Mehmet Kaçar

Ne Kadar Gücünüz Varsa Alın Hepsini Ve Gelin!

Mehmet Kaçar

Haçlı orduları karşısında kazandığı bir zafer sonrasında esir aldığı elebaşıları serbest bırakmasının ardından düşman askerlerine yönelik etkileyici bir nutuktan sonra devlet başkanı sıfatıyla, olabilecek yeni isyanlara(kalkışmalara) karşı din ve devlet düşmanlarına(hainlere) meydan okumuştu.
Malum olduğu üzere; en başta papalık ve Bizans olmak üzere, Bütün Hristiyan alemi, Osmanlıları, Avrupa Kıtasından, Balkanlardan ve hatta Bursa dan Trakya dan atmak için kaç defa Haçlı seferleri adı altında savaşlar yaptılar ve her seferinde de mağlup olup geri kaçtılar.
Haçlıların, olanca imkanlarını bu konuya seferber ederek hazırladıkları büyük büyük haçlı orduları ile Sultan Bayezit karşısına çıkarlar ve zaferden çok emindirler. Çünkü, Ordu sayı ve silah yönüyle Osmanlılardan kat be kat üstündür.

Bu kadar, üstünlüklerine rağmen Sultan Bayezit karşısında bir varlık göstermeden hatta hiç bir direnç bile gösteremeden, gerisin geriye topuklayıp kaçmışlardır.
25 Eylül 1396 tarihin de Niğbolu’da kazanılan büyük zaferden sonrasında da yine çok büyük ve sosyolojik bir zafer daha kazanmıştır, Osman oğulları.
Bu zaferden sonra, Osmanlı himayesindeki Vidin Bulgar Krallığına son vermişlerdir. Macaristan’a büyük bir sefer düzenlenerek çok miktarda ganimet ve esir alınmıştı.
Haçlıların geri kaçarken bıraktıkları ganimet malları ile ülkede imar faaliyetleri, sosyal yardım müesseseleri ve sanat eserleri yapılmış ve sanatta da Avrupa söz sahibi olmak için çaba sarf edilmiştir.

Bu sefer de esir olarak alınan batılılar, ilk önce Edirne’ye, oradan da Gelibolu’ya gönderilmiş, sonra da Bursa ya gelince bu esirleri huzuruna kabul eden Sultan Bayezit Han, fidye karşılığı hepsini serbest bırakmıştı.
Serbest bırakılmalarının ardından Osmanlı Sultanına olan minnetlerinin bir gereği olarak; esirler arasında bulunan Korkusuz Jean ve arkadaşları: “Bu andan itibaren Yıldırım Bayezit’e karşı gelmeyeceğimize ve bir daha ona karşı silah kullanmayacağımıza namus ve şerefimiz üzerine yemin ederiz.”deyince, Bayezit Han, Korkusuz Jean ve arkadaşlarına şu şekilde karşılık verir: “ Bana karşı silah kullanmayacağınıza dair ettiğiniz yeminleri size iade ediyorum. Gidiniz, yeniden ordular toplayınız ve bizim üzerimize geliniz. Bana bir kere daha zafer kazanmak imkanı sağlamış olursunuz. Çünkü ben, Allahü Teâlânın dinini yaymak ve O’nun rızasına kavuşmak için dünyaya gelmişim.”

Osmanlı devlet Başkanının bu cesur çıkışının; dostların gönlüne güven, düşmanlarının kalbine korku saldığı değerlendirmesi yapılmıştır.
Tabi ki, o zaman, Osmanlı, askeri yönden ne gerekiyorsa, karada ve denizde Avrupa’ya çok büyük bir üstünlük sağlamış durumdaydı. Özellikle denizlerin hakimiyeti Osmanlı Donanmalarında bulunmaktaydı. Şimdi de Müslümanlar, askeri alanda her türlü yeterliliğe sahip olmak için çalışırlarsa, işte o zaman yine haçlılara sert ve net dillerle notalar verebilir ve her siyasi masada da olabiliriz.
 

Yazarın Diğer Yazıları