Mehmet Kaçar

Truva Atı/Haşhaşiler/Fetö

Mehmet Kaçar

Osmanlı İmparatorluğu birinci dünya savaşında(1914-1918)mağlup olarak hayatiyetini ve yaşam savaşını kaybetmişti. Osmanlı’dan geriye kalanlara dikte ettirilen Sevr antlaşması ile ülke bölünmek istenirken, Türk Ulusunun verdiği İstiklal Harbi ile T.C kuruldu. Böylece Sevr kuşatması da bu şekilde kırılmış oldu. İstiklal Harbinden sonra da ulusumuz “istikbal harbine” girişti. Türkiye’nin, uluslararası toplumların saygın bir üyesi olarak bir medeniyet iddiasında olmasının mazlum İslam coğrafyasına örnek olmasını istemeyenler her zaman kendisine yeni uşaklar, köleler ve hizmetkarlar bulmayı başardılar. (Truva atı; Çanakkale’deki Truvayı kuşatan Yunanlıların şehri bir türlü alamamaları üzerine, geri çekiliyormuş gibi yapıp içine asker yerleştirdikleri ve arkalarında bıraktıkları tahta attır. Truvalıların zafer sarhoşluğuyla şehre aldıkları tahta atın içinde gizlenmiş askerler, geceleyin Truva’yı ele geçirmişlerdir.).

Görünüşte Müslüman ve Türkçe konuşan bu yeni Truva atının adı ise şii ve ermeni kökenli Fetöydü. Görünene göre hüküm veren Türkiye ve bir çok İslam ülkesi “Türkiyeli” kisvesine bürünmüş FETÖ ve işbirlikçilerine herhangi bir engel çıkarmadı. Devlet kurumlarına bu örgüt yanlıları sızmaya başladı. 1960’lı yılların sonunda ortaya çıkan ve karanlık yabancı eller tarafından büyütülen FETÖ işbirlikçileri, -Türkçe’yi yayıyoruz, ahlaklı ve dindar insanlar yetiştiriyoruz, hoca efendi çok muhterem bir şahsiyettir diyerek halkı kandırdılar. Özellikle 1980 yılından sonra değişik siyasi iktidarların da desteğiyle emniyet, yargı, ordu, eğitim kurumları başta olmak üzere devletin değişik kurumların da kimliklerini gizleyerek (takiye) yapılandılar. Devlete rağmen “paralel bir devlet yapılanması” kurdular. (Fetullahçı terör örgütü/ Paralel devlet yapılanmasını ifade eden FETÖ/PDY, devlet kurumlarına gayri meşru yollarla sızarak palazlanmak suretiyle önce paralel bir devlet yapısı oluşturulmuş ve ardından 15 Temmuz 2016 darbe girişimine imza atmıştır.).

Bin yıl Orta doğuda terör estirmiş olan Hasan Sabbah’ın fedaileri, haşhaşilere benzeyen FETÖ’cüler, 2007’den itibaren devleti tamamen ele geçirmek için harakete geçtiler. Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk gibi davaları kendi yandaş hakimlerinin önüne getirip, pavluslarının önünü açmak için kullanarak bir çok subayı bu davalara katarak tasfiye ettiler. Orduda stratejik yerlere ve operasyonel birliklerin başına getirilen askerlik gibi şerefli bir mesleği hak etmeyen FETÖ liderinden aldıkları emirle seçilmiş olan iktidarı devirip Türkiye’yi işgal etmek için harekete geçtiler. (Hasan Sabbah; 11. yüzyılda afyonla(uyuşturucu) uyuşturduğu fedaileriyle Orta doğu ve İran’da büyük bir terör estirdi. haşaşiler adı verilen Hasan Sabbah’ın adamları uyuşturucu ve sahte cennet vaatleriyle kandırılarak cinayet işleyip liderlerinin her dediğini gözleri kapalı yerine getirdiler. Seyyah ve tarihçilerin eserleriyle Avrupa’ya yayılan Haşhaşi kelimesi, 13. yüzyıldan itibaren Batı dillerinde suikastçı (assassin) manasında kullanıldı.).

Menfaat çetesinin işgal hareketi gece planlanmıştı. Ancak askeri birliklerdeki hareketliliğin fark edilmesi üzerine birliklerdeki hareketliliğin fark edilmesi üzerine darbe teşebbüsü erkene alındı. 15 Temmuz gecesi saat 22.00 sularında Genel Kurmay’dan silah sesleri duyuldu. Jetler, Ankara üzerinde alçak uçuş yapmaya başladı. Boğaz içi Köprüsü (daha sonra verilen adıyla 15 Temmuz Şehitler Köprüsü) araç trafiğine kapatıldı. Bir darbe teşebbüsünün, olduğunu anlayan vatandaşlar askeri müdahaleyi engellemek için sokağa çıkmaya başladılar.

İstanbul ve Ankara sokaklarında tanklar caddelerde görülmeye başlandı. FETÖ Pavlusları, Genel Kurmay Başkanı ve Kara Kuvvetleri Komutanı(K.K.K), Hava Kuvvetleri Komutanı(H.K.K),Jandarma Genel Komutanı(J.G.K) dahil bir çok subayı rehin aldılar. Ancak rehin alınamayan bir çok vatansever subaylar, emniyet güçleri ve halk darbeye karşı direnç göstermeye başladılar. (İstanbul’da ki Boğaziçi Köprüsü’nün adı 15 temmuz 2016’da, köprüde darbecilere karşı direnç gösterilen direnişin anısına bakanlar Kurulunun 25.07. 2016 tarihli kararıyla 15 Temmuz Şehitler Köprüsü olarak değiştirildi.).

Halk ne olup bittiğini anlamaya çalışırken ilk olarak saat 23.05’te, Başbakanımız sayın Biali Yıldırım, NTV’ye bağlanarak “Doğrusu bir kalkışma ihtimali üzerinde duruyoruz. Belliki emir komuta zinciri olmadan asker içerisinde ki bazı kişilerin kanunsuz bir eylemi söz konusu. Vatandaşları şunu bilsin ki demokrasiye zarar getirecek hiç bir faaliyete izin verilmeyecek. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, vatandaşın, milletin iradesi ile işbaşındadır. Bunun işbaşından gitmesi ancak milletin kararı ile olur, bu bilinmelidir. Bu kalkışmayı yapanlar, bu çılgınlığı yapanlar, en ağır şekilde bedelini ödeyeceklerdir. Asla bu tip kalkışmalara pabuç bırakmayacağız. Asla bu ve buna benzer çılgınlıklara müsaade etmeyeceğimizi bilsinler”diye konuştu.

Saat 23.28’de Silahlı Kuvvetlerine e-postasıyla “yönetime el konulmuştur” açıklaması yapıldı. Bu açıklamanın üzerine sayın Adalet Bakanı Bekir Bozdağ; “TSK’nin değil, ordu içinde ki bir grubun kalkışmasıdır!. Bu Fetullah Gülen’in emir komutasın da yapılmış bir kalkışmadır!. Ucunda ölüm bile olsa gereği yapılacaktır.”şeklin de darbenin rengini net olarak belli eden bir konuşma yaptı.

Başbakanın konuştuğu saatlerde darbeciler TRT’yi işgal ediyorlardı. Günün son saatlerin de, 23.50’de TRT’yi işgal eden FETÖ’cüler spikeri silah zoruyla “Yurtta Sulh Konseyi”nin bildirisini okuttular. Genel Kurmay Başkanlığı internet sitesinde da aynı bildiri yayımlandı. Darbeciler tarafından TRT’nin yayınları durdurulurken vatandaş da TRT’yi işgalcilerden kurtarmak için harekete geçti.

Başbakanın açıklamasından kısa bir süre sonra MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Başbakanı arayarak “kalkışmanın kabul edilemez olduğunu, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’nin yanında olduklarını” ifade ettiler. Bu açıklama, yalnızca iktidar partisinin değil, meclisteki muhalefet partisininde darbeye karşı direneceğini gösteren önemli bir siyasi mesajdı. Nitekim bir süre sonra da ana muhalefet partisi lideri CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçtaroğlu, “Cumhuriyet’e ve demokrasimize sahip çıkıyor, inancımızı eksiksiz bir şekilde koruyoruz. Bu ülke darbelerden çok çekmiştir. Aynı sıkıntıların yeniden yaşanmasını istemiyoruz. Herkes çok iyi bilmelidir ki CHP, parlamenter demokrasimizin vazgeçilmezi olan yurttaşlarımızın özgür iradesine bağlıdır.” şeklin de bir açaıklama yaparak darbeye karşı çıktı.

Birinci Ordu Komutanı Orgeneral Ümit Dündar’da şu şekilde bir açıklama yaptı:” Bu hareketliliğin Türk Silahlı Kuvvetleri içinde yuvalanmış olan çeşitli rütbeler de bir grup asker tarafından başlatılan bşr darbe girişimi olduğu anlaşılmıştır.”. Bu açıklama darbecilerin medya ve internet gibi enformasyon araçlarıyla giriştikleri algı operasyonlarını kısa sürede çökertmiştir.

Bu sıra da bir çok il ve ilçe belediyesi iş makinaları ile sokaklara, hava meydanlarına, tank ve top birlikleri önlerine çıkarak darbecilerin uçak ve tank operasyonlarını engellemişlerdir.

Gece yarısında da, Sayın Diyanet İşleri Başkanı’nın emri ile camilerden selalarla halk bilinçlendirilerek sokağa çağrılmıştı.

16 Temmuz 2016 tarihin de saat 0026’da sayın Cuhurbaşkanı’mızın CNN Türkte’ki şu konuşması ise darbeye öldürücü karşı darbeyi vurmuştur.

“Bu gelime, Silahlı Kuvvetlerin içerisindeki azınlığın bir kalkışmasıdır. Bu malum yapıya ait paralel yapılanmanın teşvik ettiği üst akıl olarak anların kullandığı bir harekettir. Milletin birliğine, beraberliğine yönelik bu harekete karşı inanıyorum ki milletçe vereceğimiz güzel bir cevapla bunlar gerekli olan cezayı alacaklardır.

Şu anda bu milletin imkânlarıyla ortaya konmuş tankı, topu, uçağı, helikopterini kullanarak milletin üzerine gelmenin bedelini bunlar ağır ödeyeceklerdir.” şeklinde uzun bir konuşma yaptı ve milleti de meydanlara davet etti.

Bu devletin necip milleti eline bayrağını alan, meydanları, işgal altında ki tüm kurumları sabah saat 08.00 ‘e kadar birer birer geri aldı ve darbecilerin yakalanma görüntüleri medyaya düştü. Sonra ki 30-40 günde, milletimiz, illerde valilikleri ve ilçelerde de kaymakamlıkları ve meydanları nöbetleşerek beklediler ve dünyaya eşi benzeri görülmemiş bir zaferin görüntülerin sundular...

Selam ve Dua ile...

Yazarın Diğer Yazıları