
OYNANAN OYUN 'BİR MOĞOL' OYUNUDUR!..
Mehmet Kaçar
Tarihin derin yapraklarında ki bir tarih, İslam adına ciddi bir önem arz ediyor. 1258 yılında bir ilim ve medeniyet kenti olan Bağdat şehri Moğollar tarafından işgal edilmiş ve bu ilim şehri, bu günkü Halep kenti gibi yakılıp, yıkılmış, o günkü Halife Mutasım Billah ve ailesi de kılıçtan geçirilmek suretiyle, hilafet makamı ortadan kaldırılmıştı.
İslam dünyasının, tâ o tarihte başsız, başkansız, halifesiz kalması üzerine harekete geçen ve bir Kıpçak Türkü olan Mısır Sultanı Baybars, hilafetin , başkanlığın, başın yeniden canlanması ve Müslümanları bir ve tek olan halifenin etrafında yeniden toplanması için bir çalışma başlattı.
Sultan Baybars tarafından başlatılan hilafet, başkanlık çalışmasının ayrıntıları tarih kitaplarında şöyle yazılmaktadır.
Abbasi Hanedanından olan Ebu’l Kasım Ahmed, Moğolların, Bağdat şehrini yakıp yıkmaları ve şehir halkı ile halifeyi katletmelerinden, temizlemek ve şehri kurtarma çalışmaları yapabilmek için Irak’ın batısında bulunan Sünni Arap kabilelerinin yanına sığınmıştı.
Baybars, İslam dünyasındaki halifelik ve başkanlık makamının önemini bildiğinden Abbasi Hilafetini ve başkanlığı, Mısır’ın başkenti Kahireye taşımaya karar vermiş bir liderdir.
Ebu’l Kasım Ahmed ise 1261 yılında Moğol istilasından iki yıl sonraki yıl içerisinde bir mektup göndererek Mısır’a, o tarihte Memlüklülerin hakimiyeti altında olan Mısır’a, yani Memlük Sultanı Baybars’ın yanına hicret etmek istedi.
Zaten, iki-üç yıl öncesinden Ebu’l Kasım Ahmed’i, Mısır’a getirmeye karar vermiş olan Baybars, bu mektubu alıp, durumdan haberdar olunca, Ebu’l Kasım Ahmed’in tez elden Kahire’ye getirilmesini emretti.
Böylece Kahire’ye getirilen Ebu’l Kasım Ahmed, Baybars tarafından devlet erkânı ve halktan kişilerin de katılımı ile büyük bir devlet töreni ile karşılandı. (Haziran 1261 tarihinde, böylece hilafet makamı da Mısır Memlüklülerinin eline geçmiş oldu.)
Bu törene Kahire ‘de bulunan İslam dini mensuplarının yanı sıra diğer din mensuplarının da bu törene katılmaları sağlanmıştı. Düzenlenen törenin ardından da Ebu’l Kasım Ahmed, halifelik makamına getirildi.
Başta Baybars olmak üzere orada bulunan herkeste halifeye yani yeni başkana beyat ettiler. Halife kendisine beyat edilmesinden sonra Baybarsa kılıç kuşatarak, saltanat meşuru verdi ve bütün İslam beldelerinin ve fethedilecek yerlerin idaresini de ona verdiğini açıkladı. Baybars ise, okunacak Hutbeler de halifenin adının söylenmesini ve basılan paralara halifenin adının yazılmasını emretti.
Baybars böylelikle, İslamın savunuculuğunu üzerine almış ve İslam aleminin ve İslam aleminin önderi olma görevini de üstlenmiş oluyordu. Halifeliğin Mısır da olması, Memlüklülerin İslam dünyasındaki nüfuzunu da artırmış oldu.
Bu bağlam da, Müslüman Türk devletleriyle ve özellikle bu devletlerden biri olan Anadolu Selçuklu Devleti ile de iyi ilişkiler kurdu. Osmanlıların Memlük Devletini sona erdirip halifeliği de ele geçirmesine kadar hilafet ve başkanlık makamı Mısır da varlığını sürdürdü.
Moğolların neredeyse yok ettiği hilafet makamı yeniden canlandırılarak İslam alemini fitneye düşmekten kurtaran büyük Türk İslam sultanı Baybarsla ilgili olarak tarihçiler şunları yazmışlardır.
Memlüklülerin 4. sultanı olup, 1223 yılında Kıpçak ülkesinde doğdu. Memlüklülerin Kıpçak ülkesine akınları esnasında esir düştü. Esaretten kurtulunca Kahireye geldi ve burada hükümdarın Bahri ünvanını taşıyan hizmetkarları arasın da göreve başladı. Kuvvetli bir genç olan Baybars, zeka ve kabiliyeti ile tez zaman da Dimyatı zap etti. Mansura kadar ilerleyen ve Mısırın istilası peşin de koşan Fransız kralı St. Louis, Mansur da büyük bir yenilgi aldı ve ordusu ile beraber Memlüklülere esir düştü.
Baybars bu savaşta büyük büyük bir rol oynadı. Sultan Kutuz devrinde Moğollar Suriyeyi işgal etmişlerdi. Kutuz güçlü bir ordu hazırladı. Ayn Calut savaşında(1260) Moğollar yenilerek geri çekildiler. Kutuz’un devlet idaresinde yaptıkları zulümler düşmanlarını artırdı. 1260 yılında bir suikast neticesinde ölünce, Baybars sultan olarak seçildi.
1265-1266 yılında Suriye’ye iki sefer düzenleyerek Kayseriya, Asruf ve Sis şehirlerini ele geçirdi. 1270 yılın da İsmaililer üzerine yürüyerek onları vergiye bağladı. Moğollara bir çok zaferler kazanan Baybars 1277 yılında Elbistan da Moğolları bir kez daha mağlup etti. Moğollar burada Moğollar burada savunmasız Türk halkına katliam yaptılar. Anadolu’da Türklere karşı işledikleri zulüm ve baskıyı artırdılar. Bu sıra da Antakya yolu ile Şam’a dönem Baybars orada hastalanarak 1277 de dizanteri hastalığından vefat etti.
Hayatının en verimli çağında ve saltanatının en güçlü anında vefat eden Baybars, Orta çağ, Türk İslam tarihinin en önemli simalarından biridir. Çok güçlü bir vücudu, sağlam bir iradeye, benzeri görülmemiş bir cesarete ve parlak bir zekaya sahip bir liderdi.
En önemli cesur hareketlerin de bile tedbiri elden bırakmaz, en küçük tedbiri almakta hiç zaman ihmalkar davranmazdı. Savaşlar da komutan olarak bir nefer gibi en ön saflar da savaşırdı. Tehlikelerin üzerine hızla atlar korkmazdı. Dinine çok bağlı bir Müslümandı. Ehli Sünnet mezheplere bağlı halkın hizmetlerini asla eksik istemezdi. her mezhep için ayrı ayrı atanan mezhep kadılarının başına Kadı-ul Kudatlar (baş kadı) tayin edilmesi usulünü ilk olarak o ortaya koydu. Mükemmel bir posta teşkilatı kurdu. Haberleşmeyi en seri şekilde sağladı. Ayrıca geniş bir de casus teşkilatı kurdu. Casusları kontrol eden bir üst casuslar kurulu daha kurdu ve bunların gizli kalmasını sağladı. Devrinin her türlü kara ve deniz(o gün hava askeri- kuvvetleri henüz kurulmamıştı) savaş mühimmatlarının yapımına önem verip, tersaneler kurdu.
Kahire de 1266-1269 yılları arasın da yaptırdığı Cami, Memlük Sultanlarının Kahire’de yaptırdığı camiler arasında günümüze ulaşanların en eskisidir. Baybars camii aynı zaman da bânisinin pek çok hayır eseri arasın da en büyük ve sanat tarihi bakımından en değerli olanlarından biridir.