Mehmet Kaçar

'Kur'ân-I Kerimi Nasıl Anlamalıyız, Ya Da Anlamak!..

Mehmet Kaçar

Kur’ân-ı anlamak ve yöntem geliştirmek, her Müslümanın birincil görevidir. Üzerine farzı ayındır. Ben anlayamıyorum yada anlayamam demek Kur’ân’ın, anlam ve içeriğine terstir. Çünkü Rabbül Âlemin “İnsana gücünün yetmeyeceği, anlamayacağı hiç bir emri” göndermemiştir.
Aşağıda ki vereceğimiz usüller de bir yol izlemek, Kurân’ın anlaşılmasın da bir anahtar olacaktır zannındayım. Buna göre:
1-Başlangıçta şeytanın şerrinden, vereceği vesveseden(sen anlayamazssın, okusan da aklın buna yetmez, mutlaka bir hocanın yanında okumalısın veseiare vesveseleri)Allah’a sığınmak için güzel bir “Euzü-Besmele” ile dua etmek gerekir. Çünkü, Kur’ân okuyan kişiye, şeytan musallat olup, saptırır. Şeytanın işi zaten budur. “Kişi Kur’ân okurken kovulmuş, lâin(lanetlenmiş) şeytanın şerrinden Allah’a sığın.”(Nahl:98).
2-Kur’ân-ı, doğru anlamak için Rahman ve Rahim olan Allah’tan yardım istenmelidir. Bu da, her işte olduğu gibi bu işte de Allah’ın adıyla başlanmalıdır. Allah’ın adıyla başlatılmayan her işte bereket olmaz, bereket kesilir”(Ahmet Bin. Hanbel:2/359, Nesai, Süneni Kübra:6/128(10331).
3- Her gün bir hizip Kur’ân okumak, Arapça ile beraber meal, zihni meleke ve Kurân’ın kavranmasına neden olur. Hastalığın ilaçla ağır ağır iyileştiği gibi Kur’ân da, bir ilaçtır. Düzenli olarak ve vakitlice okumak, günlük yaşantımızı planlamak, gelecek açısından da çok önemli bir çalışmadır.
4-”Lâ Yemessuhu illel Mutahharin” emri gereğince, “mümkün mertebe abdestli olmak, gerekir. Bu bir tavsiyedir.”Ona, ancak temiz olanlar dokunabilir.” (Vakıa:79). Her ne kadar bu ayet Meleklerle ilgili olup, Kur’ân’ın, Meleklerin koruması altın da olduğunu beyan etse de, gökte nasıl ona meleklerden başkası dokunamazsa yeryüzünde de abdest alarak tertemiz, melek gibi olanlar dokunabilir şeklinde anlamak doğru bir yaklaşım tarzıdır zannımca.
5- Kur’ân, meâli okunurken, mümkünse sorulu cevaplı okunmaya çalışılmalıdır. Mesela, Fatiha suresini okurken; Allah’a niçin hamd(şükür-teşekkür) edilir? Hem de Kur’anın açış suresinin ilk âyetin de? şeklinde sorular sorulur ve bu sorulara cevaplar aranır. Çünkü O, Âlemlerin Rabbı’dır(büyük âlem, evren ve küçük âlem, insan, hayvan, nebatat ve cemaadat), Rahman ve Rahimdir(bu dünya da ve ahirette; bağışlayan, affeden, rızıklandıran, an be an muhtaçlara veren ve kendi muhtaç olmayandır), gelecekteki hesap gününün ise tek ve yeğane sahibidir(Bk. Fatiha:1-3), bu şekilde, meâl okuyarak anlamaya çalışmak, onun zihin belleğin de kalıcı olmasını sağlar.
6-Uzun surelerin, kısa ve mutasar özleri öncelikle okunmalıdır. Değilse okuyucu bazen ayetler arasında kaybolup gidebilir. Örneğin; bakara Suresi; 286 ayettir. Özeti okunmadan, sureyi, hem Arapça ve hem de meâl olarak okumaya başlarsak belki surenin temel mesajları algılanmadan okuma gerçekleştirilmiş olabilir ve hedef hasıl olmaz. Bu da Kur’ân da istenen faydanın (hidayetin)rehberliğin oluşması demektir.
7- Kur’ân’ın, insanlara sunduğu üç ana temel konu vardır. Bunlar: a- Tevhid, b-Risalet, c- Ahiret,
Kur’ân sureleri işte bu üç temel konu üzerine kurgulanır. Kur’ân Surelerini okurken bu üç örgüyü ve mesajları yakalayabilmek gerekir. Mesela, Bakara Suresinde farklı bir tevhid anlatımı vardır, diğer surelerde ki tevhid anlatımlarına benzemez. Her surenin kendisine özgü bir kimliği(isimler kimliği ve surenin özelliğini, mesajı) vardır.
8- Aslın da, Kur’ân, 114 kitapçıktan (klasörden) oluşmaktadır. Her Surenin kendi içerisin de bir dosya ya da küçük bir kitap olduğunu düşünerek okumak ve sure özelin de mesajı anlamaya çalışmak önemli bir olgudur. Örneğin, Bakara Suresi ile Âl-i İmran ve ya Yasin Suresi ile Mülk Suresinin yapısı ve mesajı farklıdır.
9- Kur’ân’da ki, temel kavramları bilmek, okumayı ve anlamayı kolaylaştırır. Mesela, Rab, Sırat- Müstakim, gayb, ilah, ibadet, iman, küfür, nifak, insan tipleri(olumlu tipler:peygamber, sıddık, salih ve şehitler, olumsuz insan tipleri ise,Firavun, Ebû Lehep, Haman, Karun, Nemrut, zalimler, münafıklar, müşrikler, hainler v.s.) , inanç çeşitleri, vahiy, cihat, infak ve züht gibi kavramlar bizim düşünme kabiliyetlerimizi kolaylaştırır.
10-Kur’ân’ın genel mesajları, yine Kur’ân âyetlerinde aranmalıdır. Bunlar: a-Kâinatın Rabbi Allah’tır. b-İnsan başıboş ve sonsuz yaratılmamıştır. c- Peygamberler ve kitaplar rehberlik eder. (Bu ikisinden bağımsız iman ve takva bilinci gelişmez ya da eksiktir), d- Bu dünya geçicidir.Ebedi olan, asıl olan öbür âlemdir ki, buna ahiret âlemi adı verilmiştir. Ahirette her fert yaptığının karşılığını görecektir. e-Hata yapan kişi ya da topluluklara, tövbe kapısı her zaman sonuna kadar açık tutulmuştur... gibi.
11- Okuduğumuz kısımları yaşamak ve anlatmak gerekir. Peygamber Efendimiz ve Sahabe Efendilerimiz, Kur’ân-ı öncelikle yaşamak ve anlatmak için olurlardı. Pratik hale gelmeyen ve yaşanmayan bilgiler faydası olmayan yüklerdir. Okuduğumuz kısımları başkalarına anlatmak, bilgiyi paylaşmak demektir. Kabımız da ki suyu başkaları ile paylaşın. Cömert olanları, Allah sever.
12-Her hatmi, farklı bir meâl ve tefsirden okumak, belkide yapabileceğimiz en faydalı ve hayırlı çalışmalardan birisi olacaktır. Çünkü her âlimin farklı bir bakış açısı vardır. Mesela bunu bal örneği ile açıklayacak olursak; “Bal niçin bu kadar tatlı ve şifalıdır, lezzetlidir dersiniz? Çünkü, balı üretme görevi ile görevlendirilen arı, onları yüzlerce, binlerce çiçekten almaktadırlar. Çok sayıda âlim den alınan ilim veya derste bal gibi şifalı ve lezzetlidir.Bu kişinin görüşleri daha güzel,daha olgun, oturmuş ve pişmiş olur. Fikir bozukluklarına bir şifa olur. O şifa ile fikri düzelir, görüşleri ve düşünceleri rayına oturur.
13- Her hatmi farklı bir gözle, bir fikrin peşine düşerek okumak zihnimizi uyanık ve diri tutacaktır. Maalesef bir çok Kur’ân okurunun zihni diri/uyanık, canlı değildir. Hatta, bırakın düşünmeyi, çoğu kere ne okuduğunun bile farkın da değildir. Bundan dolayı her okuyuşta bir konuya odaklanmak gerekir. Örneğin, Kur’ân da; Allah’a iman, tarih felsefesi, Peygamber ve İnsan gibi konular seçilir ve bunlar ile ilgili bilgi almak için sureler dikkatlice okunur. Gerektiğin de ise kısa notlar alınır ve bilgi bu şekilde kalıcı hale getirilir. Başkalarına anlatırken de anlatan kişiye çok ciddi kolaylıklar sağlar.
14-Sure ve âyetleri, başkaları ile müzakere etmek bir berekettir. Çünkü cemaatte bereket vardır. Cemaatle okunan ve müzakere edilen Kur’ân, daha güzel , daha doğru ve daha zenğin bir kavrama yetisi ile anlaşılır.
15- Kur’ân’ı, ağır ağır ve düşünerek okumak gerekir. Her kitabı aynı derce de okuyamazsınız. Mesela; bir gazeteyi hızlı okursunuz, ama bir felsefi metni aynı hızda okuyamazsınız.
16- Siyer-siret, megazi ve sünnet okumayan, Kur’ân-ı anlayamaz. Peygamber Efendimizin hayatını ve tarihi gelişimini okumak, bilmek bizim ufkumuzu açacak ve Kur’ân-ı anlamamızı daha da kolay kılacaktır. Efendimizin hayatını okurken, Kur’ân’la ilgili taşlar yavaş yavaş yerine oturacaktır. Meselâ, Haşr Suresinin konusu bir okuyucuya sorulsa, bir çok kişi ise diriliş ile etkili olan bir suredir diyecektir. Çünkü, Haşr kelimesi, diriliş demektir. Ama, Haşr kelimesini; toplanmak ve isyan etmek manasına da geldiğini öğrenecektir. Bu Sure aynı zaman da Medine’de ki Yahudi İsyanı ile ilgilidir. Sureyi anlamak için Beni Nadir Yahudileri ile ilgili hadiseyi okumamız gerekmektedir. Sonra, Haşr Suresini okursanız, sure sanki gözlerinizde canlanır bir hal alır ve ete, kemiğe bürünür ve ayağa kalkar.(Bk. Haşr, 2).
17- Anlamaya yardımcı olan bazı kitapları okumak gerekir. Örneğin; Seyyid Kutup, Kur’an’da, Edebi Tasvir(Terc: Mehmet Yolcu); Salah el Halid, Kur’ân’ın Temel Hedefleri (Trc:Yusuf Işıcık),vd.
18-Farklı okuma şekillerini deneyin: a- Baştan sona okumalı, b-Sure seçerek okumak, c- Nüzul sırasına göre okumak... gibi, kişinin kendine göre geliştireceği başka bir metotla da okunabilir. Bunları birer kere de olsa mutlaka denemekte fayda vardır.
19-Anlamada ki en önemli olgulardan birisi de Kurân şu anda bana iniyor, düşüncesi ile okumaktır. Önce kendine/nefsine okumak gerkiyor. Biz, Kur’ân’ın tarihsel değilde evrensel bir kitap olduğuna inanırız.
Ama, okurken sanki tarihsel bir kitap okuyor gibi davranırız. Sanki ayeti celileler bizi ilgilendirmiyor ve günümüzle ilgili değildir. Bu hatadan kurtulup Allah’ın bize seslendiğini, yani şu anda bize nazil oluyormuş gibi düşünerek okumalıyız. Doğrusu da budur zaten.
20- Kur’ân Meâlini ve tefsirini TV, MP3, CD, iletişimli telefonlar vb. araçlarından dinlemek, bizlere büyük bir Kur’ân kültürü yükleyecektir.
21- Haftalık, Kur’ân okumaları, beraber düşünmeyi gerçekleştirecektir. Beyin fırtınası gelişmenin ve terakkinin en önemli unsurudur. Örneğin; bir hafta Yasin Suresini herkes evinde okur, tercüme ve tefsirinden anlamaya çalışır. Hafta sonu bir kişi tarafından surenin özeti yapılıp, içeriği hakkında bilgi sahibi olup, ana mesajları aktarılır. Sonra diğer katılımcıların katkıları ile konuyu olgunlaştırabiliriz.
22- Kısa Surelerin manasını, Arapçaları ile birlikte öğrenmeye çalışmalıyız, çocuklarımıza da böyle öğretmeliyiz. En azından namaz sureleri dediğimiz kısa sureler üzerin de yoğunlaşmak gerekir. Mesela, Tebbet Suresi(manası yanın da iniş sebebi bilinmelidir. örneğin; Peygamberimiz, zamanın da Ebû Leheb diye birisi varmış gibi).
23- Muteber hadisi şerif kitaplarını okumalıyız. Çünkü Hz. Peygamber, Kur’ân’ın en önemli müfessirleridir. Onun Kur’ân-ı beyan (açıklama) görevi vardır. (Bk. İbrahim. 4).
24-Ahkam âyetlerini okurken acele etmemeliyiz. Bu konu da mutlaka tefsir veya fıkıh kitaplarına müracaat etmeliyiz ve anlaşılmayan yerleri alimlere sormalıyız. Bütünü bilmeyenler için ayetlerden fetva verme riski vardır. Kuranın bütün içeriği değil de sadece okuduğu ayetten fetva verme ve yanlış bir fetva ile karşı karşıya kalma riski yüksektir. Bir konuda bilgisi olmayanların fetva vermesi haramdır. Araştırmak ve bilenlere sormak gerekir. Aslın da bu durum bütün ayetler için geçerlidir, özellikle ahkam ayetlerin de dikkat etmek gerekir.
25-Son olarak, ayetlerin zahir ve batın anlamlarını doğru anlayabilmemiz için, yüce yaratan Allahı’mıza dua etmeliyiz. Yâ Rabbi ! Kur’ân-ı Kerimi anlamada, bana zihin açıklığı ve yardım ve inayet eyle. Bana, doğru yolu gösterdikten sonra ayağımı kaydırma, kendi yolundan ayırma... Âminnn....
Bu konu da, daha çok ve daha güzel bilgiler elde etmek isteyenler, değerli kardeşim, okul ve sınıf arkadaşım, İlahiyatçı Prof. Dr. Rifat Oral, üstadımızın eserlerine başvurabilirler. Çok ciddi ve ilmi çalışmalarla bizlere birer ışık konumundadır. Allah kendinden ve çalışmalarınden razı olsun.
 

Yazarın Diğer Yazıları