Mehmet Kaçar

OSMANLILARDAN GÜNÜMÜZE MÜZE, TURİZM VE KÜTÜPHANECİLİK!

Mehmet Kaçar

Kültür ve Turizm alanında zengin bir medeniyete sahip olan ülkemizde kültür, sanat ve turizme yönelik çalışmalar ve yapılanmalar Cumhuriyet dönemi öncesine dayanmaktadır. Gerek güzel sanat ve sanat kurumlarının, gerekse kütüphane ve müzeciliğin Osmanlı İmparatorluğu döneminde temelleri atılıp şekillendiğini görmekteyiz. Milletimizin hayatında çok önemli yer edinen bu kurumlarımızın tarihi seyrini gözden geçirmekte yarar olduğunu düşünmekteyim.

   1846 yılında  bugünkü Aya İrini Kilisesi’nde ilk müzenin kurulmasıyla birlikte müzecilik faaliyetleri başlatılmıştır. Kütüphanelerin tarihi seyri ise Emevilere yani İslam Medeniyetinin ilk yıllarına kadar uzanır. Ülkemizde ise kütüphaneciliğin geçmişi 900 yıl öncesine kadar uzanır.

   Maarif Nezaretinin(bakanlığının) 1869 yılında kurulması ile, Kütüphaneler Evkaf Nezaretinden(Bakanlığından) ayrılarak Maarif Nezaretine(bakanlığına) bağlanarak devlet tarafından kurulan ilk kütüphane olan Beyazit Devlet Kütüphanesi de aynı yıl hizmete girmiştir.

   Turizme yönelik ilk faaliyetler ise 1890 yılında yürürlüğe giren  190 sayılı “Seyyahine Tercümanlık Edenler Hakkında Tatbik Edilecek Nizamname” ile başlatılmıştır.

   Cumhuriyet Tarihinde kurulan Kültür Bakanlığının temeli sayılabilecek ilk ciddi örgütlenme de, 1920 yılında TBMM’nin kurulmasından sonra Maarif Vekaleti oluşturulması ile başlatılmıştır.

   1926 yılında Hars Dairesi(kültür dairesi) kaldırılarak Kütüphaneler, Müzeler ve Güzel Sanatlar olmak üzere üç ayrı müdürlüğe dönüştürülmüştür.

   Turizm Kamu Yönetimi içerisinde örgütlenmesi ise 1934 tarih ve 2450 sayılı “İktisat Vekaleti teşkilat ve Vazifeleri Hakkında Kanun” ile başlamış, 1957 tarih ve 4951 sayılı Kanun ile ilk olarak “Basın Yayın ve Turizm Vekaleti” kurulmuş ve Turizm konusunda yeni politikalar oluşturup geliştirmek amacıyla 1963 tarih ve 265 sayılı Kanun Kapsamında “Turizm ve Tanıtma bakanlığı”na dönüştürülmüştür.

Türk Ulusunun, ulusal hafızası olan Millî Kütüphane, kuruluş çalışmalarına 1946 yılında başlamıştır.

   1950 tarih ve 5632 sayılı Milli Kütüphane Kuruluşu Hakkında kanun ile Milli Kültür araştırmalarını mümkün kılmak ve her türlü bilim ve sanat çalışma ve araştırmalarını kolaylaştırmak üzere bütün eserleri ve belgeleri bir araya toplayan bir merkez haline getirilmiştir.

   Kültür hizmetlerini yürüten birimler 1965 yılında Kültür Müsteşarlığı’na bağlanmıştır. 1971 yılında Kültür Bakanlığının(nezaretinin) kurulması ile bu birimler Bakanlık teşkilatı içerisine alınmışlardır.

   1972 yılında Bakanlık Müsteşarlığa 1974 yılında ise Müsteşarlık tekrar Bakanlığa dönüştürülmüştür.

   1977 yılında Kültür Bakanlığı Milli Eğitim Bakanlığı ile birleştirilerek Milli Eğitim bakanlığı olmuş ve aynı yıl iki Bakanlık bir birlerinden ayrılmış ve müstakil Bakanlıklar olmuştur.

   1982 yılında Turizm ve Tanıtma Bakanlığı ile Kültür Bakanlığı tekrar birleştirilerek Kültür ve Turizm bakanlığı oluşturulmuştur.

   1989 yılında iki Bakanlık olarak tekrar ayrıştırılmışlardır.

   2003 yılında 4848 sayılı “Kültür ve Turizm Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun” ile “Kültür ve Turizm Bakanlığı” olarak yeniden teşkilatlandırılmıştır.

   Milletimizin hayatında bu kadar önemli bir yer edinen bu kurumun bir de bugünkü durumuna bakalım; genel bütçeden ayrılan pay bindelik rakamlarla ifade edilir durumlardadır.

    Bakanlığın oturacak bir binası dahi bulunmayışı, şartları müsait olmayan mekanlarda, eski ve çok sayıda yıpranmış binalarda hizmet vermeye devam etmektedir.

   81 ve bağlı ilçelerinde toplamda 1139 adet il, ilçe ve çocuk kütüphanesi bulunmaktadır. Bunlar fiziki mekan olarak, personel ve ödenek yetersizliği nedeni ile senenin büyük bir bölümünde hizmete kapalı ve atıl durumdadırlar.

   Açık olanlarında büyük çoğunluğu istenilen kalitede okuyucu hizmetleri sunabilmekten çok uzaktadırlar. Ayrıca, yaklaşık 650 kütüphanede yetişmiş kalifiye bir kütüphaneci bulunmamaktadır.

   Bu bakanlığın çalışanları şube müdürlüğünden yukarı terfi edemeden emekli olurlar. Ender olarak da daire başkanı olma şansları vardır.

   Milli Kütüphane gibi bir ihtisas biriminin başına dört yüz kütüphaneciden birisi atanacak donanımda görülmemişlerdir.

 Kütüphanecilik ile ilgili hiç bir deneyimi olmayan  mesela,Diyarbakır’dan bir öğretmen atanabiliyor.  Üst düzey yöneticilerinin tamamına yakını başka kurumlardan devşirme usulü görevlendirilmektedirler.

   Ayrıca bu kurumda çalışan  sanatçılar, kütüphaneciler olsun, arkeolog gibi ihtisas personelinin hakları ile ilgili iyileştirmeye yönelik hiç bir faaliyet görülmemektedir.

   Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Osmanlı İmparatorluğundan bu kadar köklü kurular devir almış olduğu halde, yüz yıla yakın süreden bu tarafa üzülerek belirtmek gerekirse, iktidarlara bu köklü kurumları bir çatı altına kurumsallaştırmadıkları müşahade edilmektedir.

   Milletimizin kimliğini oluşturan Türk Kültürü ve İslam Medeniyetini harmanlayan, Türk ve İslam sanatını yaşatan, tanıtan ve dünya ulusları ailesi arasında önemli bir yeri olan Türkiye Cumhuriyeti Devletin’nin Kültür ve Turizm Bakanlığının hak ettiği değer verilecek bir an önce “kurumsallaşmasını” da ivedilikle tamamlamalıdırlar.

   Selametle!...

Yazarın Diğer Yazıları