
Nas ve sünnet inkâr edilemez ve alay konusu asla olamaz!
Mehmet Kaçar
Nas ve sünnet inkâr edilemez ve alay konusu olmaz, inkâr niyetli veya alay konusu hareketler dahi küfürdür.
İslam dini dört direk üzerine bina edilmiş olan bir dindir. Bunlardan ilki ve en önemlisi ise Ayet-i kerimelerdir. İkincisi ise ayetleri tefsir edip hayata uygulandığını gösteren hadis ve Peygamber Efendimiz (S.A.V) uygulaması olan sünnettir. Ayet ve sünnette olmayan yada bizim anlamadığımız bir konu olursa bunu da ayet ve sünnete kıyas yaparak açıklarız ve buna da kıyas adını veririz. Bunların dışında da bir direk daha vardır ki buna da icma adı verilir. Bunlar İslami ilimler içerisinde çok geniş bir şekilde öğrenmek isteyenler için açıklanmıştır.
Bu dört direğin taşıyıcı direkler olduğunu unutmamak gerekir. Bunların ilki olan Kur’an’ı Kerim, ayet ve ayetlerin oluşturduğu surelerdir. Kur’an-ı Kerim’i oluşturan ayetler mümkün mertebe görünüşlerine, zahirine göre değerlendirilir. Bir kısmı da, âlimlerin bizlere haber verdiğine göre müteşabih ayetlerdir ve onlarda batini anlamları ile değerlendirilir.
O halde bizler, “bu ayeti kerimenin altında şu mana gizlidir” gibi yaklaşımlardan olabildiğince kaçınmamız lazım. Bazı batini (sapık, batinilik mezhebi vardır) sapık mezhepler, bazı ayetlerde haşa Allah(C.C) kastının farklı olduğunu söyleyip; Kur’an-ı Kerim’in açık(zahiri) manasını açık bir şekilde inkar edip batını(gizli) manalar veriyorlar.
Ehl-i Sünnet vel Cemaat âlimlerince ve bunların gösterdiği yola dayanarak Kur’an-ı Kerim’in gizli yani batini yorumları olamaz. Kur’an-ı Kerim’in tek bir harfini, hükmünü bile inkâr etmek caiz değildir, küfre götürür. “Nas” yok gibidir yaklaşımları İslâmi bir yaklaşım olmaz. İnsan, bu dünyaya imtihan için gönderilmiştir. Dual yani hem beden hem de ruhu olan bir yaratık şekli ile yaratılmıştır. Ruh/nefis ve bedenden oluşur. Ruhumuz bizi arşa götürür, yüceltir. Ancak nefsimiz ise bizi alçaltır ve kötü (şer) tarafa götürür. Nefis bizi hayvan gibi kural, kaide tanımadan yaşamaya sürükler. Hatta bazı durumlarda bizde akılda olduğu için nefsin tuzağına düşen bir insan hayvandan da kötü işler yapar. İmtihan dünyasında Rabbimiz (C.C) bize neyin doğru neyin yanlış olduğunu, açık ve net bir şekilde naslarla bildirmiştir.
Peygamber Efendimiz (S.A.V) bize bu doğruları ve yanlışları anlatan rol model olmuştur. Sahabeyi Güzin Efendilerimiz bizzat Rasulüllah(S.A.V) den direk aldıkları ve dinledikleri şeyleri bizlere ulaştırmışlardır. Bizlerde Müslümanlar olarak dünyamız ve ahret hayatımız için yolumuzu, bizlere anlatılan ve gösterilen sistemde şekillendirmeliyiz. Bizlerin fiil haline getirmediği düşüncelerinden dolayı mesul değiliz ama ondan bile Yüce Allah(C.C)’a sığınmamız gerekiyor. Aklımıza gelen kötü şeyler, bizi fitneye ve kötülüğe sürükler. İşte bu duruma düşmekten bile Yüce Allah(C.C)’a sığınmamız gerekir. Çünkü nefsimiz rahat durmuyor. O yüzden “Lâ Havle ve Lâ Kuvvete İllâ Billâhil Aliyyil Azim” diyerek nefse savaş açacağız. Kalbimize gelen kötü niyetleri gerçekleştirmek istersek bunun hesabını ağır bir şekilde vermek zorunda kalırız. Ancak akla gelen bir kötü fikirden, kalpten geçen kötü şeylerden Allah (C.C)’a sığınır, “Lâ Havle Velâ Kuvvete İllâ Billâhil Aliyyil Azim..” diyerek dua edersek bu tür şerlerden kurtulabiliriz. Bize düşen görev hemen kötü düşünceleri unutup kurtulmaya çalışmak olmalıdır. Yoksa bu tür düşünceler insanı Allah(C.C)’ın yolunda ilerlemekten alıkoyar.
Biz millet olarak kalbini Allah(C.C) bağlamış olan insanların torunlarıyız. Allah (C.C) rızası için kıtalar arası cihat etmişler ve cenk meydanlarında şehit düşmüşlerdir. İslam’ı yaydıkları topraklarda birçok insanın Müslüman olmasına vesile olmuşlardır. Uzun yıllar İslam’ın sancaktarlığını yapmışlardır. Avrupalılarda bu gücümüzü bildikleri için bizi daima dağıtmak, parçalamak, gücümüzü kırmak, yok etmek istemişlerdir.
Avrupalıların bugünkü ortaya attıkları hak, hukuk, adalet iddialarının hepsi bir hikâye olup, gösterişten ve hayvanlaşmaktan başka bir şey değildir. Memleketimizdeki güçlü iman tarafını parçalamak için sapık yapıları ve yayınları her yönü ile destekliyorlar ve hatta yenilerini planlayıp servis ediyorlar. Mezhep imamlarımıza laf atan zevatları, hadisi şerifleri inkâr edenleri, Kur’an-ı Kerim’i kendilerine göre yorumlayanları destekliyorlar. Bunlar sadece bize ve değerlerimize zarar vermek için varlar! Oysa Ehl-i Sünnet vel Cemaat öyle kolay kolay ortadan kaldırılıp çöpe atılamaz.