
Namaz Ve Oruç Kanser Hastalığına Kalkan Olabilir Mi?
Mehmet Kaçar
Efendimiz (a.s), “Oruç tut sıhhat bul” buyurmuştur.
Oruç vücudumuz da 11 ay da biriken bazı ifrazatların temizlenmesini sağlıyor. Yıllık vücudumuzun rektefesi görevini görüyor. Oruç tutan bir kişi oruc gününün son saatlerinde vücudundaki zararlı toksinleri yok ediyor. On onbeş yıl önce, doktorlar ameliyat yapacakları hastayı ameliyatttan önce diyete sokarlar ve ameliyattan sonra da diyet yaptırıyorlardı.
Namaz, ilk bakışta, hicyenlerin, enfeksiyonların temizlenmesini de sağlıyor. Oruç, namaz gibi ibadetlerin manevi ve moral hayatımıza olan katkısı kadar beden ve ruh sağlığımıza olan katkısı çok çok büyük olmaktadır.Namaz insanı yalnızlıktan kurtarıp, yaratıcısı ile buluşturur. Görevi yerine getirmenin verdiği moral ile daha stressiz bir gün yaşanır.
Ne kadar doğru bilmem ama Mısır’ın başkenti Kahire’de bulunan Ulusal Işın Teknolojisi Merkezinde yapılan bir bilimsel araştırma da secde etmenin insanı kanser hastalığından koruduğu iddia ediliyor.
Bu araştırma da iddia edilen başka bir önemli hususta, secdenin hamile bayanlar için de oldukça yararlı olduğu belirtilmektedir. Secdenin anne rahminde ceninin şekil bozukluğuna uğramasını engellediğini, bunun yanında yine bir çok bedensel ve psikolojik hastalıklara iyi geldiğine dikkat çekilmiştir.
Işın Teknolojisi Bölüm Başkanı Biyoloji Profesörü Muhammed Ziyaeddin Hamid bu çağda insanların her yönden elektromanyetik dalgalara maruz kaldığını ve bu nedenle daha çok ışın aldığını belirterek, vücutta biriken bu yükün mutlaka dışarı atılmasını gerektiğini belirtti.
Bilimsel araştırmalar insan boyunun küçüldükçe elektromanyetik dalgalara uğrama oranının daha da azaldığını gösterdiğini açıkladı.
Yedi azanın(organın) yerle teması ise vücut enerjisini toprağa aktarmaya vesile olduğunu ve böylece bu şekilde radyoaktif enerjiden kurtulduğunu anlatıyor.
Secde halinde olan bir insanın da yedi organının toprağa temas etmesinin ışın boşaltımını hızlandırdığını ve bunun yorgunluk ve bazı hastalıklara iyi geldiğini de söylüyor.
Araştırmaların elektirik yükünün vücuttan sağlıklı bir şekilde atılması için secde anın da kıbleye dönmek gerektiğini bildiren profesör Ziyaeddin :
Kabe’nin yeryüzünün merkezi olduğunu ve yeryüzünün merkezine yönelmenin vücuttaki elektirik yükünü dışarı atmak için en uygun pozisyon olduğunu belirtti.
Beş vakit farz namazın vücuttaki elektirik yükünün dışarı atılması için en uygun pozisyon olduğunu da açıklamıştır.
Beş vakit farz namazın vücuttaki elektirik yükünün dışarı atılması için yeterli olduğunu belirten Mısırlı Bilim Adamı; “Uyku esnasın da vücutta oluşan unsurların sabah namazıyla dışarı atıldığını ve insanın o güne gayet huzurlu, sağlıklı ve canlı başladığını kaydetmiştir.
Öğle, ikindi ve akşam namazlarının günün yorgunluğunu ve stresini azalttığını ve insana psikolojik bir rahatlama sağladığı da bilim insanlarının önemseyerek tavsiye ettiği bir konu.
Yatsı namazı ile insan bir gün boyunca yüklendiği yükün ve ışınların tamamen boşaldığını ayrıca ruhen de görevi yerine getirdiği için çok rahatlamış ve moralli uykuya dalabilir.
Bu şekilde insan ışınlardan kurtulunca sağlıklı bir rahatlama, moralli bir yaşan ve rahat bir uyku ortamında yaşamaya başlar.
Oruçla, vücut direnci kazanan Müslüman, namazla da Radyolojik etkileri azaltmış olur.
Böylece çağın hastalığına karşı Yüce Yaratanın bize bahş ettiği ibadet hayatının ne kadar önemli olduğunu da görmüş oluyoruz.