
İslami ilimler ve din eğitimi!
Mehmet Kaçar
Din eğitimi, bir bilim olarak henüz yaşadığımız çağda bilimsel etkinliklerine başlamasına rağmen, İslam din eğitimi açısından Kur’an’ın ilk indirildiği ayetlerden başlar. Bu noktada Kur’an, eğitimi “Rab” kelimesi ile ifade edilmiştir. “Rab” kelimesi gerçekte terbiye anlamına gelir.
Yani bir şeyi, durumu, hareketi ve davranışı olgunluğa ulaştırıncaya kadar tavırdan tavıra bir geçiş sürecidir. Bu açıklamalardan yola çıkarak; Kur’an-ı ilim sahasına yerleştiren Tefsir ilmiyle din eğitiminin alakalarını ortaya koymak mecburiyetindeyiz.
Aynı şekilde Hz. peygamber’in eğitim faaliyetlerini de temel olarak ele alırsak, vahyin insanlara ulaştırılarak Kur’an perspektifinde iman, ibadet, amel, bilgi, duygu ve hareketler açısından insanlardaki davranışların hayırlı(olumlu) manada değiştirilmesi çabalarıdır. Din eğitiminin temeli zaten olumsuz bir fiili olumluya çevirmek için çaba sarf etmektir. Yani iyiliği emredip kötülüklerden de insanları muhafazaya çalışmaktır.
Peygamberlerin ana görevlerinden birisi de iyiliği tebliğ etmektir. Tebliğ kelimsini ele alacak olursak, hem eğitimi hem de öğretimi kapsadığını görürüz.“Tebliğ” kelimesi hem eğitim vermeyi hem de öğretimi yani kötülükleri ortadan kaldırıp iyiliği yerleştirmek ve o iyilik üzere yaşamayı öğretmek demektir. Bu bakımdan Hz. peygamber Efendimizin tüm söz, fiil ve takrirlerini ilim sahası içerisine alan Hadis-i Şerif ilminin din eğitimi ile ilgili yakından bir ilişkisinin olduğu da net bir şekilde görülmektedir. Yani din eğitimi deyince ilk akla gelecek olan vahiy ve hadisi şerifler olmalıdır.
Bir yaygın din eğitimi faaliyeti olarak kabul edilen tasavvuf da insanların dindarlık kabiliyetlerini yani olumsuzu terk edip olumlu davranış sergilemelerini sağlamak için ruh eğitimi vermektir. Tasavvuf gerçek manası ile insanların dindarlık kabiliyetlerini geliştirmeyi amaçlayan bir dini eğitim metodudur. Eğitim insanları çok yönlü olarak geliştirmeyi amaçlarken “Kalbi” esas alan ve onları dini yönde geliştiren bir eğitim olduğunu söylersek yanlış bir şey söylemiş olmayız kanaatindeyim.
Diğer taraftan da İlmihal çalışmaları yöntemi ile din eğitimi vermeye çalışan ve hidâne bakımından ilişki halinde olan Fıkıh ilmi ise farklı inanç ve akidelerin öğretimini, din eğitimi açısından inceleyen de Kelam ilmi ve farklı tarikat, cemaat ve grupların din eğitimlerini bilimsel yollarla ele alan Mezhepler Tarihi gibi İslami İlimlerin İslam Dini Eğitimi bilimi ile çok yakın bir bağının olduğunu da burada vurgulamak gerekir.
İslam eğitimi ve din eğitimi kavramlarından ne anlıyoruz? Ona bir bakmakta da fayda vardır. Günümüz din eğitimi anlayışındaki tartışmaların mihenk taşından biri, din eğitiminin, eğitimsel mi yoksa dini bir faaliyet mi olduğu konusunda ki kavramsal problemdir.
Din eğitimini dini bir faaliyet olarak görenler, bireyde dini inancı geliştiren bir faaliyet olduğunu kabul etmektedirler.
Eğitimsel bir faaliyet olarak görenler ise din eğitimi, bireylerde insani bir boyut olan inanca karşı anlayış geliştiren ve farklı kültürel anlayışları destekleyen bir faaliyet olduğunu ifade etmektedir (Halstead, J. Mark, “Din Eğitimi”, İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi).
Bu hadiseye İslam Ülkelerinin çoğu açısından bir göz atılacak olursa, dini bir faaliyet üzerinden bir din eğitimi gerçekleştirdikleri görülmektedir.
Fakat Türkiye’de ki din eğitimi yapısı bakımından eğitimsel yaklaşıma da önem verildiğini söylemek ise tabi ki mümkündür.
Günümüz din eğitimi yaklaşımlarına göz atıldığında iki farklı yaklaşım ortaya çıkmaktadır:
a-Dinsel Eğitim,
b-Din Hakkında Eğitim.
Bazen dini öğretim adı verilse de dinsel eğitim, gençlerde belirli bir dini inancı yerleştirmeyi amaçlayan ve bu inancın nesiller boyu aktarılmak suretiyle ifade etmektedir.
Bu çeşit eğitim, genellikle evlerde, aile içerisinde, ibadet mahallerinde, dini kurumlarda ve dini cemaatlerin faaliyetlerinde gerçekleşmektedir.
Din hakkında eğitim ise temeller üzerinde çocukların din anlayışlarını ve bilgilerini geliştirmeyi ve onları hayatlarında dini konularda özgür seçimler yapmasını amaçlayan bir yaklaşımdır.
Din hakkında eğitim, öğrencileri dini görevleri yapma konusunda zorlamanın olmadığı dinler hakkında öğretimi ifa etmektir.
Bu yaklaşım, farklı inançları bilme anlamında “dini eğitimli” ve geniş kapsamlı dini konularda bilgi sahibi olma anlamında “dini alanda okuryazar” insanlar yetiştirmeyi amaçlamaktadır.
Bu yaklaşım, dinin insan hayatında en temel gerçeklik olduğunu ve tarih, felsefe, sanat, edebiyat gibi alanlarda dinin derin etkiler bıraktığını dile getirmektedir.
Din eğitimi yani İslami eğitimi, bir metafizik eğitimidir de aynı zamanda. Her ne kadar metafizik temele dayansa da ana temelde insanın ham halindeki duyuları, zekâsı, motiveleri ve tesadüfi hareketleri vardır.
İslam eğitimi, insanın ruh, zihin, akli benlik, hisler ve bedensel duyularının eğitim yoluyla insanın tüm kişiliğinin dengeli gelişimini amaç edinir. Fi Emanillah!