
Müslüman evler inşaa etmeliyiz!
Mehmet Kaçar
Bugün akıllı evler yapıp satan bazı müteahhitlerle karşılaşınca şöyle bir soru yöneltmekten geri durmuyorum. “Bu akıllı dediğiniz evler ne zaman Müslüman olacaklar?” , “Yahut ta akıllı dediğiniz evleri Müslümanların oturabileceği şekillerde mi inşa ettiniz?”
Efendim, “evinde Müslüman’ımı olur “ dediğinizi duyar gibiyim. Evet, evet bal gibi evlerinde Müslüman’ı olur. Mesela eskiden şehirlerdeki evlerin yönleri kıbleye bakardı ve o şehre yeni gelen bir kimse kıble aramadan direk kıblesini ve yönünü bulabilirdi.
Akıllı evler dedikleri evlerde inşa edilen lavabolarda yaşlı insanlar ayaklarını yukarı kaldırıp yıkayamıyorlar. Buna ne takatları yetiyor nede güçleri. Onlara göre lavabolar çok yükseğe inşa ediliyorlar. Müteahhitlere buradan sesleniyoruz. Bu lavaboları kime, neye ve hangi ölçüye göre inşa ediyorsunuz?
Eğer, Avrupa standartları böyle diye bir mazeret getirecekseniz, bizde o zaman deriz ki Avrupalıların abdest alma veya ayak yıkama diye bir dertleri yok.
Müslüman bir kimse milyonları sayıp başını sokabileceği ve gönül rahatlığı ile içerisinde oturabileceği bir ev alıyor. Bu evde gönül rahatlığı ile ibadet ve taatini yapabileceğini düşünürken, lavaboların ve helaların uygunsuz olduğunu görerek o akıllı evde yeniden bir tadilata başlıyor ya da olduğu gibi kullanmaya çalışıyor. Yaşını başını kemale erdirmiş bu insanlar, abdest almak için Cami avlularında bulunan şadırvanlara mı gidecekler? Günde beş vaktin abdestini evlerinde alacaklar. Hatta beş vakit camide ibadet etmeye gidemeyenlerde var. Bu lavabolarda ayak yıkama derdinde olan yaşlılarımızın çoğu ayağını yukarı kaldırmak için zorlarlarken sırt üstü düşüp, kalça kırıklığı problemleri yaşayarak acı çekiyorlar ve parayı saydıkları kimselere de beddua ediyorlar. Abdest almaya başladıkları andan itibaren, ayaklarını yukarı doğru kaldırmak için zorladıklarında sırt üstü yere yuvarlanıyorlar.
Acizane inşaat müteahhitlerimize buradan bir önerim var. Bu lavaboların yüksekliğini onlara göre ayarlamalılar ve yarıya yarıya aşağı indirmeliler. Bu yükseklikte olacak diye bir ayet ve hadiste yok zaten. Bunun gerçekleşmesi belki de bu neslin mühendislerine çok tuhaf gelebilir. Ama esas tuhaf olan, gayrimüslimlerin ev düzenine göre inşa edilen evler ve iç düzenlemelerdir.
Avrupa’daki fakültelerde her gruptan öğretim üyeleri mevcut. Bunların hepsi de görüş ayrılığı olsa da kendi rejimlerinin standart kalıplarından çıkmış insanlardır. Buralarda da şeriatçısı, komünisti, sağcısı, solcusu, faşisti, demokratı, laiği var. Bilinen bir profesör, kendine uygun dernek veya vakıf aracılığı ile neleri, nasıl yapacağız diye faaliyetler planlarlar ve adamlarımızı nasıl buralara yerleştireceğiz diye çalışmalar yaparlar.
Ama onlar kendi evlerini yaparlarken lavaboyu, ayaklarını yıkamak derdi olmayan, Red Kit’in veya evindeki yatağa bile ayakkabıları ile girip, sokak hayvanları ile yatan Kovboy’un göğsüne gelecek şekilde yaparlar.
Bizim de Ateist profesörlerimiz var. Onlar namaz kılmaya abdest almaya karşıdırlar. Hatta namaz kılan anne ve babasının nasıl rahat abdest alacağını aklının ucundan dahi geçirmez. Ama onların hatırını hoş tutmak Yeni bir köy, yeni bir şehir kurarken orası Müslüman beldesi ise camisiz olmaz. Öbürü de kulüpsüz olmaz, bir diğeri de meyhanesiz şehir mi olur diyebilirler ve orada Müslüman’ın nasıl rahat edeceğini, evlerinin İslami usullere uygun olup olmadığını kimse düşünüp planlamaz. Osmanlılarda şehirlerde fertler gibi İslami usulleri üzerine inşa edilirlerdi ve şehrin kalbinde mutlaka o şehiri temsil eden bir ulu cami bulunurdu.
Evet, üniversitelerdeki profesöründe tek bir derdi var, onların mezun ettikleri arasından kendi görüşlerine Yesrib Medine haline getirilirken, şehrin emini ilk iş olarak Mescid şehrin kalbi olarak İslami usullere göre inşa edilerek açılmış ve şehrin emini evinin duvarını bu mescide dayamıştı. Demek ki neymiş efendim! Bugün bizler akıllı evler yerine Müslüman olan evler yani Müslüman’ın içerisinde rahatça dinini yaşayabileceği, İslam’a hizmet eden evler inşa edip evlerimizi Hıristiyan kültüründen kurtarıp yeniden kendi kültürümüze göre Müslümanlaştırmalıyız.
Şehirlerde bütün yollar Camiye çıkmalı, muhtarlıklar, emniyet amirlikleri, şehri emin binaları merkez camiyi görmeli ve kolay ulaşılabilir yerlerde olmalı, evler abdest almaya, namaz kılmaya, komşu gizliliğine uygun inşa edilmelidir.