
KADER KONUSU VE YANLIŞLARIMIZ
Mehmet Kaçar
Bizler yaratılmışlar olarak, Allah(c.c.) bildiği için iyi ve kötü amelleri işlemiyoruz. Biz bu amelleri(iyi veya kötü) işleyeceğimiz için Allah biliyor zaten. Allah(c.c.)’ın geleceği(gaybı) bilmemesi asla düşünülemez. Bilmese veya bilememese sümme haşa o halde yaratıcı olamaz.
Bu hadiseyi bir örnekle açıklamya çalışalım; Bir öğretmen düşünelim. Öğrencilerinden birisine “Yarın seni şu kitaptan imtihan edeceğim” der. Öğretmen,o öğrencinin, film seyredeceğini, maçlarla vakit geçireceğini, oyunlar oynayacağını yani o akşamı eğlence ile geçirip ders çalışmayacağını ve imtihana hazırlanmayacağını bildiği için önceden notunu “sıfır” olarak yazar. Ertesi gün yapılan imtihanda öğrenci tüm sorulara tek bir kelime dahi doğru cevap veremez ve sıfırı hak ettiği ortaya çıkar. Öğretmeni ona şöyle der; “ben senin çalışmayacağını bildiğim için önceden zaten notuna sıfırı yazdım.” Buna karşın o öğrenci şunu diyemiyor. Hocam “sen önceden notuma sıfır yazdığın için bende kötü not aldım. Oysa sen geçer puan yazmış olsaydın ben de iyi bir not alacaktım” diyebilir mi? Bu örnekte olduğu gibi demek ki Allah(c.c.) yazdığı için biz iyi veya kötü amellerimizi yapmıyoruz. Bizim yapacağımız şeyleri Allah(c.c.) ilmi ezelisi ile bilidği için yazıyor. İşte biz buna kader adını veriyoruz.
Bu dünyaya gelen her insan da Allah’ın yaratmış olduğu bir kader programına tabidir. İnsanın ne yapacağını, başına ne geleceğini Yüce Allah ezeli ve ebedi ilmi ile bilir ve kul kendi yapacağı amelleri yapmayı diler, Allah(c.c.) de o anda onun dileğini yaratır. Ancak, Allah’ın bilmiş olması, insanın o işi yapmasını zorlamaz. Çünkü Allah, insanların önüne sonsuz ve sınırsız seçenekler sunmuştur. İnsan kendi iradesi (cüz-i irade)ni kullanarak, hangi yolu tercih ederse (hayır-şer), Allah(c.c.) onu yaratır. Dolayısı ile de insanın sorumluluğu sadece kendisine ait olur.
Bu konuyu şöyle bir örnekle açıklayabiliriz; çok katlı bir apartman düşünelim. Bu apartmanın bodrum katı, işkence aletleri ile dolu olsun, üst katları ise nimetlerle, güzelliklerle dolu olsun. Bu binada ikamet eden bir kişinin apartman asansörü içerisinde bulunduğunu farz edin. Kendisine, apartmanın bu durumu daha önce anlatılmış olan bu kişi, üst katın düğmesine bastığında nimetlere kavuşan bir kimse olacak, bodrum katın düğmesine basıp oraya indiğinde ise işkencelerle karşılaşacaktır.
Burada iradenin yaptığı tek şey, sadece hangi düğmeye basılacağına karar vermesi ve teşebbüse geçmesidir. Asansör ise o kişinin gücü ve iradesi ile değil, belirli bir fizik ve mekanik konularla hareket etmektedir. Yani, insan üst kata kendi gücü ile çıkmadığı gibi alt kata da kendi gücüyle inmemektedir. Bununla beraber asansörün nereye gideceğinin belirlenmesi, içerisindeki kişinin tamamen kendi seçimine bırakılmış olmaktadır. Yani bodrum katını da üst katı da seçen insanın bizzat ta kendisi ve iradesi iledir.
İnsanların kendi iradeleri ile yapmış oldukları bütün işler, bu ölçüyle değerlendirilebilir. Mesela; Cenb-ı Hakk, meyhaneye gitmenin günah, camiye gitmenin ise faziletli-sevap olduğunu bildirmiştir. İnsan ise kendi iradesi ile örnekleri asansör misalindeki gibi her iki yöne de(cenah) gitmeye müsaittir.
Hangi düğmeye basarsa, yeni nereye gitmek isterse, beden oraya doğru hareket etmekte, dolayısı ile de gideceği yerin mükafatı veya cezası o insana ait olmaktadır.
İşte her işte olduğu gibi insanın evliliği de böyledir. Evlenecek olan bir kimsenin önünde çok sayıda seçenekler mevcuttur. Nasıl birisini istediğimizin kriterleri kendi seçimimizdedir. İnsanın kendi yapmış olduğu tercihine göre Cenab-ı Hakk’da o tercihini yaratıverir. Allah(c.c.)’ün bunu bilmesi sizin böyle bir tercih yapmanızı asal zorlamaz.
Kader aslında ikiye ayrılabilir. A-Izdırari kader: Bunda bizim hiçbir tesirimiz yoktur. O tamamen irademiz dışında yazılmış olan kaderdir. Dünyaya geleceğimiz yer, annemiz, babamız, şeklimiz, rengimiz, kabiliyetlerimiz ızdırari kaderin temel konusudur. Bunlara biz karar veremeyiz. Bu çeşit kaderimizden dolayı da bir mesuliyetimiz yoktur.
B- İhtiyari kader: Cüz-i irade dediğimiz kendi seçimimize bağlı olan kaderdir. Biz neye karar vereceksek ve ne yapacaksak, Allah(c.c.) ezeli ve ebedi ilmi ile bilmiş, öyle taktir etmiştir. Mesela, evlenmeye karar verip, bir şekil veya karakter seçiyorsun. Allah(c.c.) sizin istediğiniz tipi ve vasıftaki insanlardan birkaç kişiyi önünüze çıkarıyor. Sizde bunlardan birini iradenizle beğenip kabul ediyorsunuz. Allah(c.c.)’ın alacağınız eşin kim olduğunu ezelde bilmesi kader fakat sizin iradenizle seçmeniz cüz-i irade dediğimiz insanın mesuliyeti sınırları içerisindedir. Selam ve Dua ile!