
Kültür emperyalizmi!
Mehmet Kaçar
Küresel güçlerin bugün ele geçirdikleri kültür istilası, kültür endüstrisi ve bu endüstrinin yaygınlaştırılmasına temel teşkil eden dijital teknoloji insanları kültür istilasına sürüklerken aktif ve hareketli hayattan pasif ve edilgen ve neticede de gerek beyin ve gerek beden olarak hastalıklı bir insan türünü geliştirme çabasını sürdürmektedir, bu grubun dışındaki akıllıların da bunları daima Kitle iletişim araçları karşısında pasif bir şekilde koltuğunda çakılı kalan çocuklar ve yetişkinler, tercih ve eylemlerinde kendilerini sınırsız bir özgürlüğün içerisinde görmeye alıştırmaktadırlar. Çünkü planlayıcı bunun senaryosunu bu şekilde yazmıştır.
Gerçekte ise bu özgürlük değil sadece, subliminal mesajla insanları yanıltıp, senaryonun bir plan haline getirilerek, sömürme taktiğidir. Böyle bir yanılgı ile kendilerine bağımlı ve kültür kölesi haline getirilen insanlar, küresel güçlerin dayattığı şekli, ekonomiyi, konuşmayı, giyim-kuşam tarzını, saç sitilini, konuşma alışkanlıklarını, ilim verilerini baskın kültürden alıp onu benimseyerek, gerek beyin ve düşünce olarak ve gerekse beden olarak hastalıklı bir yapıya dönüştürüyorlar ve buna da özgürlük adını veriyorlar. Kitap okumayıp, beynen köle olanlar telefon üretemezler, kitap okuyup telefon üretenlerin telefonlarında sadece oyun oynayarak uyuşurlar.
Küresel güçlerin dayattığı, kültürü, ekonomiyi, yaşam tarzını, aklı kullanmayı, bilinçaltında benimseyerek, İslam aleyhine kullanır hale geliyorlar ve biz İslam aleyhinde hiçbir şey yapmadık, sadece onlar bizim ekonomik değerlerimizin iyi olmasından dolayı bizi taklit eder duruma geldiler. Küresel güçlerin(Kapitalizm/Siyonizm vb) istek ve arzularına göre ve onların beğendiklerini beğenip, alış veriş ve yaşam biçimini kendilerine rol model olarak alıyorlar ve aynen onlar gibi yaşamaya çalışırken, onların ilmi yönlerini asla ön plana çıkarmıyorlar. Okumayan, araştırmayan, sadece taklit eden bir Z kuşağı…
Neslimizi, geleceğimiz dediğimiz gençliğimizi ve çocuklarımızı bu kadar etkilemelerine rağmen, dijital oyun bağımlısı haline dönüştürme ve onların sevinç ve hüzünlerine göre sevinip üzülen bireyler oluşturma gayretlerine rağmen, gençlerimiz ve çocuklarımız, kültür emperyalizminin tehlikesinden habersiz olarak, yetişkin olduklarında, onların bağımlısı birer köle haline dönüştürülüyorlar. Bu kölelik bazen beden bazen de fşkri şekilde tezahür ediyor. Geçmişte beden köleliği revaçta idi şimdilerde ise beyin köleliği revaçta…
Ne var ki yetişkin bireylerimizin kahir ekserisi de bunu modernlik, çağdaşlık, aydınlık, özgürlük adı altında çocuklarına aktarıyorlar ve en çok kullandıkları argüman da tercih meselesi ve onların tercihi diyorlar. Kardeşim tercih yapacak yaşa gelinceye kadar onlara bu tür tercihin yanlışlığını rol model olarak anlatmadın ki, çocukların tercihine müdahil olabilesin.
Z kuşağı denilen ne me nem bir kuşak türettiler. Bu kuşak işte tam da bu planın neticesinde ortaya çıkarılmış akıl fukarası ve aklı iğdiş edilmiş bir kuşak durumundadırlar. Kendi tercihleri dedikleri işler küresel güçleri taklit etmekten ve onlar gibi olmaya çalışmaktan başka bir şey değildir.
Günümüzde, televizyon ve internet bu kültürün hızla yayılmasında en önemli aktarıcı basamağını oluşturmaktadır. Ülkelere taşıyıcı basamağını bu gün bunlar üstlenmiş durumdadırlar. Bir zamanlar hocaların evlerine sokmak istemediği ve sonra teslim oldukları ve hanelerimize giren televizyon ve internet gibi araçlar, çocuklarımızın zihin dünyasını kendi planlarına göre şekillendirmekte, yapılan plan çerçevesinde onlara yeni bir kimlik kazandırmaktadırlar. Bazen bizlerde bu durumu sadece seyretmekten öte bir adım dahi atamaz hale gelmiş durumdayız.
Okul çağına gelmiş çocuklarımızı şöyle uzaktan uzağa bir gözlemleyelim. Giyim-kuşam, saç traşı yani yeni neslin verdiği ad ile imaj, konuşma ve el hareketleri, büyüklere saygı ve küçüklere sevgi konularında özgürlük adı altında nasıl hareket ettiklerini ve kültür emperyalizmine nasıl yenik düştüklerini açık bir şekilde göreceksiniz.
Türki televizyon dizilerinde tamamen batı tipi bir anlayışla dizi çekimi yapılıyor. Aile bütünlüğünü bozacak konular, anne-babaya saygı ve sevgi içeren konuların yerine, özgürlük adı altında aile bütünlüğünü bozacak şekilde, ayrı evlerde ve yalnız şekilde yaşam biçimleri, kılık ve kıyafet özgürlüğü, dövme ve piercing reklamları, tesettüre uymayan ve adına tesettür denilen batı tipi moda giyimleri ve saç modeli tipleri işleniyor…
Dış güçlerin medya yolu ile, İslam’ın ahlakını içeren yaşam biçimini yerle bir ettiğini görüyoruz. Çocuğa bu konuda tesir neredeyse sıfırlanacak kadar aza indiriliyor.
Şanlı tarihimize, bin küsur yıllık İslam kültürümüze ve bizden olanlara dair çocuklarımızın neredeyse hiçbir şeyleri yok.
Çocuklarımızın zihin dünyalarında ki bu boşluk, bizim neslimizi bizden, inancımızdan, kültürümüzden yavaş yavaş alıp batının haçlı kulübü kültürüne götürüp teslim ederken, onların kimliksiz, silik birer birey olarak yetişmelerini hedefliyorlar.
TV dizilerinde, genellikle, Ezan, Tesettür, Sakal, Sarık, Namaz; Kur’an, Tekbir düşmanlığı el altından subliminal mesaj olarak işlenir. Sorarsan bunlara sen “ sen benim kalbime bak, kalbim temiz “ diyerek kalbi temiz Müslümanlardandırlar.
Günümüz Üniversitelerinde bir kısım öğrenci güruhu, sözde objektif ilim adamı olacaklar, dini bayramlarla ve İslam dini ile alay ederlerken, onları da üniversiteye velileri, Yasin, Hatim, Tebareke okuyarak gönderdiler. Onlara sorsan onlarda bizde Müslüman’ız derler.
1980’li yıllarda, artiz olacağız diyerek evlerinden kaçanların hali melal durumlarını , o zamanki kayda alınan Türk filmlerinden varın sizler takip edin…
2020’li yıllarda genç generation’un giyim-kuşam ve imaj durumuna baktığımızda kızlar erkek, erkekler de kız modun da, kulaklar küpeli ve piercing’li bir haldeler ve ayrıca arkaik toplumlar gibi dövmeliler. Sorsan soramazsında onlarda Müslüman’lar. Fi Emanillah!