Niyeti ve ameli hanif olmayanlar!
Mehmet Kaçar
Ve bir de şununla emir olundun ki yüzünü hanif olarak Allah(C.C)’a çevir. Burada yüzünü Allah’a çevirmekten maksat, Allah(C.C)’ın emir ve yasaklarına inanıp ve onlara göre bir hayat tarzı seçmelisin. O seçtiğin hayat tarzı üzere bir yaşam biçimine geçmelisin. Sadece bu şekilde bir hayat tarzı içerisinde kendin yaşamamalısın, çevreni de o çerçeve de yaşamaları için çalışmalar yapmalısın. “Emri bil ma’ruf nehyi anil münkerin”amacı da inananların adalet içerisinde ve onurlu bir şekilde yaşamalarını sağmaktır. Fatiha suresinde de belirtildiği üzere” İyya kena’budü ve iyya kenastain/ yalnız sana kulluk eder ve yalnız senden yardım dileriz” emri gereğince de sadece Allah’a kul olmak ve ondan yardım dilemek gerekmektedir. İnsan olan bir kimse ve insan sıfatına göre yaşam sürdürmek isteyen bir kimse sadece sahibi olan Yüce Rabbine yönelir ve ve O’na kul olmak üzere, sadece O’nun rızasına nail olabilmek için tüm benliği ile, aklıyla, fikriyle, düşünceleriyle, kalbiyle, amelleriyle, gecesiyle gündüzüyle, işleriyle güçleriyle, aşıyla, suyuyla, çoluğu ve çocuğuyla yani anlaşılacağı üzere her şeyiyle, memur memuriyeti, amir amirliği, siyasi siyaseti, anne anneliği, baba balığı, öğrenci de öğrenciliği ile yani her yön ve yanıyla sahibinin emir ve yasakları ile yaşamak ve O’nun rızası doğrultusunda bir hayat tarzı benimsemek lazım. Arkadaşım şunu der, babam bana kızar, eşim bu yolda gitmeme razı değil, yasalar var ve onlar engel oluyor diye başkalarının razı olacağı işlere yönelip, İslâmiyet’i bırakmak insanın başkalarına yani günümüz lat(siyasi), uzza (sosyal düzen) ve menat (ekonomik) putlarına tapınmak demektir. Evet mü’min her şeyiyle ve yönüyle Allah’ın rızasına yönelmek zorundadır. İyya kena’büdü ve iyya kenastain. Fıtratını yani yaratılış gayesini bozmadan Allah(C.C)’a yönelecek, Allah(C.C)’tan başkalarına kesinlikle kulluk etmeyecek, Allah(C.C)’tan başkalarına dua etmeyecek, onlara sığınmayacak. Yani günümüz Lat, Uzza ve Menat versiyonlarına asla tabi olmayacak. İşte Hanif olmanın, sünnet yolu üzere olmanın, mü’min olmanın gereği budur. “Hanif” yani,(kendini ihlasla, munhasıran ve sebatla bu imana vakfet. Arapça metinde “Akim vecheke" ifadesinin harfiyyen anlamı “yüzünü ısrarla (öyle) tut”tur ki, “yüzünü sağa, sola yada geriye, öne, havaya, yere bakmaksızın tek bir yöne çevir ve aynı yönde yürümeye devam et” anlamını ihtiva eder. Her ne kadar bu kelimeler ifadede yeterli iseler de “Hanifen” kelimesinin eklenmesiyle ifadenin gücü daha da artırılmış ve insanların çok dikkatli olması istenmiştir. Zira Hanif, başka yollardan yüz çevirip münhasıran tek bir yöne dönen kimsedir. Böylece Allah’ın muradı şu olmaktadır: “Bu imanı, bu Allah’a ibadet yolunu, bu hayat biçimini öyle bir tarzda benimse ki, ibadetin, itaatin, teslimiyetin, kulluğun ve boyun eğişin yalnızca Alemlerin Rabbi olan Allah’a inhisar etsin. Bu yola girdikten sonra en küçük bir delalet ihtimalinin bulunmaması için, seni bu yoldan alıkoyacak, saptıracak hiçbir şey yapmamalısın, günahkâr insanların izlediği kirli yollara göz bile atmamalısın. Bulunduğun yerin ve makamın sana bir lütuf olarak sunulduğunu ve o yerin ve makamını şer için değil Allah’ın yolu için kullanmalısın. Mekke dönemi budur.