
Liberal Aydınlık Olurmu?
Mehmet Kaçar
Liberalizm latince bir kelime olup, Felsefede de bir akımdır. Bu akım destek veren ve bu akımın görüşlerini prensip eden aydınlar kendilerine liberal aydın adını verirler.
Komunizm devletçi bir yapı arz eder, liberalizm ise ferdiyetçi ve serbest pazarcılığı dikte ettirir.
Bu tesbiti kısaca yaptıktan sonra hemen şu soruyu sırabiliriz? Memleketimizde ki Liberal aydınların derdi ne?
Bilindiği gibi, belki de bilindiği halde bilinmemezlikten gelindiği gibi, bu memlekette "liberal aydınlar" adı altında insanlar vardır... Bunlar kendi aralarında bir grup oluşturup her konuda kendi görüşlerini kamuoyuna liberal perpektiften bakarak açıklarlar.
Bize bakmayın siz, bize köylü ve ne aydın olabilen ve ne de onların ayak tozlarına dahi yaklaşabilen insanlarız. Bizleri pek ciddiye alan olmaz onlar arasında. Onlar kendilerine entellektüel adını verirler ve insanların üzerinde kendilerine yer edinmeye çalışırlar.
Bu insanlar çoğunlukla orta yaş insanlarıdır. Maaşı "esas olarak" üniversiteden alırlar, bazı gazetelerde de isim yapmak, kendini kamuoyuna duyurmak yani ilim için değil de nam, şan ve şeref için yazı yazmayı yeğlerler. Bunlar bu gazetelerden para pul istemezler tek bildikleri şey isimleri orada bulunsun okunsun veya okunmasın yeter ki isim yapsınlar...
Buna rağmen bunlar entel-dantel takıldıkları için havaları bin beşyüzdür. Onlarsız ilim olmaz, Üniversiteler çöker. İçlerinde tabiki iyi insanlar da vardır ama çoğunun ortak özelliği kasıntı ve antipatik olmalarıdır. Burunlarından kıl aldırmazlar. Eleştiriye hiç tahammülleri yoktur. Teşbihte hata olmaz, sanki küçük dağları onlar yaratmışlardır.
Bunlar dar gelirli oldukları içinde toplumu da öyle görme hastalığına hatta toplumun kendilerinden daha alt gurup gelire sahip olduğu düşüncesindedirler. Nedense bu saplantılarından bir türlü de kurtulamazlar.(tövbe, bazıları düpedüz komprodor çocuklarıdır ama dar gelirli olarak kendini gösterme hastalığına sahiptirler, çünkü bazıları kendilerinden yardım istemesin isterler.)
Bunların bir kısmı da eski solcu şimdinin liberali ve kapitalisti kesimlerdir. Zaten bu eski solcu denilen canlı türünün şimdilerde bir kısmı düpedüz faşist olmuş, bir kısmı da liberal kesime kayıtlarını yaptırıp, kimliklerini çıkartmışlardır. Yazılarını da bu görüş doğrultusunda yazmaya başlamışlardır.
Toplumda kendi kendilerine hiç de sahip olmadıkları bir ağırlık, bir ehemmiyet atfederler ve de vehmederler. Bu vehim üzerine de esip savurmaya koyulurlar. Bazıları da makam mevkisiyle kendilerini üst değerde bir insan olarak görürler.
"Politika "denilen sanattan bihaber oldukları içinde her şeyi hemen isterler ve de kendi uygun gördükleri şekilde olmasını da beklerler. Onlara göre diğerleri yanlıştadır...
Onlar için Kürt meselesi mi çok basittir çözümü. Bırak gitsinler, bağımsız olsunlar, konu kapansın bitsin(!).....
Anayasa mı? Yazıver bitsin, hatta onlar yazarsa bu iş kökten çözüme kavuşmuştur. Kaç yıldır neyin mücadelesinin ne çabalarla, ne güçlüklerle, nelerle boğuşarak, hangi belalar atlatılarak verildiğini idrak etme yoksunu yani fikir fakiri insanlardır...
Çünkü hangi ülkede yaşadıklarının farkına bir türlü varmıyorlar, o memleketin hayat ve yaşan tarzını bilmemezlikten geliyorlar...
İstedikleri hemen sağlanamayınca huysuzlaşıp, "bana bak başbakan" diye efelenip sonra da "beni iktidara sen mi getirdin" cevabını alınca şaşırıp kalıyorlar.
Kimisi "iktidara şirin görünmek kendi mahallesinde huzursuzluk çıkaracağı için", kimisi "ne de olsa muhalif gazetede çalıştığı için patronu ve yönetimi hepten de kızdırmamak kaygısıyla" arasıra "çakmak" zorunda hissediyor kendini, vicdanını rahatlıyor. Bunların burunlarının dibinden mermi geçmedik hiç. Kucaklarında arkadaşları şehit olmadı ki hiç, üniversite de harç parasını yatıramayıp kaydı silinmedi ki hiç.
Bu liberal entellere göre, iktidar Türk Faşistlerinin canına çoktan okumalıydı. Ama Kürt faşistlerine ses çıkarmamalı! Hele bu gurup bir de onların arkadaşlarıysa...
Bu kafayla bakalım bu ülkeyi nereye götürebilecekler? Herhalde, eski partileri YDH nereye vardıysa, oraya.....
Efendim bir de işe yaramadığı, yazıları okunmadığı, haksız yere para aldığı için kapının önüne konulunca "beni başbakan yaktı" diye ağlayanlar var ki, o da ayrı bir komedi filmidir. Ama hangisi Orçun, hangisi Nurhayat, hangisi Açılay, hangisi Çağatay, ayrıntısına girmemize de gerek yok tabi.....