Mehmet Kanmaz

Bir millet ayakta

Mehmet Kanmaz

Son yaşadığımız 15 temmuz darbe teşebbüsü tekrar bize ,bu millete çok ağır bedeller ödetti,ve ödetmeye devam ediyor,Toplum çok acı çekiyor ve ağır travmalar yaşıyor,... menfur izlerini, bir çok tahribatını ve gölgelerini maalesef yaşıyoruz.

12 Mart 1971 muhtırası...
12 Eylül 1980 darbesi...
27 Mayıs 1960 darbesi...

Yakın bir gelecekte 28 Şubat darbesi...Ve ardı arkası kesilmeyen ara darbeler. Bir sıtma hastalığı gibi sürekli nüks eden bir illet bu darbecilik.
Osmanlıdan günümüze kadar uzanan bir hastalık. Hem de bulaşıcı bir hastalık. İlkleri Osmanlı'da "Halaskar-ı Zabitan" olarak bilinen sözüm ona "Kurtarıcılar." Cenah-ı askeriyeden gelince "Kurtarıcı askerler" parolası ile bu güne kadar darbeciliğe devam ettiler.

Meşru olmayan bir teşebbüs. Üstelik hak ve hukuku gaspeden bir dikta ve cunta hareketi darbecilik.2016 Türkiye'sinde askeri tanklar ve yol kesen silahlı bir güçle ekranda haberleri takip etmek, büyük bir talihsizlik. Milletin mukadderatına bir hançer gibi saplanmış bir cinayet güruhu.

Bu haberleri görmek ve yaşanan cinnetin darbe seslerini ilerleyen saatlerde farketmek, gerçekten bunaltıcı bir havaydı.Geçmişte yaşananlar ve hala devam eden otoriter bütün sistemlerin anası olan darbecilik, masum ve mahzun topluma dayatılacak bir dönem/zaman olmamalı.

Bu millet, bu illetle 150 yılını tüketti. Yazık oluyor ülkemize.
Ama ümitle ve sonuçsuz bir teşebbüs olur duasıyla sabahladık bütün millet gibi. Risale-i Nur'dan aldığımız yakın tarih perspektifleri ile baktığımızda; "Cebri, keyfi, küfri, askeri" yapılanmaların, sistem ve demokrasi dışı hayata, temel hak ve hürriyetlere müdahaleleri, hep hüsran ve başarısızlıktır.
Bu anlamda duamızı ve dâvâmızı elden bırakmadan iradeli olmanın, sebat ve şevk dinamikleri ile hareket etmenin gereğine inandık hep.
Bu karanlık saatlerin sabahın aydınlığına dönüşeceğine dair içimizdeki ümit büyüdükçe, milletin teşebbüs cesareti hainlerin direncini kırdıkça, demokratik reflekslerin boyutu büyüdü.Meydanlar, caddeler halkındı, hakimiyetlerini de oradan perçinlediler bu denli. Darbenin karanlığı, demokrasini aydınlığına teslim oldu.
Bu gece dua gecesiydi.
Belaların def'i için.

Bu sıkıntının hafif atlatılması için.
Vatan evlatlarının bu sonu meçhul ve karanlık illete alet olmamaları ve güvenlik güçlerinin karşı karşıya gelmemesi için..
Dualar, camiden selalar, halkın tepkisi ve meşru müdafaası toplumun diri ve dinamik tepkileri olarak kayda geçti bu gece. bu satırları yazarken,hala sorunlar olsa da Allah'ın izniyle bu gayri meşru illet ve hareketlere bu millet asla prim vermedi geçmişte, bundan sonra da vermeyecektir.
Bu musibetten ciddi dersler çıkarıp daha dikkatli, hüşyar ve şuurlu olmak zamanı.Bu illetten her kesim kendine bir ders çıkarmalı ki, ona göre tedbirimizi, bilincimizi, karşı duruşumuzu daha da kökleştirelim ki, artık darbeler hızarında doğranmayalım.
Çok şükür darbe püskürtülmüş ve akamete uğramıştır.Bu muvaffakiyet geniş bir yelpaze ve iradenin mecliste, kamu kuruluşlarında, devlet organlarında, halkta, sivil toplum kuruluşları ile medyada ortak bir irade ve tavır ile yansıtılmıştır.
Diyanet'in tutumunu ve aktifliğini de ayrıca memnuniyetle kaydetmek gerekir.Şimdi bundan sonrası için menfilere tavır ve ceza kadar, müspet adımlara ve inkişaflara da yeni kapılar açmak zamanı.
Birlik ve kardeşlik etrafında topyekun darbelere karşı ortak irade ortaya koyan kişi, kurum ve farklılıklarla bir arada demokratik yenilenmeyi inşa etmeye sıra geldi.
Hukukuna ve meşru müdafaa hakkına dünden beri coşkuyla sahip çıkan bu necip millet bütün dünyaya vatana sahip çıkma dersi verdi ve vermeye devam ediyor,kafir ler dışardan,hainler içerden topu ile tüfeği ile gelse de iman dolu sağlam maya’yı sahip bu toplumu kimse diz çöktüremez…inşallah… 

Yazarın Diğer Yazıları