Mehmet Kaçar

Şehirlerde yaşayan biri, cuma günü öğle vakti ezânını duymasa bile cuma namazını kılması gerekir!

Mehmet Kaçar

Cuma namazını terk eden biri hakkında tehditkâr bir hadisi şerif gelmiştir.

Nitekim Peygamber Efendimiz (S.A.V) bu konuda şöyle buyurmuştur: Men terake selâse cumain tehavunen biha tabeallahu ale kalbihi” Her kim, hafife alarak üç defa Cuma namazını terk ederse, Allah onun kalbinin üzerine mühür vurur.” (Ebû Dâvûd, hadis no:1052; Nesâî, hadis no:1369; İbn-i Mâce, hadis no: 1126, Elbânî, ‘Sahîhu Ebî Dâvûd’da hadisin sahih olduğunu belirtmiştir.

Cuma günü, öğle Ezanının okunduğunu işiten ve câmi veya mescide gitmeye gücü yeten herkesin namazı cemaatle kılması gerekir.

Namazı cemaatle kılmanın gerektiği konusunda pek çok delil gelmiştir.

Burada Ezânı Muhammediyeyi işitmekten kasıt; müezzinin normal bir sesle ve sesini yükselterek mikrofonsuz okuduğu, ezânı insanın işitmesidir. Bu arada sesin işitilmesine engel olan, rüzgâr esintisi ve gürültü gibi şeylerin olmaması gerekir.

Beş vakit farz namazların, câmi ve mescitlerde cemaatle kılınması konusundaki hüküm de böyledir. Cuma namazına gelince, onun durumu farklı olan bir namazdır. Zirâ İslâm âlimleri, bu konuda şöyle demektedirler:

“İster ezânı işitsin, isterse işitmesinler, Cuma namazının kılındığı şehir veya köyde ikâmet eden herkesin Cuma namazını kılmaları gerekir.”

İslâm âlimleri bu konuda ittifak etmişlerdir. Ancak şehir veya köy dışında ikâmet eden ve Cuma namazı olmayanlar konusunda görüş ayrılığı vardır:

Bu konu üzerine İslâm âlimlerinin bir kısmı şu kanaate varmışlardır:

“Eğer Cuma namazı için şehir veya köyde okunan ezânı işitiyorlarsa, Cuma namazını kılmaları gerekir. Yok eğer ezânı işitmiyorlarsa, onlara Cuma namazı gerekmez.

Şâfiî âlimleri bu görüşü benimsemişler ve fetvaları bu yöndedir. Muhammed b. Hasan’ın görüşü de böyledir.

Hanifiler de bu yönde fetvâ vermişlerdir.

Bazı âlimler de şöyle demişlerdir:

“Eğer kendileri ile Cuma namazını kılacakları yer arasındaki mesafe, bir fersahtan yani üç milden(bir mil 1 609, 344 metre çarpı üç mil) daha fazla ise, bu takdirde onlara Cuma namazı gerekmez. Eğer mesafe bir fersah ise veya bir fersahtan daha az ise, bu takdirde onlara Cuma namazı gerekir. Bu, Mâlikîler ve Hanbelîlerin görüşüdür.

Yine bu konu üzerine bazı yabancı âlimlerde şöyle bir görüş belirtmişlerdir:

“Bir kimse, geceye kalmadan önce Cuma namazına gidip gelebiliyorsa, bu taktirde Cuma namazını kılması gerekir.

İbni Münzir, Abdullah b. Ömer, Enes b. Mâlik, Ebû Hüreyre, Muâviye, Hasan-i Basrî, Abdullah b. Ömer’in azatlı kölesi Nâfi’, İkrime, Ata b. Ebî Rabah, Hakem, Evzâî ve Ebû Sevr’i bu görüşte olduklarını nakletmiştir(Allah hepsinden razı olsun).

Burada şehir veya köy dışında olan kimsenin hükmüne dikkat çekilmesinin sebebi; çünkü bazı insanlar, âlimler arasındaki bu görüş ayrılığının, şehirde ikâmet edenler hakkında olduğunu zannetmektedirler. Doğrusu bu düşünce, gerçeğe uzaktır.

İmamı Nevevî’nin (Allah rahmet eylesin) görüşü şöyledir:

“Şafiî ve ashabı şöyle demişlerdir: “ Bir beldede kemâl ehlinden kırk ve kırktan fazla kimseler var ise, beldenin planı birden fazla fersah olsa bile, ister ezânı işitsinler, isterse işitmesinler, o beldede ikâmet eden herkese Cuma namazı farz olur. Bu üzerinde ittifak edilen görüştür.” (Mecmû’, cilt:4, s. 353) Merdâvî (r.a)“el-İnsaf”adlı eserinde şöyle demiştir:”Mesafenin fersah ile takdir edilmesi, ezanın işitilebilmesi veya işitilmesi, Cuma namazına aynı gün gidilip gelinebilmesi, köyde ikâmet ettiği halde Cuma için gerekli sayıya ulaşılmaması, çadırda ikâmet edilmesi veya kasr mesafesinden daha az mesafeye yolculuk yapılması gibi, buna benzer konularda olan kimseler hakkında ihtilaf vardır. Fakat Cuma namazının kılındığı şehirde ikâmet eden kimsenin, kendisi ile Cuma namazının kılındığı yer arasındaki mesafe birden fazla fersah olsa bile, onun Cuma namazı kılması gerekir. Bir kimsenin ister ezânı işitsin, isterse işitmesin, o şehrin binaları ister bitişik olsun, isterse ayrı olsun bu konudaki hüküm aynıdır. Çünkü şehrin binaları bitişik de olsa, ayrı da olsa aynı ismi (yani şehir ismini ) taşır.”

Yazarın Diğer Yazıları