
LİSELERDEKİ 'SEÇMELİ KUR'AN, HZ. MUHAMMED'İN HAYATI VE TEMEL DİNİ BİLGİLER' DERSLERİ
Mehmet Kaçar
1970’li yılların başın da Millî Nizam Partisi kurulunca, Rahmetli Prof Dr. Necmeddin Erbakan, Türkiye’nin gündemine aktardığı, “Eğer biz iktidara gelirsek, Tüm Liseler ve orta okullar da, ‘müfredatın içerisine zorunlu Kur’an’ı Kerim” dersleri koyacağız demişti.
Rahmetlinin, bu arzusu, 40-50 sene sonra Ak Parti iktidarı tarafından “seçmeli ders” olarak gerçekleştirildi. Kur’an, Temel Dini Bilgiler dersi ve Hz. Muhammed’in hayatı dersleri, Liseler de zorunlu dersler olmasa da seçmeli dersler olarak, okutulmasına karar verildi.
Ak Parti, bu dersleri, okullara taşırken dayanağı yine, Anayasa olmaktaydı. Müslümanların ilk etapta yapmasını istedikleri, üç adımın ikisi zaten Kenan Evren’den kalan, darbe Anayasasın da yer almaktadır. Ak Parti; “İsteğe bağlı, din eğitim ve öğretimi” nin uygulanmasının önünü açmıştı. Ak Parti, en uygun gördüğü bir zaman da, Kur’an, Hz. Muhammed’in Hayatı ve Temel Dini Bilgiler derslerini seçmeli de olsa orta öğretim de hayata geçirmişti.
Şimdi şu soruları sormanın tam zamanı diye düşünüyorum ve cevap aramaya şimdiden koyuldum bile. Yüzde 90’ı Müslüman bir ülke diye övünüp durduğumuz ülkemiz de, bu derslere ne kadar ilgi gösteriliyor acaba? İşte bu sorunun cevapları “Din Öğretimi Genel Müdürlüğü” tarafından yapılan araştırma rakamlarından bulunabilir.
Dünya ve Ahiretlik kardeşlerimin evlatları için ellerine verilen bu nimetin şükrünü eda edebildik mi? Müslümanım diyen ebeveyin, çocuklarına bu dersleri seçmeleri için hiç tavsiye ve nasihatlarda bulundu mu acaba? Hatta belki de pek çoğunun bu derslerin seçmeli olarak okutulduğundan bile haberi yoktur.
Ortaokul, 5 ve lise 9. sınıfların da 2012 ile 2016 yıllarında bu üç dersin toplam seçilme oranı, yüzde 99 Müslüman olan bir ülke de yüz de 20 ile yüz de 33 arasın da değişen bir oran da gerçekleşmiş durumdadır ve bu rakam ayıp denecek kadar azdır.
Her yeni eğitim ve öğretim yılının başların da ise 5. ve 9. sınıflar düzeyin de bu dersleri seçme oranları ise yüzde 20 ilâ 30 arasında gerçekleşmiştir. Sekizinci sınıf düzeyin de ise yüz de 9, liselerin 12. sınıf düzeyinde ise yüzde 2,5 oranın da seçilmiştir.
Son sınıflar da bu derslerin seçilme oranlarında ki düşüşün nedenleri ise şöyle tespit edilmiştir.
a-Öğrencilerin, bu dersleri daha önceden de seçmiş olmaları,
b-Ortaokullarda ise TEOG ve liseler de YGS ve LYS sınavlarının öncelenmesi,
c-Öğretmen sayı ve niteliğinin yetersiz kalması
d- Cami İmam ve hatiplerinden öğretmen açığının kapatılmaya çalışılması,
e-Farkındalık eksikliği ,
f-Derslerin içeriği ve işleniş metotlarında ki eksiklikler,
g-Bazı yöneticilerin hala kafalarındaki saplantı fikirlerinden dolayı olumsuz yaklaşımlarını sıralayabiliriz.
Yıllarca, bu dersleri istedik durduk, sonuçta seçmeli de olsa alabildik ve bunun kadrü kıymetini ise öğrenemedik ve bilemiyoruz hala. Bu eşi bulunmaz fırsatı değerlendiremiyoruz, bu nimetin şükrünü eda eda da yine lakayıt davranıyoruz.
Halkının yüzde 90’ı müslüman olan bu ülkede, yukarıda verilen rakamlar, bir utanö vesikası gibi karşımız da duruyor. Kara kara bunun üzerine düşünmemiz gerekmez mi?2016-2017 ders yılında yapılan farkındalık çalışmaları bu derslerin bir noktalık daha yukarı da seçimini sağlamıştır. Bunun üzerine, şunu yapmamız gerekiyor. Resmi ve sivil otorite, bu derslerin tanıtımın da ve seçilmesin de ihmal ve lakayıtlığa yer verilmemelidir. Camilerde en azından bir cuma hutbesi bu konuya ayırılmalıdır.
Aslında kimse kimseyi teşvik etmeden, iman ve şuur şevkiyle, müminlerin bu dersleri çocuklarına seçtirmeleri, eğitim ve öğretimini yakından takip etmeleri aksaklıkların anın da tespit edip, tedbirlerini almaları ve aldırmaları, bu derslerin müslümanın dünya ve ahiret hayatında ki önemini idrak ederek geçici dünya menfaatini önceleyip dersleri ihmal etmemeleri gerekmez mi? Eğer, gerekmemişse, tamam kusuru bulunan her yerde arayalım ve çaresini bulalım da asıl kusuru bu ülke müslümanlarının iman, idrak ve şuurların da olduğu acı sonucunu da kabul etmemiz gerekmiyor mu? İşte asıl bu acı sonucu değiştirmek için çok acil, bir eğitim seferberliğine geçmemiz zorunlu bir hal alıyor.
Okullarımız da ki eksiklikleri, yetkili Bürokrasiler, acilen tespit edip giderilmesine çaba harcamalıdırlar.
Okullar da, bulunan “DKAB” öğretmenleri ve Müdürlere de şu görevler düşmektedir. Bu derslerden maksat İslâm’ı öğretmek, sevdirmek ve hayat rehberi edinilmesini sağlamaktır. Kitap, müfredat, kurallar ne derse dersini öğreten ve öğrenciyi eğitenin tek amacı bu olmalıdır. Uygulama da bu amaç zarar görürse, gerçekleşmesi sekteye uğrarsa, öğretmen insiyatifini kullanmak, amaç neyi gerektiriyorsa onu yapmak, yöneticiler de buna engel olmamalıdır. Unutulmaması gereken bir şey var. O da “öğretmenlik” bir sanattır.
1970’ler de “Din Dersleri” seçmeli derslerdi. Bu dersler de bazı “Sureler” de ezberletiliyor du. Bazı öğrenciler, mahreçte, bazıları ise ezber de zorlansalar da öğretmenler hoşgörüyle yaklaşıp öğrencileri derste tutarlardı. Bazıları da katı bir tavırla öğrenciyi dersten soğuturdu. Sonra da öğrencisiz sınıflara derse girerlerdi.
Biz bu gün, bu derslerin yüz de 50’sinin üzerinde seçilmesini istiyorsak çok çalışmalıyız çok....
Selametle....