
Sistemime Dokunma Beni Öldürürsün!
Mehmet Kaçar
İblisi Melun, Hz. Adem yaratılınca, yeryüzün de “lâ” (hayır) diyenlerin cemiyetini kurdu ve hayır dedi. Niçin ve neden hayır dedi? Çünkü cin taifesinin içerisinde kendi sistemini (hayırcı ve isyancı) kurup başına da kendi geçmiş, hayırcıların halifesi olmuştu.
Hz. Adem(a.s), yaratılınca, ilim verilip de, Şeytana da, Hz. Adem(as)in halife olacağının ve adil bir sistemin kurulacağının işaretleri verilince “lâ”(hayır) diyerek hayır cephesindeki yerin aldı ve kıyamete kadar da bu cephesinin liderliğini sürdürme iznini kopardı.
Habil ve Kabil örneğinde de, kan dökenin hayır cephesinde olduğu görülmektedir. Neden hayır cephesinde olduğu görülmektedir. Neden hayır denmiştir o zaman? Yine “sistem ve adalete dayanmayan, zulmü öne çıkaran, köleliğe ve üstünlüğe dayanan bir sistem dayatması için” lâ” (hayır)dendi ve adil bir sistem isteyenlerin direk karşısın da yer aldılar. Bu iki hadise bile Hz. Adem(a.s) ve oğlunun durumu, adil bir sistem için “lâ” (hayır diyenlere karşı “illa” (evet) diyenlerin safı idi. Böylece de direk hayır cephesinin karşısın da yer aldılar ve adil bir sistem için de evet dediler.
O zaman hayırcı sistemler, peygamberi olmayan, adil olmayan, zulüm ve sömürüye dayalı, isyana dayalı, şeytani, Firavuni, Nemrudi ve Taguti bir sistem olmaktadır. Peygamberi sistemler ise, adalete dayalı, huzura dayalı, kardeşliğe ve refaha dayalı, insan haklarını temel lana ve “illa” yani evet diyen sistemlerin adı olmaktadır.
Nemrut kendi kurduğu, hayırcı sistemin, Hz. İbrahim(as)in getirmek istediği, evetçi olan ve adil olan sistem tarafından yıkılacağını görünce, hayır dedi. “Sistemim, İbrahim tarafından yıkılırsa benim sonum olur” diyerek, kendi kurduğu hilafet sisteminin yaşaması için, zulüm ve baskıya, teröre(Nemrudun estirdiği, Firavunu estirdiği, Kabilin estirdiği terörler) başvurarak “illa” (evet) zihniyetini de ateşte yakmak istedi. İşte bunun için “evetçi” sistemin karşısında değil de yanındayız.
Firavun kendine göre yine, adil olmayan, zulme ve isyana dayanan, baskıcı terörü ön plana çıkaran bir sistem kurdu ve bu sistemin başına da kendi geçmiş oldu. İblisin yeryüzünde ki hayır ordusunun başında, zulme başlayıp, insanları öldürüyor, köleleştiriyor, sistemine hizmet edenleri ise önemli mevkilere getiriyordu. Acaba Firavun ne ye hayır demişti? Adil bir sisteme , kardeşliğe, huzura, refaha ve insanlara verilen özgürlüğe hayrı demişti(temel insan hakları). Bu adil olmayan sistemin karşısındaki adil bir düzen için evet diyen Hz. Musa(a.s) da “lâ”(hayır) dedi ve öldürmek için var gücü ile çalışmalarını sürdürdü. Hz. Musa(as) ise bu sistemin karşısında kurmaya çalıştığı, adil bir sisteme “illa”(evet) dedi. Firavun ‘un zulmü ile, ülkesinden çıkmak zorunda kaldı. Ta ki, adil sistem güçlenince hayırcı Firavuni sistem ve başının sonu geliverdi.
Zulme dayalı bir sistem kurmak için uğraş veren Hz. Yusuf(as)un kardeşleri de “lâ”(hayır) cephesinde yer aldılar ve adil bir sisteme evet diyen Hz. Yusuf(as)u bir kuyuya atarak cezalandırmak istediler. Bunların da tek derdi vardı o da adil olmayan sistemleri, Hz. Yusuf(as) tarafından yıkılırsa kendileri de yok olur giderlerdi ve bunun için Hz. Yusuf(as) ve sistemine hayır diyerek “illa”(evete) cephe aldılar.
Ebu Leheb de kendi sistemleri için hayır cephesinde yer aldı ve elleri kuruyarak cezalandırılıp, hakkında adalet ve adil sistem sahibi ayet göndermiştir. yine Ebu Cehil evetin karşısında yer alarak, ömür boyu ve kıyamete kadar adı “Ömer” olmasına rağmen “cahillerin babası” anlamına gelen Ebu Cehil lakabıyla cezalandırıldı.
nemrutlar, Firavunlar, Hz. Yusuf(as)un kardeşleri, Ebu Lehebler, Ebu Cehiller ve şeytanın hayırcı fırkasına mensuplar, Hz. Adem’den bu tarafa hep “lâ” dediler, “illa” yı da dillerine hiç almadılar.
Şeytan ve şeytani düzenlere tabi tabi olanlar hep “lâ” demişler ve sistemleri için hayır cephesinden de hiç ayrılmamışlardır.
Bunların sistemlerine rakip olanlar ise hep “lâ” ya karşı çıkıp “illa” diyerek evet cephesinde yer almışlardır.
“Adil düzenciler” “lâ” demeyip “illa” dediler. Hayır sistemine karşı evet denilen sistemin taraftarı oldular. Evet diyerek, Tağuti ve hayırsız sistemlere karşı dik durdular. Adaletsizliğe, hukuksuzluğa karşı evet diyerek yürümeye devam ettiler ve kıyamete kadar da devam edecekler.
Zulme, zâlime karşı, adil bir sistem kurmak suretiyle karşı duruşlarında, daima dik durup, bir olup, iri oldular, diri oldular ve can oldular, kardeş oldular. Elleri bir, dilleri bir, yürekleri bir oldular ve “illa” bayrağını göndere çekmek için hep “illa” ya evet dediler. “Lâ” adil olmayan sistemi temsil ederken, “illa” da adil sistemi temsil etmektedir.
Cahiller ve cahilliğe karşı ilme, alime evet demek ve dik durabilmek için hep “illa” dediler.
adaletin, hakkın, hukukun ayaklar altına alınıp, putların(lat, uzza menat ve onların günümüzde ki temsilcileri) ilahlaşmasın diye “illa” yani evet dediler.
Tarih boyunca “lâ” cılar kendi kurdukları statükonun yıkılmaması için hep”lâ” (hayır) dediler. Bu da adalete, hukuka, adil bir düzenin kurulmasına hayır derken, kendi statükoları için ırkçılığa, sekülerizme evet diyerek kendi kurdukları satatükolarında yaşamak istediler.
Terörizme, kaosa, zulme, darbeye kendi statükoları uğruna hep evet dediler...
Tarih boyunca, hayırcılar, kendi kurmuş oldukları statükonun yıkılmaması için hep “lâ” cephesinde yani hayır tarafında yer almışlardır. “İlla” evet dememek için peygamberlere ve getirdikleri adil düzenlere, kendi sistemlerini korumak için hep savaş açtılar ve bu savaşta da ne gerekiyorsa hepsini kullandılar, insanın insanlık değerlerini hiç bir zaman göz önünde bulundurmadılar.
Memleketlerinden sürdüler veya sürdürdüler, öldürebilmek için tüm terör hadiselerini denediler, şeytanla planlar yapıp şeytanca davrandılar.
Firavuni sistemler de hep sistemin eğitim ve öğretimine göre insan yetiştirme modeli vardır. Sistemin dışına çıkan insanları ya idam ettirdiler ya da zindanlar da süründürdüler, yahutta memleketlerinden sürdüler. Firavuni sistemin bekçisinden başkası ve bekçinin hizmetkarları olan o sistemin kölesidir. Bu gün bu sistem yeryüzünde var mı? diye sorarsanız bizde deriz ki tabi ki var ve bu da Çin ve kurmuş oldukları sistemdir.
Şeytani sistemleri tesis etmek için ilahi adaleti ve adil sistemleri ve statükolarını ret ettiler. Hep “lâ” dediler. Adil sistem ve sistem sahiplerine “illa” evet deselerdi, kendileri de sistemleri de yok olup gideceklerdi.
Firavuni sistemlerle devam etmeyen bir sistem için “illa” demek mecburiyeti hasıl olmaktadır