
Asmalı mescit sohbetleri…
Mehmet Kanmaz
Hasbiyal ve ünsiyet; dost ve arkadaş yürüyüşlerİ; fikri mülahazalar, kalbi tefekkürler… Çok konuşmak, suskun bakışmak, sükûn duruş sergilemek!
Mübarek ramazan ayı içindeki teravih namazlarını;astık’danedamet duymayız ya…üstüne üstlük birde aymazlık halinde sırıtarak astığımız mekanlara mescit ismi veririz…ne konuşuruz peki veya Konuştuk da ne oldu; sussak ne olur? Mekân ünsiyeti, zaman zindeliği nereye kadar. Anlık avuntular, günlük gülüşler, aylık ayartılar;siyasete ayar verme hadsizliği,şehri yönetenleri küçümsemeler,içinde bulunduğu meslek grubu parça parça olmuş..ona bakmaz”stk.lar ne iş yapar”“stk.larnerde”gafletinde bulunur ve bu hezeyanına’da… fikir hürriyeti lütfen biraz saygı diyerek üste çıkmaya çalışır ya ..artık nasıl izah edilir bu durum varın siz düşünün..
Hele bazısı var ki şahsi zaaflarını sanki kimse bilmiyormuş gibi hala gönüllü kuruluşlara yamanmaya çalışıyor…kendi haline bakmadan ömrün bütünü nereye akıyor? Kahve ne teselli verir, kedi sevimliliği, simit sohbetleri, özel nargile cafelerde tüttürmeler.. neye cevap verir?sizi nereye taşır…?
İlahi hitap çok açık: “ Duanız olmazsa ne ehemmiyetiniz var ” Duan kadar varsın, aczini hissettiğin kadar, fakrını fark ettiğin kadar varsın ve kulsun.Mekanın neresinde, zamanın hangi karesinde olursan ol; değişen sadece dereceler ve renkler.
Hasbihal edecek, sohbet edip konuşacak, ünsiyet edip hal devşire ceksek; az zamanı çok yapacak, mekan çoğaltacak isek; neleri nasil örnekleyeceğimiz belli.Dost kim, nasih kim?
Derdin dediği, hastalığın hatırlattığı; gönülde bir Yusuf, bir Yunus, bir Eyyub kare açıyorsa; yare ve yarenler bulunmuş, istikamet belli olmuş, müstakim sırat keşfedilmiştir.
Dost unsiyeti böylesi bir insibağ ve insiyak sağlıyorsa; evet onunla mufritane irtibata geçmeli, değilse uzak dursun. Böyle zamanlar, böyle asmalı mı asmasız mı mekanlar da…Benden hatırlatmalar bu kadar…Dua ve Muhabbetlerimle..