Mehmet Kaçar

Müslüman olmadan iyi bir insan olunabilir mi?

Mehmet Kaçar

Bir takım insanlar son zamanlarda “sen dindarlığını Allah’a göster bana senin insanlığın lazım, insan olmadan Müslüman olunmaz” gibi düşüncelerini ve sorularını aleni olarak dillendirmektedirler.

“İyi bir insan olmak için Yüce Yaratan’a inanmak gibi bir ön şart  da yoktur” şeklindeki hümanistlerin, İslam karşıtlarının hoşuna giden aforizmaların(özdeyiş) dolaştığına şahitlik etmekteyiz.

Bu tür görüş beyan edenlerin bu görüşleri kişisel felsefeleri ise buna bizim bir diyeceğimiz yok, ağzı olan konuşur, torba değil ki büzebilelim.

Ama İslam adına söyleniyorsa bunların gerçek değerini anlayabilmek için insan nedir, insan ve beşer aynı şey midir, ‘insan’ hep iyi hasletlerle donanmış bir varlığı mı ifade eder, iyinin belirleyicisi kimdir gibi soruların cevabını bulmamız gerekir.

Birilerine albenili gelen bu aforizmaların(öz deyişlerin) mutlak gerçeği anlatmadıkları sonucuna varırsak bunlara neden ihtiyaç duyulsun ki? sorusu stratejik bir soru haline gelir ama bunun cevabını biz burada net bir şekilde veremiyoruz.

O halde insan nedir sorusuna cevap arayanlar hep, insan ile beşer kıyaslaması yaparak söze başlamışlar ve bu kelimelerin kök anlamlarından delil çıkarma gayreti içerisine girmişlerdir. İnsan’ın ünsiyet veyahut nisyan kökünden türetildiğine vurgu yaparlar.  

Sadece bu yaklaşım tarzına bakacak olursak, insan hemcinsleriyle ünsiyet edebilen, kaynaşabilen bir canlıdır. Yani bu yönüyle sosyal bir varlıktır ama aynı zamanda unutma gibi  -ona yaratılırken verilen -muhteşem özelliklerden biri- zaaflarında sahibidir.

Beşer ise tüysüz cilt anlamındaki beşere, ya da sevinç gösterisi anlamındaki beşaretten gelen bir kelime olarak insanın hep güzel yönünü anlatır. Bunu belirleyici farklılık görüp Kur’an-ı Kerim’den deliller getirilerek o kadar çok şey söylenir ki,  bu konu üzerinde görüş belirtenlerin pek çoğu konuyu karıştırmış ve anlaşılmaz hale getirmişlerdir.

Bu konunun özü ise şudur: Kur’an-ı Kerim’e baktığımızda insan ve beşer kelimelerinin aynı varlığın yani yaratılanlar içerisinde insan türünün farklı özeliklerini anlattıklarını görürüz.

Resûlullah(sav) ashabı kirama: “Ben de sizin gibi bir beşerim” derken yani ben bir melek, bir cin vb. farklı bir türden değilim demek istemiştir. O halde beşer yaratılanlar içerisindeki bir türdür. 

Göklerin, dağların, taşların ve yerin yani insandan başka yaratılmışların taşımaktan çekindiği emaneti sadece ’insan’ denen canlı yaratık yüklenmiştir.

Kur’an-ı Kerim’de pek çok ayette ‘Ey İnsanlar’ veya ‘Ey İnsan’ şeklindeki hitaplar hep bu türedir yani insanın bizzat kendisinedir. 

Ayrıca bazılarının zannettiği gibi beşer bu türün hep olumlu vasıflar taşıyan yönü hiç değildir. Beşer olan ‘insan’ yükümlü tutulduğu emanete riayet ederse çok değerli/iyi bir insan olur.

‘İnsan en güzel (ahsen) kıvamında yaratılmıştır ama bu yaratılışa rağmen aşağıların en aşağısına  da yuvarlanabilir.’ Demek ki, beşer davranışlarıyla yani ahlakıyla bu her iki uçta da bulunabilen  insandır. Diğer bir ifade ile, yaratılanların en iyisi de en kötüsü de sorumluluğu yönüyle insandır.

O halde ‘insan olmak’ deyimiyle hep iyi hasletler yüklediğimiz mefhum örfümüzdeki bir galat-ı meşhurdur. İşin aslında ise insan olmak demek iyi de kötü de olabilmek demektir.

O halde bizlere düşen en önemli görev insanın hangi özellikleri taşıdığı zaman iyi olduğunu bilmesidir ki, onun dindarlığından ya da Yüce Allah’a inanmasından önce iyi bir insan olup olamayacağını anlayabilelim.  Buradaki iyide elbette kişisel iyi değil Allah’ın dediği olacaktır. Bunu da İnsanı yaratan ve ona yapması gerekenleri öğreten kitaplar gönderen Yüce Allah’ın emirlerinden yani Kur’an-ı Kerim’den öğrenebiliriz.

Allah(cc) iyiliğe birr diyor, iyi olan da berr olmuş olur. İyiliğin kaynağı Allah(cc) olduğu için O’nun el Berr diye de ismi vardır. Peki, O’nun iyi/birr dediği hasletler nelerdir ki,  onları kendisinde bulunduran insan da iyi bir insan olmuş olsun?  Aşağıda vereceğimiz ayet meali bunu net bir şekilde özetlemektedir:

“İyilik yüzünüzü doğuya ya da batıya çevirmeniz değildir. Aksine iyilik; Allah’a, hesap gününe, meleklere, Kitaba, peygemberlere inananların; mallarından yakınlarına, yetimlere, miskinlere, yolda kalmışlara, dilenenlere seve seve verenlerin, köleleri özgürleştirmek için harcayanların, namazı dosdoğru kılanların, zekâtı verenlerin, sözleştiklerinde ahde vefa gösterenlerin, yoklukta hastalıkta ve şiddet anında sabredenlerin yaptığıdır.

İşte sadakat gösterenler bunlardır, işte takvalı olanlarda bunlardır” (Bakara 177).

Demek oluyor ki,  Kur’an-ı Kerim’e göre iyi insanın özellikleri yukarıda ki ayeti kerime de bildirilmiştir. Yani iman eden ve bu salih amelleri yapanlar iyi olanlardır, çünkü Allah(cc) şöyle buyuruyor:

 “İman ederek salih amelleri yapanlar yaratılanların en iyisidirler”(Beyyine 7).

“İnkâr edenler de yaratılanların en kötüsüdürler” (Beyine 6).

O halde Kur’an-ı Kerim’e göre konuşacak olursak, “İnsan olmadan Müslüman olunmaz” gibi sorunlu bir aforizma yerine, “Allah(cc)’a inanıp salih amelleri yaparak iyi bir Müslüman olmadan iyi bir insan da olunmaz" dememiz gerekiyor. Fi Emânillah!

Yazarın Diğer Yazıları