
Suyla İmtihan Edilenler!
Mehmet Kaçar
İnsanlık tarihin de, pek çok peygamberin kıssalarında suyla imtihan edilenlerin varlığını kutsal kitabımızda ve Efendimizin siyer ve siretin den öğreniyoruz.
Suyla imtihan edilen peygamberlerin en zirvesin de bulunan peygamberin “Nuh”(as) olduğu da tabi bir gerçektir.
Nuh(a.s), dünya tufanını yaşayan ve sadece kendi yaptığı gemiye binenlerle birlikte tufandan kurtuldular. Ailesinden bir kısmını da bu tufanda kaybeden bir peygamberdir.
Bir diğer suyla imtihan edilen peygamber ise Yunus(a.s) dır. Yunus(a.s), yaratıcısından izinsiz ümmetini ve görev yerini terk ettiği için yıllarca Yunus balığının karnın da çile çekerek yaşamını sürdürmüştür.
Bir başka suyla imtihana tabi tutulan peygamber ise, Yusuf(a.s) dır. Yusuf(a.s), öz kardeşleri tarafından su kuyusuna atılmış ve burada su ile yaşamıştır. Yusuf(a.s)u su boğmadığı gibi üstüne üstlük beslemiştir de. Oradan geçen bir kervan tarafından su kuyusundan kurtarılmıştır.
Bir diğeri ise Musa(a.s) dır. Musa(a.s) ordusuyla Nil nehrinden karşıya geçerken su, Musa (a.s) ve ordusunu boğmamış aksine yol vermiş ve Musa(a.s) takip eden müşrik Firavun ve askerlerini boğmuştur.
Efendimiz Muhammed Mustafa(s.a.v)dir. Mekke ve Medine şehirleri zaten çöl ortasında ve suya çok ihtiyacı olan şehirlerdir. Bu şehirler genelde su ihtiyaçlarını, su kuyularından karşılıyorlardı. Mekke de kuyuların yanın da bir de zemzem kuyusu vardı. Müslümanların Mekkeli müşriklerle yapmış oldukları ilk harp olan Bedir Harbin de de yine suyla imtihan olunduklarını görüyoruz. Bedir su kuyularını, müşrik Mekkelilerden önce ele geçiren Müslümanlar, müşrikleri susuz bırakarak savaşın galibi olmuşlardır. Su kuyularını kaybeden müşrikler zaten moralman bu savaşı kaybetmişlerdi.
İslamdan önce suyla imtihan edilen diğer bir kişide, Efendimizin babası Abdullah dır. Kaybolan zemzem kuyusunun yerini Abdulmuttalib tarafından bulunması karşılığı nezir edilen oğlu Abdullah, kurban edilmekten 100 Deve kurban edilerek kurtulmuştur.
Yine Müezzinlerin Piri Hz. Bilal(r.a), müşrikler tarafından çölde kumlara yatırılıp üzerine 70-80 kiloluk taşlar konularak, gözleri önünde su içilip Allah ve Rsulullahı inkar etmesi istenmiştir ve onu Hz. Ebubekir satın alarak hürriyetini bağışlamıştır.
Müslümanların, Medineyi Münevvere’ye devlet kurmak için hicretlerinden sonra Medine ‘de yine su sıkıntısı çektiklerini siyer ve siret kitaplarından okumaktayız.
O tarihte, Medineyi Münevverenin su ihtiyacı, Yahudilerin elinde bulunan bir kaç su kuyusundan karşılanıyordu. Yahudiler bu su kuyularını istedikleri fiyattan satıyorlardı.
Efendimiz Hazretleri bu çileye bir çözüm yolu arıyordu. Bir gün ashabı ile sohbet ederken; “Bir kardeşimiz çıksa da, su kuyularından birini en azından hafta da bir gün, Müslümanlar için kiralasa” çok güzel bir hayır olur diye dua edince, Hz. Osman(r.a), hemen bir ticaret kervanı düzenledi. Bu ticaretinden bereketle döndü ve Medine de direk kuyu sahibi Yahudiye gitti. Bedelinin çok üstünde bir parayla kuyuyu kiraladı ve Rasulullah(s.a.v) huzuruna gelerek, bu kuyunun suyunu Müslümanlar adına vakfettiğini açıkladı. Aradan bir kaç yıl geçince, Müslüman sayısı da hızla arttı ve su ihtiyacı yine hat safhaya çıktı. Hz. Osman yine bir ticaret kervanı tertipleyip bereketli kazançlar elde edince, bu su kuyusunu bedelinin çok çok üstünde satın aldı ve Rasulullah(s.a.v) giderek Müslümanlara vakfettiğini bildirdi.
İşte, bu Osman(r.a)ın kuyusu diye bilinen kuyudur. Hacılar buraya ziyarete gidip dua ederler. Hz. Osman’ın halifeliği esnasında, fitne tohumlarını yeşerten münafıklar ve isyancılar, Medineyi Münevvere de Hz. Osmanın evinin etrafını çevirdiler. Hz. Osman dışarı bile çıkamıyor ve evinde hapis hayatını, oruç tutup namaz kılarak geçiriyordu. Bir gün evdeki suyu tamamen bitmiş, abdest suyu bile kalmamıştı. Günlerden çarşamba idi. Kapıya geldi ve isyancılara şöyle nida etti: “Bu su kuyularını ben satın alıp sizin için vakfettim, hiç olmazsa, abdest alabileceğim kadar abdest suyu verin diyordu. Muhterem zevcesi ise hemen yanına gelerek “Ey Osman! Sen kimden su istiyorsun? Onlar Allah’ın yarattıkları degilmi dir? Onlardan su istenirmi? sen seni yaratandan iste.” dedi. Perşembe gecesi, Hz. Osman(r.a) Efendimizi rüyasında gördü ve Efendimiz, Hz. Osman’a şöyle diyordu:” Osman’ım! sen susuz mu kaldın? Yarın, benimle Kevser ırmağı kenarında iftarını açmak istermisin” deyince; Hz. Osman bu teklife hemen ever der. Hz. Osman(r.a), Cuma günü ikindi namazını ede ettiği sıra da isyancılar eve girer ve seccade üzerinde iken şehit ederler. Akşam namzından önce Hz. Osman kardeşleri tarafından defnedilir ve iftara Kevser ırmağına ulaşmış olur böylece. Böylece rüyası da gerçekleşmiş olur.
Hz. Hüseyin(r.a), Kerbela’ya gelince, burada Yezidin ordusu tarafından katledilip kellesi kesilmesinin arkasında da yine suyla imtihan vardır. Yezidin orduları, içecek suyu dahi vermiyorlardı. Cennet genci Hz. Hüseyin, yetişkin erkekleri benimle savaşa kalsın, sizden tek bir isteğim var kadınlar ve çocukları bırakın gitsinler dediği halde, Yezidin Ordu komutanı buna dahi izin vermemişti.
İnsan, anne karnın da suyla beslenip korunuyor.Vücudunun üçte ikisi sudur. Ama dünya da ise insanı su boğuyor. Hz. Nuh, Hz. Yusuf, Hz. Yunus ise dünya hayatında suyla beslenip boğulmuyorlar. Öyleyse bize düşen bu Peygamberler gibi yaşamak ve su da boğulmamaktır.