
'ZULÜM İLE ABAD OLUNMAZ BERBAT OLUNUR!'
Mehmet Kaçar
Eğer bir belde de ve ülkede zulüm varsa, o yerde ilahlaşmak ve putlaşmak ta vardır. Tâ Şeytandan günümüze, hatta Hz. Adem(sa)in yaratılışından günümüze kadar zulüm yapanlar kendilerini ilahlaştıranlar olup daha sonraları da kendilerini tanrılaştırmışlardır. Tüm utsal kitaplarda kendilerini zulüm yolula ilahlaştırp tanrılaştıranların örnekeri ile doludur. Peygamberler (hepsinden Allah razı olsun) ve kutsal kitaplar, zulüm edipte kendilerini ilahlaştırp tanrılaştıranlarla mücadele etmek, hak ve hukuku üstün tutan bir sistem kurmak, zulümkarları kendileri için kurdukları sistemleri ve sistemin başında ilahlaşıp putlaşmaları ile zulüm düzenlerini yıkmak için görevlendirilip gönderilmişlerdir.
hak ve hukuku üstün tutan ve adalet temelli bir sistem kurmak için çalışmışlardır ve ilahlar onların diktirdikleri putlarını, zulüm düzenlerini yıkmak için görevlendirildikleri gibi,onlarla dişe diş, göze göz bir mücadele içinde var güçleri ile çalışmışlardır. Hz. Adem’in yaratılışından başlamak işin temeline inmek olacaktır.
Şeytan, kendisine karşı ilim sahibi olacak olan ve kendisinde olmayan ruhla(can)ödüllendirilen, ayrıca da kendi kurduğu zulüm sisteminin çökmesi ve kendi ilahlıgını koruması için, yeni yaratılan Hz. Adem’in(as) halifeliği yani kendisine karşı liderliği ve kuracak olduğu, hakka, hukuka ve adalete dayalı adil bir sisteme karşı çıkarak, yeryüzünün de zulmün ilk ilahı olma iznini aldı ve kıyamete kadar da bu izinle insanları doğru yoldan saptırarak zulüm düzeni kurmalarının baş aktörü olmaya devam ediyor. İnsanlar ilahlık ve putluk düzenlerini kurmak için köleleştirmeye, devam ediyorlar.
Şeytanın kurmuş olduğu bu sisteme hizmet edebilmeleri için, hem kainatın sistemini ve hem de insanların ve cinlerin yaratılış amaçlarına aykırı sistemler kurmak için var güçleri ile çalışmaya(yönetim-silah ve zenginlik) devam ediyorlar.
Yeryüzün de ilk defa zulüm sistemini ve ilahiliği kurmak isteyenin Habil ve Kabil de görüldüğünü yine kutsal kitaplardan ve ilahi vahiy yoluyla gelen emirlerden anlıyoruz. Kabil zulüm sistemini kurmak ve ilahlaşmak için kendine verilen görevlere isyan edip kardeşinin kanını içmekten vazgeçmiyor ve böylece, kardeşlik hukukunun temeline ilk zulüm kanı döken kişi olmayı da başarıyor.
kutsal kitaplardan edindiğimiz bilgilere göre, her Musa’nın bir Firavun’u olduğunu ve bu Firavun’ların da günümüze kadar, hakka hukuka, adalete karşı ilahalaşabilmek için zulüm yaptıklarını görmekteyiz. Karunlar, Tagutlar, Nemrutlar, Firavunlar, Kabiller, ve diğerleri, yeryüzün de şeytanın kurduğu zulüm ve ilahlık düzenlerinin, yine yeryüzün de birer ilah temsilcileri olmuşlar, kan dökmek için de, silah ve ekonomiyi birer silah olarak kullanmışlar, çıkardıkları savaşlar yoluyla da insanları katletmişler, ekonomi yoluyla da insanları aç bırakarak ölmelerine neden olmuşlar ve böylece zulüm düzenlerinin en zirvesini dünya da yaşatmaya devam etmişler, aynen ataları nemrut misali. Bütün bunları yapma nedenleri ise yeryüzün de kurdukları ilahlık sistemleri ve kendilerini putlaştırmalarına çalışmaları ve diğer insanları da ilahların köleleri olarak görmeleri ve bu sistemin devam etmesi için bütün şeytani hilelere baş vurmalarıdır.Zulüm sistemleri ve kurdukları bu sistemlerinde ilahlaşmaları ve bu ilahlığın korunması için her şeyi mubah sayan, her silahı çekinmeden kullanmayı ve üretmeyi kendi görevleri gören ve bunları da köle gördükleri insanları katletmek için kullanmaktan da çekinmeyen bir batıl sistem gruhudur.
Neden, Filistin, Suriye, Afganistan, Mısır, Arakan, Endonezya, Habeşistan, Libya, Yemen, Türkiye ve diğer coğrafyalar da, katledip kanı içilen insanların katillerinden söz ederken onların inançlarını ya da mezheplerini söyleyerek dile getirmiyor bu ilahların sözcüleri! O katiller ve kan emiciler arasın da bir mezhep veya inanışına mensup olanlar yok mu? Onlara dair nazik ve dikkatli olunurken, neden Türkiye’de ki Müslümanlara karşı bir öküz kabalığının sebebi ne?
Durun onuda ben sizlere söylemeye çalışayım! Şeytani düzenlerin günümüz ilah ve Tağutların kurduğu sistemin deşifre edilerek, kötülenmemesi ve Müslüman kanı içmeye devam edenlerin içtikleri kanda boğulmamaları değil midir?
Bu ilahlar ve Tagutlar, Türkiye’de sadece insanları öldürürken bu ilahların yeryüzü köpeği bir katilin inancından ve Müslümanlığından, sanki sırat köprüsünden bir ve beraber geçmiş gibi nasıl emin olabiliyorsun?
Yoksa sizin kulağınıza daha önceden, şeytanlaşmış ilahlarınız bir şeyler mi söylediler? Bir zulüm örgütüne mensubiyeti bir kişiyi nasıl direk Müslüman yapar ve zulüm düzenine karşı adıl düzen olan İslam nasıl bu kadar kan içici gösterilebilir?
Kısa bir araştırmadan sonra yayınlanan tüm mülakat ve haberler üzerine yapılacak bir araştırma da DEAŞ’ın nasıl ve kimler tarafından kurulduğuna ilişkin her şey ülkemizin dışındaki her şeyi ve her yeri gösterirken, silah tedarikçilerinin de batılı Hristiyan devletler olduğu bilinirken ve bu örgüt bütün Müslümanlar tarafından aynı keyfiyette olmasa bile telin edilip bundan beri durulurken acaba, ilahlar ve putlar sisteminin ve zulüm düzeninin bir taşeronu olduğu ortaya çıkmıyor mu? Bu örgüt mensuplarının neye göre, hangi ölçüye göre Müslüman olduğuna karar verilebiliyor?
Ülkemizde ki Müslüman zihnin ve dilin bu ilahların ordusu cinayet şebekesinin zemin bulmasına öncülük etmesi nasıl mümkün olabilir? Bu ülkenin askerleri halkın tamamının desteğini alarak, bahsedilen zulüm ve ilahlık sisteminin bu taşeron örgütüyle ölümüne mücadele ediyor.
İslam inancı, mankurtlaşmayı, ilahlaşmayı, putlaşmayı, zulmü ve katliamları emretmez. Bunu ancak Şeytan ve yeryüzü taifesi olan ilahları, tagutları emreder! Bu zulüm düzeni üzerinden ülkemize ayar vermeye çalışıldığını kör insan bile görüyor artık. Bu ilahların önünü bin yıl gibi uzun bir süre Anadolu insanı engelledi. Bu gün Anadolu insanından, adil bir insan sistemi için çalışan, ilah sistemlerine karşı çıkan bu vatandan intikam alıp kendi ilahlarını ve sistemlerini getirmek için yapılıyor bütün bunlar. Öyleyse sözün özünü de şöyle özetlemeliyiz; “Zulüm ve ilahlık sistemi için kan dökülüp,insan katlediliyor. Anadolu da bunun içine çekilmek isteniyor. Bütün oyun ve plan budur.
Amma hiç bir zaman zulüm, adil sisteme galip gelemeyecektir ve “zulüm ile abad olanın da sonu berbat olacaktır.
Selam ve Dua ile...