalı ve Meclis’ten bütün hainler kovulmalıdır. Her türlü görüşmeler sonlandırılmalı, asla halkın temsilcisi olarak bu parti görülmemelidir.
Suriye’nin kuzeyine tekrar gözler çevrilmeli ve ertelenen operasyonlar yeniden masaya yatırılmalıdır,
İkinci elden görüşmeler yapıldığını bildiğimiz Suriye rejimi ile ilişkiler bir kademe daha yukarı çıkarılmalı, PKK-YPG-PYD yapılanmasına karşı gerekirse beraber işbirliği gözden geçirilmelidir
Dostlar; Kafir ve zalim Amerika, ve onun tetikçisi İsrail İslam coğrafyasında Müslüman halkın yüzünü güldürmemiştir. Bir tek insana iyilik elini uzatmamıştır.
Artistik görüntüler ya da propaganda maksatlı riyakâr taziye bildirileri, bir-iki iyilik yapma görüntüsü vermişlerdir...
Gerçekte ise küfür tek millettir ve zulmünü yapmaya devam ediyor, işte Suriye bataklığı ve çekilen çileler, Amerika Çin ve Rusya ile beraber kendi saltanatlarının devamı için hadiselere sesiz kalan Arap Yöneticileri Esad’ın zulmüne ortak oluyorlar...
İşte bu hakikatleri görmeyen, milyonlarca misafir ağırlayan devletimiz için iftihar etmeyen ve “Suriye’de ne işimiz var?” diyen içimizdeki gaflet sahibi insanlara da acilen insaf dilemek lazım..!
Yeryüzü Müslümanlara ve mazlumlara zindan edilirken, eldeki kalemden, tuşlardan alevler yükseliyor… Hangi tuşla başlamalı meramı anlatmaya? Hangi satırlar soğutur yüreği..? Bu durumlarda; ruhumun romanı yıldızları seyre dalmak, okumak istiyorum.
Kirli şehirlerin, kirli seması buna da fırsat vermiyor. Hayaller imdada yetişiyor; yıldızları, gülen çocukları, adaletin gerçek temel olduğu yarınları getiriyor önümüze. Ve Nurların huzur veren limanına sığınış…
Biraz nefes almak, yepyeni umutlarla duaların kanadına tutunup, yükselmek, bütün ahları işiten gerçek Bir’in, Allah’ın varlığını bilmek merhem oluyor… Elbet bir gün hesap sorulacak tesellisi olmasa idi, ruhumuz çıldıracak, kafeslere konulacaktık...
Bir yerlerde Buram Buram ter dökülür; bir yerlerde ise kalpleri dağlayan hüzün... Ter mi yakar, yoksa hüzün dolu ana yüreği mi? Arakan çok uzaklarda sahipsiz kavrulmakta… Uygur Türklerine yaşatılan zulümler, Filistin hep hüzünlü, Kara Afrika halâ sömürgeci batının tasallutu altında, İhtilafların, tezgâhların, taassupların kirli eli Müslümanları didik didik etmiş ve bölmüş.
Uzun engellerden dolayı bir araya gelmek, birlikte adım atmak, tek ses olmak, tek karar olmak gücü tam kazanılmışken yine bir mesaj ağırlıklı terör hadisesi...
Artık karar alma gücünde olan pazarlıklarda yer alan bu ülkeye dur deniliyor Ne yapıyorsun mesajı veriliyor...
Diyorlar ki;
Türk devletleri birlik teşkilatını kuruyorsun
KKTC tanınma sürecinde adımlar atıyorsun
Akdeniz’de bensiz bir karar alamazsın diyorsun
Gıda ve enerji krizinde etkin rol oynuyorsun
Afrika ve Asya milletlerini kucaklıyorsun
Filistin’e olan ilgin ve yardımın hiç azalmıyor
Kendi markanı üretiyor ve silah sanayiinde bende varım deyip oyunları bozuyorsun
Kış mevsimine girmişken bile turizmin canlı
Yeni planlar yapıyorsun;2023 diyorsun ey AB kendine gel diyorsun;2053 diyorsun,2071 diyorsun,
ABD ikili oynama yapmacık taziyeni reddediyoruz diyorsun
Ne yaptığının farkındayız diyorsun..!
Şimdi bu geniş tasavvurların ve hedeflerin ve yeni atılımların karşısında Avrupa kafirleri ve içimizdeki münafıklar, taşeronlar çıldırmaz mı..!
Çok değerli dostlar; artık elimizden alınmış. İhtilafın, siyasetin, meşrebin gözünü çıkarıp, İslam kardeşliği ruhunu iki milyara yakın bedene giydirmek lazım.
Çare bulmak için birlik olup, oturup birlikte tek ses konuşmak lazım. Geleceğe şuurlu istişareler ile adım atmak lazım.
Her yönden bu bize çok lazım..! Meşveretin ruhu Allah için konuşmaktır, ben yerine biz olabilmektir.
İşte bunu gerçekten tesis edebilsek, Müslüman olarak, görüntüde değil, gerçek manada sık sık bir araya gelsek, ne küffarın eli, ne de içimizdeki Hain ittifakın dili bu kadar uzardı..!
Aynı sesi haykırsaydık; dinlemek zorunda ve oturmak zorunda kalacaklardı...
Tabii bu arada Kötülüğe karşı kalben buğz etmekten dil cesaretine geçen ve inşallah eli de devreye sokacak olan Başkan Erdoğan’a dualar ile destek veren samimi Müslümanlardan da Allah razı olsun.
Selâm olsun; yüreğinde sevgi olanlara… Selam olsun; makalemi tefekkür ile okuyan kardeşlerime… Selâm olsun; imanla dolu, geleceğe ümidini kaybetmemiş, İslam’ın zaferlerini dört gözle bekleyen şuurlu kardeşlerim ve dostlara…