Mehmet Kaçar

Kelam'da kaza ve kader

Mehmet Kaçar

Ehl-i Sünnet vel Camaat mezheplerinin Hanefi ekolünün en önemli Kelam âlimlerinden belki de ilki olan İmam-ı Maturîdi(r.a)’nin kaza ve kader konusunda ki görüşü dört temel üzerine oturur. İmam Hazretleri kaza ve kader konusunu şu dört ana temel  üzerine bina eder.

Allah(c.c) tarafından yaratılan kulların yapacakları ve mükellef, akil-baliğ olduğu andan itibaren yaptıkları fiillerin(ameller/eylemler) dört ana mertebesinin olduğunu beyan eder. Bunlar: 1-Küll -i İrade,

2-Yapabilmek için gerekli olan donanım ki, bu olmazsa yükümlülük de olmaz(akıl ve sıhhat gibi),

3-Cüz-i İrade,

4-Yapıp etme gücünün(isti’tâ’tın) yapma (fiil/eylem/ amel) ile beraber yaratılmış olmasıdır.

Bir kul, fiilden(amelden) önce, fiilin(amelin) iki yönüne (yapma ve yapmamaya veyahut hayır işlemeye  yahut da şer işlemeye) harcama, eşit derece de müsait olan bir(ilahi/ruhî) kudret ile donatılmıştır. Bu kudrete külli kudret adı verilir.

Külli Kudret; kulun yapacağı fiil(eylem/amel)den önce var olan bir kudrettir. Bir Sureyi okumaya başlamadan önce  “Eûzü- Besmele okumak gibi bir benzetme yapılabilir. Bunu Sure’den ayıramayız ama sureden öncede mutlaka manevi bir temizlik olarak okumalıyız. İşte külli kudreti’de eylemden ayırmak mümkün değildir.

İşte bu kudret ile beraber insanoğlun da yani bir kulda bir de fiili(amel/ eylemi) işlemeye (yapmaya- etmeye) veya yapmamaya yönelik olan bir kudret daha bulunmaktadır.

Bu kudret fiilden önce değildir, tam aksine fiil ile beraber iç içe bulunur. İşte bu kudrete istitâ’ at (cüz-i kudret) adı verilir.

Bu kudret sayesinde âkıllı olan bir insan küllî( birçok fiilden) hayır ve şer olan bir tanesini seçme yönüne sahip bir kudretle birlikte yaratılmış ve bu onun ruhî genlerinde vardır. Bir kulun burada ki cüz-i iradesi ise hayır  ve şer olan bir fiile(eyleme) sarf edilen, yani birine kullanılan kuvvetin adıdır. Buradan şu neticeye varmak mümkündür. İnsanoğlu yaratılırken onun ruhî melekelerine, bir şeyi yapma veya yapmaması için bizzat kendisinin kullanılmasına izin verilen (müsait olan) bir iradeye sahip olarak yaratılmıştır.

Bu iradeyi iki veya daha fazla mümkünden(olabilirden) birine yönelttiği ve sarf ettiği zaman Cüz-i İrade’sini sarf etmiş olmaktadır. İşte bireyin(ferdin) sorumluluğu da burada başlamıştır.

Allah’u Teâlâ’da yarattığı kulunun iradesini sarf ettiği(hayır ve şerri işlemek için kullandığı kudretini) şeyi (yani kesb ettiğin/ kazandığın) o anda, yaratılmaktadır.

Kulun sorumlu bir diğer adı ile de yükümlü olabilmesi için gerekli olan kudret(donanım veya kodlama) fiilden (eylem/amel) önce kul yaratılırken bizzat kodlanmıştır(genlerine yüklenmiştir) ve vücudunda vardır zaten.

Fiili(eylemi/ameli) işleme(yapma) veya o fiili terk etme (işlememe/yapmama), vücuda getiren kudret ise fiili(ameli/eylemi) yapma veya yapmama esnasında Allah tarafından yaratılır(Kün fe yekün). Cennetlik veya cehennemlik olma yolunu seçme hakkı(imkânı), ihtiyar/seçme hakkı kula verilmiştir; kaza ve kader de kulun bu yolda ki ihtiyarına(seçmesine) uygun olarak tecelli eder, zirâ Cenab-ı Hak, kulun bu yolda ki ihtiyarını (seçmesini) hangi tarafa (hayır ve şer) sarf edeceğini ezeli ilmi ile bilir ve kulun işleyeceği fiili(amel/eylem) ona göre yaratır.

Onun takdiri de ilmine göre olur(yani ilme tabidir), ilimde malum ve vaki olacaklara göredir(bunlara tabidir; yani bildiği için olmaz, olacağı için bilir), bu sebeple müminler kaza ve kadere iman etmeleri, kesbin(kendi kazanımlarının) çeşitlerini elde etmek üzere mubah olan araçları ve imkânları kullanmalarına asla engel değildir.  Selam ve dua ile!

Yazarın Diğer Yazıları