
'Lâ ilahe illallah'ın açılımı!'
Mehmet Kaçar
“Lâ ilahe illallah”. Kelime-i tevhid’in ilk bölümü ve İslam dinine girmenin ilk kapısı.
Kelime-i tevhid’in açılımına bir göz atacak olursak, İslâmiyeti din olarak seçen birinin ilk önce kalbine hitap ettiğini görürüz. Ben Müslüman’ım diyen birisi kelime-i tevhidi söyleyerek ilk önce batılı inkâr etmiş olur ve onu n yerine de hakkı kalbine doldurur. Hakkı kalbine nüfuz ettiren bir Müslüman kalbi hastalıklardan ve ruhî sıkıntılardan kurtularak kalbi bir arınmayı, temizliği ve kalp karalığını gidererek tertemiz bir kalp ile iman etmiş olur.
Batılı nehiyden sonra, temizlenerek arı duru olan bir kalp, gerek maddi ve gerek ruhi ve gerekse şirk Kalbi batıldan, ruhi hastalıklardan, şirk bataklığından ve şeytanın hükümranlığından temizlemenin İlim ve bilginin de temiz, arı duru ve tek ilaha hizmet etmesi gerekiyor. Tek ilaha hizmet etmeyen bilgide kirli bir bilgidir ve kalbi karartmaya devam ederek sonuçta akılını ilah haline dönüştürebilir. Yani iman kirli bir ilimle arı duru veya tertemiz bir iman olmaz ve şeytanın vesvesesine kapılarını açmış bir kalp ile kirletilmeye hazırdır.
Kirli ilimlere ve kirletilmeye hazır kalplere hizmet eden âlimlere tabi olmakla yine kalp temizlenmez, tam tersine kirli bilgilerle biraz daha kirlenerek kararma yoluna gider ve işte burada kelimei tevhid devreye girerek temizlik yapılır.
İşte bu yüzden Cenab-ı Allah Azze ve Celle “Fa’lem ennehu lâ ilâhe illallah” dedirtir bizlere ilk önce. Burada ilk kelime ”i’lem” yani beni bil ve benim senin sahibin olduğumu unutma demektir.
Bu ilmi öğrenin ve ilim ile uğraşın buyuruyor Allah Azze ve Celle. Allah(cc)’tan başka bir ilah olmadığını, olamayacağını sende gör, bil ve ona göre dil ve kalbinle iman et denilmektedir.
İşte bunun için Allah(cc)’ın ayetlerini incele, kainatı araştır, kendini yani insanı oku ve Cenab-ı Hakk’ın Kudretini, Yaratıcılığını, Rezzaklığını, Merhamet sahibi ve diğerlerinin de bizzat sahibi olduğunu, Bilmesini, Öldürmesini ve Diriltmesini, Eşşsizliğini, Tekliğini incele, araştır ve bunları öğren.
Bu incelemelerini, tetkiklerini de ilim ile, hikmet ile yerli yerine oturt, neticelendir ve kalbini kalbi şüphelerden, batıl ve şeytani fikirlerle kirlenmelerden arındır.
Kalbini bu tetkiklere tamamıyla yatkın hale getir. Kalbin buna ikna olup, mutmain olarak itaat eylesin. Hucurât Suresi 14. ayeti kerimede buna işaret etmektedir. Bedeviler, iman ettik dediler; de ki: “Henüz iman gönüllerinize yerleşmediğine göre, sadece boyun eğdiniz. Bununla beraber Allah(cc)’a ve Resûlü(s.a)’ne itaat edersiniz, yaptığınız hiçbir şeyi boşa çıkarmaz; Allah(cc) çok bağışlayıcı, çok esirgeyicidir.“
Kalbini ve ruhunu bu tetkiklere tamamıyla yatkın hale getir. Kalbin buna ikna olsun ve aklında tasdik eylesin. İkna ve tasdik işleminde kirlilik bulunmasın. Bu kirliliği, cihat, ilim ve arı duru bir inanç temizler. Temizlenen bu kalp ve akıl da ikna olup, mutmain olarak itaat eylesin.
Bu mutmainlik ancak ilim, bilgi, cihat ve öğrendiklerini başkaları ile paylaşmaktan ve onlarla amel etmekten geçer ve o zaman hikmet olur, yoksa sabahtan akşama kadar lafzan kelimei tevhidi tekrarlasanız ve içeriğini öğrenmediğiniz zaman, emrini yerine getirmediğiniz sürece kalbi mutmainliğe ulaşamazsınız. Mutmainliğe ulaşmayan bir kalp ve ruhta arı duru, kirlilikten kurtulmuş Mesela, baban sana şöyle dese, “git oğlum bakkaldan bir ekmek al gel.” Sen de oturduğun yerden hiç kalmadan, sabahtan akşama kadar oturarak “git oğlum ekmek al gel” sözünü tekrarlayıp dursan, acaba o eve ekmek gelir mi? tabi ki gelmez.
İşte bu misal gibi, Allah Azze ve Cellenin sözünü taktis edeceksen, önce O’nun emrini yerine Yani ilim ve bilgi ile kalbini arındır ve sonra da istediğin kadar, sayısız kere ve sınırsız bir şekilde kelimei tevhid zikrini yap. Bu şekilde bir arınma şekli aliyyul âlâ arınması olur.
Bireyin bunu diline pelesenk etmesi, bu mübarek kelimeyi her an ve her yerde uygun ortamlarda sesli veya sessiz söylemesi, bu mübarek kelimeyi tayyibe ile piru pak olur.
Ama bunun gerektirdiği eylemi yani ilmi ve bilgiyi umursamayarak hiç ciddiye almayarak, okumayarak, öğrenmeyerek Allah Azze ve Cellenin bu kelamı nerde geçiyor, nasıl geçiyor, nasıl emrediyor, O’nun bize olan bu hitabı nedir?
Bununla alakadar olmayarak, seçilen sadece birkaç kelamı, belli sayılarda evirip, çevirip, sadece lafzan tekrar etmek, bir yerden sonra acaba istihza etmeye, ciddi almamaya, Allah Azze ve Cellenin söylediğini, emrettiğini değil, sadece onun tekrarıyla ki Allah Azze ve Celle bunu da emrediyor. Arınmış ve temizlenmiş bir kalp ve ruhla, yer, zaman ve pozisyonun uygunluğuna göre, sesli veya Bu bakımdan sorumluluk ile imkanlar arasındaki ilişkide en büyük imkan olarak, gelen bu ayetler, peygamber mucizeleri ile en üst düzeyde bir farkındalığa ulaşmak kalbi arınmanın, temizliğinin en etkili ilacıdır.
“Lâ ilahe illallah” insana ilmi, bilgiyi ve hikmeti öğrenerek, tek olan O ilahın bizzat yolunda yürümek, amellerinde, ekonomisinde, ticaretinde, siyasetinde, aile hukukunda, toplum ve komşuluk haklarında öğrendiği ilim ve bilgiyi uygulayacak ve sonrada dili ile lafzan tekrar edecek. İşte kalbi ve ruhi hastalıklardan arınmanın reçetesi budur. Fi Emanillah!