
Zihin
Mehmet Kaçar
Zihin, sürekli, sezgi ve algı halindedir. İnanışlar doğrultusunda kalpten aldığı sinyalleri beyin vücuda aktarır. Yaptığımız ve düşündüğümüz herşeyin sezgisel bir neticesi vardır. Bu ezgileri yaşam haline getirmek zaman alabilir.
Israrla düşündüklerimiz -ister iyi(sevap), ister kötü(günah) olsun-, istesekte istemesekte hayatımızda çok önemli neticeler ortaya koyabilir.
Bu orada düşünce çift yönlü bir güce sahip oluyor. Günah türü içsel düşünceler insanda deprasyon ve korku gibi duygular oluşturur. Bu tip sorunlardan kurtulmadıkça kamil insan olmak zordur. Anı yaşamak zordur. Olumsuz düşüncenin farkına vardığımız da, hatadan dönme şansımız vardır. Ruhun enerjisini, beyindeki sinerjiyi olumluya çeviririz.
Duygularımız bu konuda, enerji deposu gibidir. Olumlu ve olumsuz davranışların ipuçları duygularda gizlidir. Kendimizi, rahatsız hissettiğimiz de düşünce ve duygumuzun olumsuz olduğunu hissederiz. İşte bu durumda, korktuğumuzu, üzüldüğümüzü, suçluluk duyduğumuzu, utandığımızı ve hatta sinirlendiğimizi hissettiğimizde önce kendimize şunu sormalıyız. “Şu an ben ne düşünüyorum ve ne yapmam gerekir?”
Bunları tamir etmenin bir yolu var. Ruh derinliklerine bakmak ve şuur sahibi olabilmek, olumsuz şuuru hemen terk edip olumluya çevirmek.
En yaygın olumsuz düşünce şekli ise yargı, endişe ve şuursuzca yapılan sapkın hareketlerdir. Sonu düşünmektir. Eğer, ruhunda beyninde olumsuzluklar varsa bunları bir an önce terketmeli, bundan arınıp yok etmeliyiz. Değilse olumluluk sadece düşünce bazında kalıp şuur derecesine asla yükselemez. Olumsuzluklar yargılanmadan ortaya çıkan menfi bir davranıştır. Buna tekfir ve ötekileştirmek denir.