
Selçuklu ve Osmanlılarda Zafer Töresi!
Mehmet Kaçar
İslâm tarihinden, Türk tahine aktarılan en kesin; açık ve hatta resmi bir hüviyet şeklini alan ve Selçuklu ve Osmanlı tarihinde yerini almış askerî ve siyasî bir töre vardır.
Bu töreye bütün fetihlerden sonra daima riayet edilerek millî bir içerik kazanan bu değişmez ananeye göre, düşmandan alınan bir şehir yahut kalenin Türk Ordusu tarafından ele geçiriliş törenleri(merasimi) şöyle yapılırdı:
a-Asker şehir kapılarından içeri girip şehri temsil eden kale burçlarına Türk Bayraklarını asarken, surların üstünden dört bir yana fetih Sâlâ’ları ve Ezan-ı Muhammed-i okunup teşrik tekbirleri getirilirdi. Bu heybetli gürültü-çığıltı, fethin dinî şekilde ilan edilmesi anlamına geliyordu.
b-Sâlâ, Ezan-ı Muhammed-i ve Teşrik tekbirlerini müteakip, mehter takımları zaferin bir işareti olarak “Nevbet urur.”(Nevbet: Ortaçağ Türk İslâm devletlerinde hükümdarlık alâmetlerinden biri. Kös: Daha çok Osmanlı mehter musikisinde kullanılan büyük ebatta vurmalı çalgı. Zafer marşlarının Mehter tarafından çalınması) Tabiî bu da aynı fethin askerî şekilde ilânıyla ile selâmlanması manasını taşıyordu.
c- Yine o gün şehrin en büyük kilisesi, Camiî haline çevrilir ve buda genellikle kilisenin çan kulelerinden okunan Ezan-ı Muhammed’ilerle ilan edilirdi.
d- Bu gibi Cami’lere genellikle üç çeşit isim verildiği kaynaklarda görülmektedir:
1-Ya “ Ayasofya” da olduğu gibi eski adının yanına “Camiî” kelimesi eklenir.
2-Yahut da fetihten kinaye olarak “Fethiye” adı verilir.
3-Yahutta “Kilise Camiî” terkibiyle aynı anlam dile getirilmiş olur.
4-Kaleyi fetih eden padişah yahut komutan ilk Cuma namazını maiyetiyle ve askerî törenle işte bu “Kilise Camiî”nde kılardı.
5-Sikke’de (Madeni para) olduğu gibi hutbede isim zikredilmesi de İslâmiyet’te saltanat ve hâkimiyet hukukundan olduğu için, aynı Cuma Hutbesi Padişah adına okunup zafer kutlanır. Bu ad yeni ülke sahibinin resmen ilanı demektir.
6-Bu ilk Cuma Namazı’nda genellikle din adamlarının en ileri gelenleri imamlık eder. Hatta hutbeyi de kendisi veyahut o derce de olan biri okur.
Bütün bu tören şekilleri zaman ve yer bakımından hep çağdaşlarını ilgilendirdiği halde, zafer hatırasını gelecek nesillere nakledecek(aktaracak) yegâne vasıta “Kilise Camiî’nden ibarettir. Bu gibi Camilerin dini olmaktan çok millî, tarihî ve özellikle askerî birer abide mahiyetini almaları da işte bundandır. Bütün bunlar Türk fethinin ve özellikle fetih gününün hatırasını nesilden nesile ve yüzyıldan yüzyıla aktaran zafer sembolleri demektir. On altıncı yüzyılda ki Türk Fetihlerinin büyüklüğünü Kanunî Mersiyesî ile ölümsüzleştiren Bâki’nin: “Adın hezâr bütkedeyi mescid eyledin/ Nâkus yerlerinde okuttun ezanları”(Bir Puthaneyi aldın mescid eyledin/ Çan kulelerinde ezanlar okuttun)
Beyti, işte bu tarihi törenin(merasimin) en zarif ifadesi demektir.
“Kilise Camiî”leri ile fetih hutbeleri, Osmanlı Tarihi’nin daha ilk devir parıltıları içerisinde bile seçilebilecek haldedir. Örneğin Osman Gazi’nin Karacahisar fethi, itibarî istiklal tarihi sayılan 1299 yılından on bir yıl öncesine, yani en kuvvetli rivayete göre 1288 tarihine rastlar.
Osmanlılar tarafından ilk defa olarak bir kilisenin camiye çevrilmesi işte burada gösterilir ve hatta tarihçi Âşık Paşazade’nin kaydına göre ilk Cuma Hutbesi de burada okunmuştur. Tıpkı bunun gibi Osman Gazi’nin Bursa’da eskiden “Gümüşlü Kümbet” denilen türbesi de Orhan Gazi’nin 6 Nisan 1326 Pazar günü şehri fetih ettiği zaman camiye çevirdiği “Saint Elie(Aya Elya) kilisesidir.
Bursa’nın fethinde kale burcuna ilk olarak Ahî Şemseddin oğlu Âhi Hasan çıkıp ezan okumuş ve ondan sonrada Orhan Gazi şehre girip bu büyük Hisar Kilisesini camiye çevirmiştir. Bu duruma göre Osmanlı Devleti’nin kurucusu, Bursa Fethinin sembolü olan kilise camiine gömülmüş demektir.
Orhan gazi devrinin en önemli Kilise Cami İznik’tedir. Bu ünlü şehir 1331’de ikinci defa olarak kesin surette fetih edildiği zaman, Hıristiyanlık tarihindeki önemiyle ünlü “İznik Konsili”nin toplanmış olduğu ”Ayasofya Kilisesi” Camiye çevrilmiş ve hatta buradaki kalıntılarda Türk süslemelerine ait bazı oymalı taşlara bile rastlanmıştır.
Genellikle en büyük kiliseler camiye çevrildiği halde bazı istisnai durumlarda ikinci derecede bir kilisenin tercih edildiği durumlarda vardır. Meselâ: Kanuni Sultan Süleyman Han, 1543 yılı 4 Eylül Salı günü Osmanlı’ların “İstoni-i Belgrad” dedikleri “Szekesfehervar” şehrini fethettiği zaman, eski Macar Kralları’nın taç giyme törenlerine yüzyıllarca sahne olan ve Kral Mezarlarının da bulunduğu “Assomption” Kilisesini ahalinin ricası üzerine kendilerine bırakıp başka bir kiliseyi camiye çevirmiştir. Selam ve Dua İle