Mehmet Kaçar

Vefat Edenin Çenesi Ve Ayaklarını Bağlama Sünneti

Mehmet Kaçar

İnsanı okumak, alemi okumak gibidir. Çünkü insan demek küçük alem demektir. İnsan yaratılırken, yaşarken ve vefat anında pek çok sırlar taşıyan bir haydır. Babasının kanında bşr nutfe iken, annesinin rahminde ilk haftadan sonra şekillenmeye başlayan ve 12-13 günlük iken belirginleşmeye başlayan ve 40 günlük iken de et ve kemiğe bürünerek, 9 ay sonra fiziki, biyolojik ve ruhi gelişimini tamamlayıp dünya hayatına hazır bir canlı olarak dünyaya merhaba diyen bir halife adayı canlıdır.İnsan vücudunda ki saçları ile ormanlara, yumuşak etleri ile toprağa, kemikleri ile taşlara, vücudundaki sıvılarla alemdeki su çeşitlerine, damarları ile ırmaklara, sinirleri ile de meridyen, enlem ve boylamlara, iki gözü ile de güneş ve aya vd. benzemektedir. İnsanın yaratılışında, hayatındaki sırlı alem vefatında da müşahade edilmektedir. Bugün bilim insanlarının tespitlerine göre, insan vücudunun, biyolojik olarak bazı organları ruhun bedenden ayrıldığı anda çürümeye (yok olmaya) başlamaktadır. İşte bu yazımız da insan bedeninin yok oluş sırlarını sizlerle paylaşmak istiyorum.

Dünyada canlı(takatli) olan insan, vefat anından yaklaşık 30 dk. içerisinde takat dediğimiz hareketliliğini tamamen yitiriyor.  Kasılma refleksini yitiren vücuttaki kaslar tamamen gevşeyince de ağız ve göz kapakları açık kalıyor. İşte bunun için beden ısısını kaybetmeden çenesi ve ayakları bağlanır, kollar yanlara alınır ve göz kapakları kapatılır. Eğer gözleri kapatılmaz sa vücut soğudukça kapatma imkansız hale geleceğinden dolayı, halk arasında “gözü açık gitti” şeklinde bir de yanlış algılama vardır. Boşaltım sistemi çalışmasını anında durdurduğu için de, idrar ve sperm veya katı dışkı artığı dışa vurabiliyor.

Vefat hadisesinin yaşanmasından 24 saat sonrasında ise vücut çürümeye başlıyor. İşte cenazenin acilen toprağa ki - toprak soğuk bir yerdir- nakli gerekiyor. Solunumun durması ve vücuda nefes yolu ilenen alınan kimyasal maddelerin alınamaması demek, insan vücudunun bakteriler üretimi için uygun ortamın oluşması anlamına geliyor ve vücut hemen çürümeye başlıyor. Demek ki neymiş, insan aldığı nefeste ki kimyasallarla bakterilerden korunuyormuş. 

Yine bilim adamlarının tespitlerine göre insan vücudunda ilk çürüyen organlar ise güneşe ve aya benzettiğimiz rengarenk gözlerde oluyor. Gözlerle beraber beyin, mide ve bağırsaklar da çok hızlı çürümeye başlayan organların başında geliyor.

Eğer mevtanın cesedi şişman(obezite) ise, bakteriler daha çok olduğu için daha hızlı çürürken, tuzlu suda boğulanlar ve soğuk depolarda saklananlar daha yavaş ve geç çürüyor. İnsan vücudunda en geç çürüyen azalar ise kalp, mesane, böbrek ve rahimdir. Hele hele rahmin çürümesi aylarca sürebilmektedir. İlk çürüyen yer olan mide ve bağırsaklar da bakteriler yoğun bir şekilde çalıştıkları için çok seri bir şekilde gaz birikimi gerçekleşiyor. Eğer cenaze bir an önce defnedilmezse dünyada iken karnının patlama ihtimali ortaya çıkıyor. Eskiler mevtanın karın bölgesine karnın şişmesini engellemesi için bir metal(bıçak-makas vb.) korlardı- Derisinin üstünde sanki yanmışcasına su toplarken, vücutta biriken sülfür gazı yüzünden vücudun rengi önce sarımtırak iken sonra siyaha dönüşüyor.
Her geçen gün şişen karın en sonunda patlıyor ve göğüs çöküyor.  bu hadise mezar üstünden duyulabilecek kadar sesli oluyor. Ortalama 4 yıl sonra insan bedeni tamamen kemik haline dönüşüyor.

İnsanın yakışıklılığı, güzelliği, zenginliği, kibri, malın-mülkün, makamın, mevkiin nerede kalıyor o zaman? 

Yeryüzün de kibir ve gururla dolaşan, küçük dağları ben yaratım egosuna kapılan insanları renk, dil ve bedeninden dolayı küçük gören, dünya hayatını statü ve dünyada kazanacağı geçici başarılarla süsleyen işte her kibirli veya kibirsizin sonu işte aynen budur. Makam ve mevkiyi elde etmek ve buralara yükselmek için karakterini satan, çevresini ezmek için zalimleşen, zulme uğrayan insanların üzerine basarak bir şeyler elde etmeye çalışanların sonu da bundan başka bir şey değildir. Güzelliği ile dillere destan olanların hayatı boyunca güzelleşmek için makyaj/süse adanan, cildi kurumasın diye her gün özenle kremlenip yumuşatılan bedenin sonu da budur.

Hayatını fitness salonlarında ayna karşısında kaslarını bakarak geçiren, tek hedefi vücut büyütüp bununla İnstagrama fotoğraf atan kişilerinde sonu işte budur. Çalışıp başarılı olun, insanlığa fayda verin ama hayatı gözünüzde çok fazla büyütmeyin. Kendinizi çok büyük sanmayın. Çünkü elimiz de yaptığımız erdemlerden, hikmetlerden ve salih amellerden başka kâr edeceğimiz bir şey kalmayacak vesselam...

Fi Emanillah!... 

Yazarın Diğer Yazıları