Toplumda son yıllarda artan çatışmacı ruhu eğitmek zorundayız!
Mehmet Kaçar
Toplumda bir takım insanlar –belki de içlerinde inançsızlar da var- sanki çıldırmış gibi hareket edip sağa sola saldırıyorlar. Mesela trafikte, bir sürücünün drift atarak trafiği tehlikeye atarken bir başka şoförde bir diğerini uyarı niteliğinde korna ile ikaz etmesi bir kavganın fitilini ateşleyebiliyor. Hatta sebepsiz bir cinayete kadar ilerletilmekte.
Bu tür bir davranışın elbette çeşitli nedenleri var. Çünkü bazı sürücüler arka arkaya birkaç kez korna çalarak uyarının ötesinde sinir küfür eder gibi sinir harbine geçiyorlar ve kavgaya körükle gidiyorlar… Netice-i kelam, konuşmayı, iletişimi unuttuğumuz ve hayatımızda kavga ön plana çıktığı için her hareket ve söz insanları çatışmaya sürüklüyor. Elbette toplumun bu noktaya gelmiş olmasının çeşitli nedenleri vardır.
İşin uzmanları belki bu duruma bir açıklama getirebilirler. Ancak, hadisenin açıklamasından çok Topluma nasıl kabul ettirilecektir bunun yolunu bilmek bana düşmez. Ama eskiden uygulanırken giderek artık hayatımızdan özür dilemek, af edersiniz demek, yanlışlık oldu demek gibi kelime ve kavramlar çıkıp gitti.
Bunun yerine herkes kendisinin haklı olduğunu düşünür ve buna göre bombalar patlatılıyor, cinayetler işleniyor, içinde hastaneye yetiştirmek için hasta taşıyan bir ambulansın önü kesiliyor, hatta yoluna beton dahi dökülebiliyor. Nasıl oluyor da beton dökülüyor? Şahsen kendi dahi bu durumu açıklamaya güç yetiremiyor. Çünkü yapılan bu iş sağlıklı bir kimsenin yapacağı bir şey olamaz. Durum böyle olunca bu yanlışın düzeltilmesi için toplumda bir genel tarama yapılması ve eğitime ağırlık verilmesi gerekiyor. Problemin kesilen para cezaları ile çözüme kavuşturulmasının mümkün görünmediği gibi, her harekete hapis cezası da verilmesi de zannıma göre bu toplumsal sorunu çözmeye yetmeyecektir.
Sözü çok uzatmadan hemen her gün yaşanan trafikteki kavgalar, cinayetler, kavgalar hatta ölümle neticelenen tartışmalardan birkaç örneğe dikkat çekelim.
İlk hadise ulusal tüm televizyon kanallarında haber konusu yapılmıştır. Bir beton mikseri sürücüsü nedendir bilinmez, arkadan gelen ambulansa ısrarlı bir şekilde yol vermiyor ve ambulansın geçiş üstünlüğü hakkını dahi ihlal ediyordu.
Ambulansın şoförü de haklı olarak yol verilmesi ve önünün açılmasını istiyor. Ambulans şoförünün bu ısrarlı ikazları karşısında mikser şoförü iyice çileden çıkarak, sinirlenip ambulansın geçişini ve gidişini engellemek için yol ortasına beton döküyor. Bu hadiseyi televizyon haberlerinden izlediğimde şaşırıp kalmıştım. Kendimce bu hadise karşısında hiçbir açıklama bulamadım. Çünkü ambulans şoförü ya bir hastayı hastaneye yetiştirmek için uğraşıyor ya da hastayı almaya gidiyordur.
Bu arada ne ambulans ve ne de mikser şoförlerinin bir birlerini tanıdıklarını da düşünmüyorum. Böyle bir durum da söz konusu değildir. Durum bu mevkide olunca aralarında bir düşmanlık bulunmasının dahi söz konusu olması düşünülemez. Kaldı ki düşmanlıkta olsa bu işin haksızlığını göstermez, çünkü burada bir zıvanadan çıkmışlık söz konusudur.Ciddi bir toplumsal sorun ile karşı karşıya olduğumuzu burada söylersek yanlış yapmış olmayız. Bu bakımdan öncelikli olarak bu duruma nasıl öncelikli nedenlerinin araştırılması gerekiyor. Çünkü önce hastalığın teşhisi şart ve sonrada tedavi metotlarının ve ilaçların uygulanması gerekiyor.
Bu konuyu tek bir nedenle açıklamak ise asla mümkün değildir.
Çünkü eğitimden toplumun hemen hemen her alanına yaygın bir çalışmaya ihtiyaç vardır. En önemli görevde aile ve eğitim kurumlarına düşmektedir.
Özellikle eğitimi planlayanların bu işin ciddiyetini ön plana getirmeleri gerekiyor. Topluma sunulan Enflasyon ve ekonomik çöküntülerin insanlarda oluşturduğu psikolojik sarsıntıda ortadan acilen kaldırılmalıdır. İnsanlar akşam evlerine dönerlerken evin ihtiyacını karşılayamıyorlarsa, işte o zaman sinir ve strese giriyorlar…
Burada şunu iyi dikte edelim ki, her ne olursa olsun bu ve benzeri sebeplerden dolayı insanlar, onurunu, haysiyetini yerle bir etmeli…
Ancak toplum olarak hep birlikte içerisine sürüklendiğimiz durumun düzeltilmesi için hareket etmeliyiz…
Kanaatimiz o dur ki adı büyük olan şehirlerdeki insanlar kibarlık ve sevgi açısından yıllar öncesinin gerisine düşmüş ve köylere örnek olamıyorlar…
İlk defa 1972 yılında gittiğim Konya’da belediye otobüslerinde insanlar birbirlerine yer verip saygılı davranıyorlardı. Mahallelerde komşuların birbirleri ile hediyeleşmesi ve yardımlaşması hâkimdi. Şimdi ise bu ve benzeri durumlardan eser kalmadı. Bu bakımdan sadece ekonomik kalkınmışlığa heveslenip işin sosyal bölümünü ihmal etmemek, tolumda huzur ve mutluluğu hâkim kılmaya yetmiyor. Vesselâm!