Mehmet Kaçar

Köleler Ve Özgürler!

Mehmet Kaçar

Öncelikle bu iki kelimenin, anlamlarını vermekle işe başlayalım.

Özgürler; İslama göre, aklı yerin de olup da, şuur yaşına(yani aklını kullanabilme yaşı) ulaşan bir kişinin, Kur’an ve sünnete göre(akıl bunları tasdik etmek ve bunlara göre yaşamak için verilmiştir)seçtiği yaşam tarzı ya da bunun dışındaki tercih etiği yoldur. Bu yol onun özgürlüğüdür. Birincisinde Müslüman, ikincisinde ateisttir ama yine de bunu aklıyla özgürce seçmiştir.

Politik görüşlerde böyle seçilmektedir. Yani insanın kendi iradesi ve tercihleriyle hareket etmesidir. Bu tercih yaratan tarafında olursa Müslüman olunur. Yaratan tarafında olunmazsa da dehriler tarafında yer alınır.

İnsanlar, politik görüşlerini özgürce seçerlerken, aklına uyan ve kendi fikir yapısındaki birliktelikleri tercih eder. Bu tercih etme şeklinde bir yanlış yoktur. Ancak yanlışlık şuradadır. Benim birlikteliğimden başka doğru yol yoktur ve herkes bu yola uymak zorundadır. Ben den başka doğruyu da kimse yapamaz dediğinde ne oluyor biliyormusun? Sen görüşlerini ve aklını verdiğin liderlerini kutsallaştırıyorsun. Oysa o da bir insan ve hata etmesi için nefis verilmiş ve sonrada tövbe edilmesi istenmiştir.

Köle ise; efendilerinden aldıkları emirlerle iş görenler ve akıllarını onlara kiraya verip onların kullanmasını sağlayanlardır. Yani aklı ve iradesini kendisi kullanamayıp bir başkası tarafından kullanılan kişiye de köle adı verilir. Bu kişinin kendi görüşü, aklı bir başkası tarafından kullanılan kişi köle olan bir fertten başkası değildir. Bu kişinin kendi görüşü, aklı olsa da kullanamadığı ve bunları onun yerine bir başkasının kullandığı kişi köle kişidir.

Hayli uzun zamandır, yani ta Emevilere kadar uzanan bir zamandır, yani Müslüman devletlerin güçten, takattan ve ekonomiden düştükleri zamanlar da, kendilerinin aklını kullanması için yeni efendiler arayan ve kendi akıl ve iradelerini kullanamayan köleler, her zaman bulunacaklar ve hem de bir efendi edasıyla....

Özgürler üzerinde kurdukları ceberrut yapı ve özgürlükleri aklı ve iradeyi köleleştirme çabaları, ta Emevilerden bu tarafa yaşanan bir trajedidir. Benim görüşüm doğru, diyerek tek doğru görüşün Kur’ani görüş olduğunu da unutmuş görünmektedir. Tek doğru görüş vardır, o da benim taraf olduğum görüştür, sen aklını yanlış yerde kullanıyorsun, onun için Kur’an ‘da ki kardeşlik, ümmet kardeşliği falan önemli değil, onun için varsa yoksa politik birliktelikleri ve bulunduğu makamdan asla indirilmemesi için akıllarını kiraladığı insanlar...

Emeviler den bu tarafa, en çok çile çekenler ve iftiraya uğrayanlar, akıllarını bir başkasına kiraya verip de köleliği kabul etmeyenler olmuştur. Bu dönemden itibaren yapılmak istenen ise sadece şudur.Aklı ve iradeyi başkalarının yönlendirmesi ile kullanmak ve aslın da köle olduğu halde, özgürüm diye gezip dolaşmak...

Üstat Necip Fazıl Kısakürek rahmetli de buna işaret etmek için; “Öz yurdun da garipsin, öz vatanın da parya” demiştir.

Üstadın bu yaklaşımı, özgür oldukları halde, akıllarının başkaları tarafından kullanılmasına izin verip de köleleşenlerdir.

Bu gün bizim de içimiz de milletten kopuk yaşayıp da, milletin aklını kullanma hesapları yapan, akıllı geçinip de kendilerini köleleştirenlerde var bu ülkede...

Yıllardır, kendilerini çok akıllı görüp de, milletin aklını kullanmak isteyen ve sadece kendi aklına ve iradesine uyan görüşlerini “İnananlar kardeştir” düsturunun üstüne de çıkarılıp da, bizden olamayan, aklını kullanamayan kölelerdir yaklaşımıdır...

Artık şunu bilmek gerekir ki, bu tür, insanlara fazla itibar edilmiyor, kendileri “çok bilmiş eda ve tavırda olsa bile” bunların dediklerine ne itibar eden nede bunları takıp sayan var. Artık, akil adam olma pozisyonunu çoktan yitirdiler...

Bu tür akil adam pozisyonun da olanların ne, TV’leri, ne gazeteleri, ne de yapmış oldukları analizleri tutmaz oldu. Şunu millet iyi anladı; “benim aklım benim ve bana lazım” “aklımla irademi inancım ve yaratılışım için kullanır, özgürleşirim”, politik görüşlerim bunun üstüne hiç bir zaman çıkmaz ve çıkarmak isteyip de ötekileşenler, aslın da kendileri, fikirlerine bir saplantı olarak tutunup köleleşenlerdir.

İşte, sağa sola saldırılarının, öfkelenmelerinin sebebi, kendi yanlışlarını dahi görmeyip doğru kabul ederek, başkalarının doğrularına da yanlış demeleridir. Yani kendilerini akıllı sanıp, akıllarının da ötesin de köleleşmeleridir...

Gönüllü kölelik yaptıkları bazı efendileri de sahiplenmiyor, onlara artık neden mi sahiplenmiyorlar dersiniz... Çünkü, onalar köleliğe öyle alışmışlardır ki, özgürsünüz deseniz de size yalvarıyorlar . Biz köleliğe çok alıştık, bu bağımlılık yaptı ve şimdi özgürsünüz dediniz mi “sudan çıkmış balığa döneriz” diyorlar. Kim bunlar? kendilerini özgür hissedip de köle olanlar... Fikirlerini aklının üstüne çıkarıp, başkasına kiralayanlar...

Artık eskisi kadar verimli değiller ve iş görmüyorlar. Yani anlayacağınız, “tarihleri son kullanma tarihine doğru ilerliyor. Çok az bir zaman kullanma tarihleri kaldır”.

Gönülden düştükleri için, gözden de düştüler. Eskisi kadar rağbet, tantana, şaşaa yok tabi. Sinir ve saldırğanlıkları da bundan. Akıllarını başkaları kullandıkları için iradesi köle olanlar...

bu durum tabiki, milletin yeniden silkinip de, 2002 yılın da yeniden başlattığı yeni süreç, o tarihten bu yana aklını politik görüşlerine köle edenler hep sandıkta yenilmiş, bir arpa boyu bile ilerleme gösterememişlerdir.

İşte çıldırıp, saldırmaları da bundandır. O günden bu yana itibarlar düşmüş ve kendilerinin bu çapsızlaşmalarına çok bozulmuşlardır.

Şimdi kölelerin yani akıllarını efendilerine verip de, kendi iradelerini kullanamayanların da hedefinde kardeşleri vardır. Oysa; Kur’an; “Lâilahe illallah, Muhammedün Rasulullah” diyeni kardeş bilir, ama bu köleler, bunu da düşünmez olmuşlardır ki, beyinleri dumura uğramıştır.

Hariciler misali; Hz. Ali(k.v)ye saldırmaya devam edecekler. Çünkü kendi iktidarlarını kaybedince, aklını aldıkları kölelerini piyasaya saldılar...

Akıllarını kiraladıkları kölelerini, piyasaya salıp, politikanın parçalı bulutlu, bölük pörçük olamasını istiyorlar...

Çünkü, politik bölünmüşlükte kendilerine mutlaka bir pay çıkaracaklarından emindirler.

Politikacı, hiç bir zaman efendi değil de milletin hizmetkarı olmalıdır.

Bunun geri dönüşü de asla yoktur...

Artık gözünü kullanıp da görmesini bilene gün doğmuştur...

Fecri sadık artık sökmüştür...

Bundan sonrasın da akıllı olup da köleleşenler düşünecektirler....

Yazarın Diğer Yazıları