
Millî'ler Ve Gayri Millî'lerin Mücadelesi!
Mehmet Kaçar
Bugün itibariyle, resmi okullar düzeyinde eğitim ve öğretim gören öğrenci oranında ve 2016-2017 yılı eğitim-öğretim yılında; Din Öğretimi Genel Müdürlüğünün verilerine göre, Din Eğitimi alan öğrenci oranının 14,17 olduğunu açıklamıştır(Oysa halkın ağzın da AK Parti ülkenin her yerini İmam-Hatiplerle doldurdu, bu kadar İmam-Hatib’e ne gerek vardı gibi eleştiriler sürüp gitmektedir.) Bu da şu anlama gelmektedir.Okul çağında ki çocuklarımızın yüzde seksen beşi, İmam-Hatib Lisesinden başka bir okulda eğitim ve öğretimin sürdürmeyi tercih etmiştir.İmam-Hatib dışında eğitim ve öğretime devam eden bu çocuklar da tabi ki bizim evlatlarımızdır.
İmam-Hatib okullarından sıkça bahsetmemim nedenleri, 1- Öncelikle bir İmam-Hatib’li olmam , 2-İmam-Hatib’lerin gerek açılış ve kuruluş aşamasın da ve gerekse, eğitim-öğretim süresince, mağdur edilip, hala da üvey evlat muamelesine tabi tutulmasıdır.
Bugün, 60 yılı devirmiş olan; İHL’lerde ciddi bir laboratuvar çalışması(İslam medeniyet laboratuvarları) olmadığı gibi, İHL meslek derslerinden de Üniversite’ye giriş sınavlarından soru sorulmaması çok ciddi bir eksiklik olduğu gibi, hala bu okullarda engelli evlatlarımızı okutacağımız bir sınıfımızın olmamasıdır. Oysa bu okullar da vatan ve din aşkının verilmesiyle, çok yüksek düzeyde görev yapabilen insanlar yetişmiştir.
2000’li yıllar dan önce, İmam-Hatib Liselerinin, en basit ve en ucuz istek ve talepleri bile, direk geri çevrilmiş ve bu okulların, yaşaması, hayatını sürdürebilmeleri ise tamamen, Müslüman Milletin yardımları ile sürdürülmüştür. Din öğretimi Genel Müdürlüğü’nün yaptığı çalışmalardan rakamlarla Türkiye’de ki din eğitimine göz atmakta çok büyük yararlar vardır.
2002-2003 eğitim- öğretim yılında, Anadolu İmam- Hatip Liselerine devam eden öğrenci sayısı 64 bin 534 olarak resmi kayıtlara geçmiştir.
2016-2017 yılında is, bu okullara kaydedilen öğrenci sayısı 516 bin 717 olarak belirlenmiştir. İmam-Hatib Liseleri; 2003’ yılında 440 iken, artan nüfus göz önüne alınacak olursa gerilediğini görmekteyiz ve bu dönemde 400 okul açılmıştır.
2013 yılında ise İmam-Hatib Ortaokullarında okuyan öğrenci sayısı 94 bin 467 olarak tespit edilebilmiştir.
2016- 2017 eğitim-öğretim yılında ise 662 bin 193 öğrencinin kayıt yaptırdığı gözlemlenmiştir.
2016 yılı, Ekim ayında ise, yapılan tespitlere göre, Türkiye’de bulunan Anadolu İHL sayısı 1400 olarak kayda geçmiştir.
Tek başına bir bina da veya bir ortaokul bünyesinde bulunan İmam-Hatib Ortaokulu sayısı ise 2 bin 785 olarak görülmüştür.
Toplam okul sayısı ise, 4 bin 183 olarak kamuoyuna duyurulmuştur.
Bu rakamlara bakınca, AK Parti iktidarı döneminde, -İmam-Hatib Okullarının, hem öğrenci ve hem de bina sayısı olarak, Cumhuriyet tarihinin en yüksek seviyesine erişmiş oluyordu. Bu günkü iktidar, İmam-Hatib okullarına geçmişten gelen üvey evlat muamelesi yapmaktan vazgeçmiş ve en üst seviye de yardım yapmaya başlamıştır. Tabiki bu, İmam-Hatib Okulları için maddi tarafı içeren yardım paketidir.
Halkımız, bu okulları 60-70 yıldır, içerik olarak tam destek verip, bu okulların açık kalmasını isteme nedeni ise şöyle açıklanabilir. Yani halkımız neden bu okullara sahip çıkıp her türlü yardımı yapmaktadır?
Uzun yıllar, iktidarlar, laikliği, din karşıtlığı ve sekülerleşme olarak gördükleri için, Türkiye Cumhuriyet’in de yaşanan günlük hayatta dini yaşayışı en alt seviyeye indirgemek ve çocuklarına dinlerini, muhteşem şanlı tarihlerini, İslamın hak ve hukuk , adalet üzerine kurduğu medeniyetlerini doğru öğrenme imkanı vermedikleri gibi verelim diyenleri de cezalandırma yoluna gitmişlerdi.
Baskı, istibdat uygulanarak, kültürümüzü değiştirip gençlerimizi, batılı gençlere benzetmeye çalıştılar. Bu tür bir gençliğin yetişmesi için ise, “Köy Enstitüleri” temel olarak kurdular. Kız ve erkek öğrencileri bu okullarda karma yaptılar. Gençlerimiz batı modeline yaklaştıkça, kendine, vatanına ve dinine de yabancılaştı. Yıllar yılı uygulamaya konulan, bu politika (dayatma-cebir- istibdat ve telkin); bin yıllık İslam Kültürü ile yoğrulmuş, Anadolu insanının genlerine uymadı. Süte yanlış maya çaldılar, yoğurt bozuldu. Bu yanlış politikadan, az etkilenen Anadolu’nun Müslüman ve mustazaf insanı, aslını, esasını, mayasını özledi ve aslına dönmenin sancılarını yaşamaya başladı.
Aslına dönmenin, yolu da eğitim ve öğretimden geçmektedir. Bu amaçla, Millî Eğitim politkalarını, eğitim ve öğretim felsefelerini değiştirmeye güç yetiştirmese de, sütün doğru mayası olarak, İmam-Hatib Okullarını gördüler. Bu okullarda eğitim ve öğretim görecek olan gençler olacak, diğer okullar da okuyan kardeşlerine ve mahallesine, ailesine, köyüne, şehrine de örnek olacaklardı. Rehber olacaklardı.
İşte; vatandaşın, İmam-Hatib Okullarını kucaklaması, devlet yardım etmese de vatandaşın yardım etmesinin altında yatan niyet budur. Oğlum ve kızım da bu okullarda okuyarak, abdestini-namazını, dinini, imanını öğrensin niyetidir. İnşaallah, maya iyi seçildiği için, yiyeceğimiz Yoğurt ta kaliteli ve jatkısız olacaktır.
Gayri Millîlere karşı Millîler hak davanın galibi olacaklardır.
Selametle...