Mehmet Kaçar

Melekler Hz. Âdem'e neden secde ettiler? İblis neden ret etti?

Mehmet Kaçar

İblis’in dışında bütün yaratıklar ve Melekler, Allah’ın Ruhu üfürülen insana secde ettiler. Burada secde edilen, İnsandaki Mukaddes Allah’ın Ruhu ve ilâhi nefsine olmuştur. Yani Allah’ın insana verdiği ruhuna secde edilmiştir. Çünkü Ruh, Zâti Nur’dur. Yoksa “halk”a(yaratılana), yani mahluk olan insan bedenine, cesedine değildi. Tıpkı hürmet ve sevgi ile meylettiğimiz(yöneldiğimiz) ampul gibi. Ampule olan sevgi ve saygımız, onun içindeki ışığadır. Işığı çevreleyen ve ışığın yayılmasına engel olmayan cama değil. Buradaki ampulün camı Hz. Adem(a.s)’in bedeni ise içindeki ruh’ta ampulün ışığı durumundadır.

Cenab-ı Hak insanı kuru bir çamurdan(balçık), cinleri de ateşten, melekleri ise nurdan yaratmıştır. Yaratılışta ilk sırayı melekler, sonra cinler, ondan sonra da insanlar almıştır.

İlk yaratılan insan, aynı zamanda ilk peygamber Adem Aleyhisselamdır. Cenab-ı Hak, Hz. Adem(r.a)’i yarattığında meleklerin ona secde etmelerini emretti. Bütün melekler emre itaat edip secde ettikleri halde iblis secde etmekten kaçındı.

Bundan sonra da kıyamete kadar şeytanlığını devam ettirmek için kendisini de yaratan Allah’tan izin istedi.  Bu isteği kabul edilince de insanları hak yoldan, Allah’ın yolundan çıkarmaya devam etti geldi ve kıyamete kadarda devam edecek.

Meleklerin Hz. Adem (a.s)’e secde etmeleri gaybi bir hadise olduğu halde hadisenin seyri ve şekli hakkında tefsirlerimizde bazı açıklamalar yapıldığı görülmektedir.

Ebu’s-Suud’un açıklamalarına göre, İblis meleklerle birlikte yaşıyordu, onlar gibi ibadet ediyordu. Meleklere ve diğer yaratılmışlara Hz. Adem’e secde etmeleri emri gelince İblis melekler safından ayrıldı. İkinci bir görüşe göre de, meleklerin bir cinsi vardır ki, bunlar doğup büyürler ve bunlara da cin adı verilir. İblis de işte bu cinsten bir yaratıktı.  Bir başka görüşe göre de, secde emri bütün cinleri kapsam içerisine almaktaydı. Fakat Cenab-ı Hak melekleri zikretmekle böylece cinlere de hitap etmiş olmaktadır. Böylece sadece melekler değil, yaratılmış diğer bütün nurani varlıklar da secde emri ile emir almış durumdadırlar.

Cin hakkında iki görüş ileri sürülmüştür: a-Bütün ruhani varlıklara cin diyenler vardır. Bu görüşe göre melekler ve şeytanlar cin mefhumunun içerisine dahil edilirler. Böylece cin ile melek arasında hem genel hem de özel bir mana bütünlüğü oluşmaktadır. Buna göre her melek cindir; fakat her cin de melek değildir. b-Cin, ruhani varlıkların bir kısmına verilen isimdir. Çünkü ruhani varlıklar üç kısma ayrılırlar: 1-İyiler: melekler taifesi; 2-Kötüler: Şeytanlar taifesi; 3-Hem iyisi hem de kötüsü bulunanlar: Cinler.

Safvetü’t-Tefasir’de bizlere aktarılan bilgilere göre: a-İblis melekler taifesinden değildir. b-Melekler masum(günahsız) varlıklardır, hiçbir zaman Allah’a asi olmamışlardır. Halbuki, İblis secde etmemekle Allah’a karşı isyan edenlerin başı olmuştur. c-Melekler nurdan, İblis ise ateşten yaratılmış soyut varlıklardır. d- melekler doğup üremezler, halbuki İblis ürer ve çoğalır.

Kehf Suresi’nde geçtiği gibi “İblis cinlerdendir”    İbn Abbas(r.a)’tan gelen bir rivayete göre, bazı müfessirler, “şeytan tabiri” insanların ve cinlerin sefih(aşağılık) ve fitnekar kısmına denildiği görüşündedirler. Cinlerden olan şeytanlar var olduğu gibi, insanlardan olan şeytanlar da vardır. Meleklerin Adem (a.s)’e secde ediş şekline gelince; emredilen bu secdenin Hz. Adem(a.s)’e ibadet niyetiyle yapılmadığı da açık ve nettir. Çünkü Allah’tan başkasına ibadet etmek şirktir. Hz. Adem(a.s), yeryüzünün halifesi olunca, meleklerin ona secdesi Hz. Adem(a.s)’in bu halifeliğini kabul etme, yani ona biat etme şeklinde olmuştur. Bu secde şekli insanların namazlarda yapmış oldukları secde şeklinde olan secde değildir. Kabullenme ve itaat şeklinde kabul etmedir.

Bu hal, Hz. Adem(a.s)’e bir hürmet olmakla beraber, esasta Allah’a yapılan bir ibadet şeklidir. Nitekim, eski ümmetlerde selamlaşma, ibadet kasdı olmaksızın, yere kapanarak secde etme şeklinde vaki olmuştur. Mesela, Yusuf (a.s.)’ın kardeşlerinin kendisine secde etmeleri bir tazim ve saygıdan ibarettir. Bunlarla beraber, meleklerin Hz. Adem(a.s)’e secde etmelerinin ibadet manasına alınması da mümkün olabilir. Bu durumda secde edilen gerçekte Cenab-ı Hak’tır. Hz. Adem(a.s) ise bu secdede kıble vazifesi görmüş olur. Yukarıda verdiğimiz ampul  misalinde  olduğu  gibi. Ampul camı Adem(a.s), içerisindeki ışığı(nuru) bizzat Allah(c.c.) ihsan buyurduğu ruhtur. Melekler bu ruha ibadet etmişlerdir. Dolayısı ile secde yine doğrudan doğruya Allah(c.c)’a yapılmış olmaktadır. Diğer taraftan, Cenab-ı Hak melekleri, Hz. Adem(a.s)’e secde ettirmek sûretiyle kainatın insana boyun eğdiğini göstermiş; İblis’in ona karşı üstünlük davasında bulunmasını zikretmekle de, insanlığın maddi ve manevi gelişmesinde şeytanların ne kadar büyük bir engel teşkil edeceklerine onların dikkatini çekmiştir.

Melekler, Allah’ın “sıfat(nicelik) Nurlarındandır. Melekler, bu özelliklerinden dolayı Adem(a.s)’in bedeninin-yapılışını gördüklerinde, onun özelliklerini anladıklarında, âlemlerin Rabbi olan Allah’a fikirler ileri sürmeye (niza) başlamışlardır. Nizalarının nedeni de şuydu: Allah’ın, İnsan’ın bedenini yaratırken, doğanın bütün yaratıklarının özünü, cevherini, elementlerini koyduğunu gördüler. Adem(a.s)’in, “İlk İnsan”ın toprağı, dünyanın ve evrenin bütün elementlerinden alınarak yoğrulmuş, sonra pişirilmiş, çın çın öten toprak, kiremit haline getirilmiş, heykeli yapılmış, O’na bitişik bir parçadan da eşi “Havva” anamızın heykeli yapılmış, halk edilmiş, sonra tasfiye (düzeltme) edilmiştir. Diğer bir Ayette: “Vesevvereküm feehsene süvereküm” /Sonra şekillendirdim; şekillerinizi en güzel yaptım (Teğabun:3)

Gerçekten de, kâinatta insan yüzünden ve şeklinden daha güzel suret ve şekil yoktur. İşte melekler, çok güzel yaratılmakla beraber, insanın bedenine her türün, özelliğinin konduğunu; içine her vahşinin,  her iyinin konduğunu; hamurunun bundan yoğrulduğunu gördüler. İşte bu yaratılış şekli ile  insanın küçük evren olarak yaratılmasına secde ettiler Selâmetle!

Yazarın Diğer Yazıları