Mehmet Kaçar

TEKNOLOJİ İLE BİRLİKTE ÇOCUK EĞİTİMİ..

Mehmet Kaçar

Hangi anne-baba evladının yetişmiş, bilgili, maddi ve manevi değerlere sahip bir birey olarak, ahlakıyla vatana, millete, ümmete hizmet etmesini istemez ki. her anne-baba evladının iyi eğitimli, donanımlı bir birey olmasından başkaca bir beklentisi olmaz. İmanlı, ahlaklı, maneviyata saygılı, günün bilimleri ile donatılmış bir evlat!.. Her anne-baba , evladı için böyle bir hülya içerisinde olsa da modern bilimlerle eğitim beraber manevi eğitimin neler olabileceği konusunda da bir tür tereddüt içerisinde olduklarını da bilmekte fayda vardır. Bu tür tereddütleri ortadan kaldırmak için yaşanan dönemin gerektirdiği bilim dallarında eğitimin neleri içermesi gerektiğini ve çocuklarının hangi becerilerle yetiştirilmesinin zorunluluğunu da şöyle özetlemek mümkündür kanısındayım: Ebeveynlerin evlatları üzerindeki beklentilerinden birisi de öncelikle kendisine, ailesine, diğer insanlara, çevresine karşı duyarlı ve iyi bir insan olmasıdır. Çocuklarının inançlarına, başka inanç sahiplerine, başka etnisedeki insanlara, diğer kültürlere karşı da saygılı; daha iyi bir toplum ve daha barışçıl bir dünya kurmaya istekli, girişimce ve özgüvenli fertler olarak yetişmeleri çok önemli ve birincil hedefleridir. Ayrıca insanların fikirsel ayrılıklarına rağmen haklı olabileceklerini anlayan aktif, sevgi dolu ve yaşam boyu öğrenmeyi içselleştirebilen fertler olmaları için aileleri kadar eğitim aldıkları kurumları da, anne-baba için çok önem arz etmektedir. Yine anne-babalar tarafından kurulan bir başka hayalde; insanların her türlü bilgiye ve dünyanın farklı coğrafyalarındaki diğer farklı etnisede ve lisandaki insanlara kalayca ulaşabildiği bu çağda, evlatlarının en az bir yabancı dili okuma, yazma, konuşma ve dinleme becerilerini çok iyi şekilde öğrenmelerini beklemektedirler. Öğrendikleri yabancı dilleri, kendi ana dilleri ölçüsünde kullanabilmelerini, kendilerini rahatça ve sağlıklı bir şekilde ifade edebilmelerini beklemektedirler. Okulda evlatlarının sadece akıcı dil becerilerine(okuma-dinleme- anlama-yazma- konuşma) değil, aynı zamanda üretici dil becerilerine de aşina olmalarını hedeflemektedirler. Günümüzdeki teknolojik gelişmelerle, yeni icat edilen teknolojik cihazlar hem bireysel, hem toplumsal hem de akademik hayatın ayrılmaz birer parçası haline dönüştürüldü. Teknoloji ve eğitim iç içe girdi. Teknolojiden kaçmak artık eğitime bir darbe şekline dönüştü. Ebeveynlerin kendi çocukları ile aynı yaştayken hülyalarını dahi süslemeyen teknolojik çeşitlilik ve imkana sahip olan çocukları gerek akademik ve gerekse eğlence amaçlı olarak, teknolojiyi en doğru ve faydalı şekilde kullanabilen bireyler olarak yetiştirmek oldukça önemli ve de zor bir görev olarak karşımızda durmaktadır. Teknolojiyi yasaklayarak bir adım ileri gitmek artık imkansız bir hal arz etmektedir. Bugünün dünyasının yeni ortak dilinin yıllardır kodlama olduğu her fırsatta söylenir durur. Geleceğin, her sektör açısından kodlama ve robotik üzerine kurulduğu da göz önünde bulundurulduğunda, çocukların yaşlarına göre belli oranlarda robotik ve kodlamaya hakim olması beklenir hale geldi. Bu yeterlilik, çocuklar için ekstra bir eğitim olarak değil, günümüz ve geleceğin getirdiği bir norm olarak görülmelidir. Kodlama eğitimi, çocukların algoritmik düşünme, problem çözme, hadiseler arasında neden sonuç ilişkisi kurabilme, bir problemin çözümünü çok yönlü düşünebilme, öz güvenli ve icat edici olma gibi becerilerini artırır. Çocuğumuz, akademik ve sosyal becerileri kazanırken, yaşına göre hangi seviyede olduğunu bilmek hem onun gelişiminde, hem de ebeveynleri için önemlidir. Bu noktada Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik; bireyin kendini anlaması, problemlerini çözmesi, çevresiyle uyum içerisinde olması, kendini gerçekleştirmesi için bireye sağlanan hizmetlerin bütünü olarak tanımlanabilir. Eğitim ve öğretimde bu günkü eğitim yöntemlerinde benimsendiği okullarda, genellikle öğrencilerin okula ve çevresine etkin bir şekilde uyum sağlaması, kendini tanıması ve kabul etmesi, potansiyelini tam olarak kullanıp okul başarısını artırması, iletişim ve etkileşim becerilerini geliştirmesi, insani değerleri benimsemesi, eğitsel ve mesleki kararlar alabilecek olgunluğa erişmesi hedeflenir. Odaklanma becerisi, kulağa ilk etapta kolay veya önemsiz bir beceriymiş gibi gelse de günümüz eğitim metotlarında en temel problemlerden biri olarak göze çarpmaktadır. Bu bireylerin yaşadığı odaklanma problemidir. Son yıllarda dünyanın önde gelen okullarında odaklanma eğitimleri öğretmenlerden başlamak üzere ön planda tutulan ve kazanılması istenen bir beceri haline gelmiştir. Bu becerinin kazanılması öğrencilerin odaklanabilmelerini ve konsantrasyonlarının daha uzun sürmesini; zor duygularla stres ve anlaşmazlıklarla baş edebilmelerini sağlar, duyguları ve bedenleri ile olumlu ilişkiler kurabilmelerine yardımcı olur. Okullar, öğrencilerin akademik yetiler ve sosyal beceriler kazandığı yerler olduğu kadar duygusal gelişmelerinin de en açık bir şekilde takip edilebileceği mekanların başında gelir. Selametle! 

Yazarın Diğer Yazıları