Mehmet Kaçar

İslam'da muhalefet

Mehmet Kaçar

Muhalefet konusunu, biraz düşününce aklımıza şunlar takılıyor. Muhalefet etmek ilk önce yaratılan canlıların fıtratında var bu bir. İblis, insan yaratılırken muhalefet etti. Melekler ise sorgulayıp öğrendi. Firavun, Nemrut, Münafık, Müşrik, Kafir kavramları ise hep olumsuz muhalefetten doğmuştur. İblis’in hz. Âdem yaratılırken yapmış olduğu olumsuz muhalefeti ise insan nesline de örnek olmuştur. Kıyamete kadar da devam edecek olan yıkıcı bir muhalefettir bu tür bir muhalefet. Ayrıca canlı türünün bir nevisi olan hayvanlarda da var muhalefet. Onların muhalefeti hükümranlık konusunda olan muhalefet ve bazen çok acı neticeleri de görülmektedir. Muhalefette insana yakışan ise yapıcı olup, devlet geleneğine uygun olandır. Diğer türden olan bir muhalefet fesada, bozgunculuğa ve hatta kan dökmeye kadar gidebilir.

İslam da sosyal hayatta var olan muhalefet aynı zamanda da hüküm konusunda da vardır. Bunun adına da mefhumu muhalefet adı verilir. Mefhum sözlükte, anlam, kavram; muhalefet ise zıt, muhalif, karşı anlamlarına gelir. Mefhum-i Muhalefet kavramı; zıt anlam demektir. Bu fıkıh usulü terim olarak; şer’i bir sözde söylenmeyenin söylenene ve zikir olunana hükümde zıt olmasıdır. Başka bir deyimle bir şer’i söz, kayıtta kayıtlanmış bir yerde hüküm gösterir ise, Meselâ; bir vasıfla vasıflanmış, bir şartla şartlanmış, bir gaye ile gayelenmiş veya bir sayı ile sınırlanmış ise, kaydın bulunduğu yerde sözün hükmü, sözün söylenmiş olduğu konudur. Ancak kaydın bulunmadığı yerin hükmü ise zıt anlamdır. Kısaca, sözün açıkça ifade ettiği anlamının aksine zıt anlam denir.

Şer’i sözde, söylenmeyenin söylenene hükümde olumlu veya olumsuz olarak uygun olmasına “uygun anlam(mefhum-i muvâfık)” denir. Meselâ: “Anne babaya öf deme” (el-İsrâ, 17/23,24) ayetinde söylenene, “onları dövme, onlara sövme” şeklindeki söylenmeyen hüküm uygundur.

“De ki: bana vahyolunanda leşten, akan kandan... başka bir şeyin haram olduğunu görmedim”/el-Enâm, 6/145) ayetinde kan sözcüğü “akan” kaydıyla kayıtlanmıştır. Bunun zıt anlamı akmayan kandır. Bu ayet, söylenen ifadesiyle akan kanın haram olduğunu bildirmektedir. Zıt anlamıyla da akmayan kanın helâl olduğuna delâlet etmektedir.

Hanefi usul bilginleri zıt anlamı, ayet ve hadis sözcüklerinden hüküm çıkarmak için elverişli görmemişlerdir. Aşağıda ki delillere dayanırlar:

a-Zıt anlam alındığı taktirde; İslâm’a zıt sonuçlara götüren nasslar vardır. “Haram aylarda kendimize zulüm etmeyin”(et-Tevbe, 9/36) ayetinin zıt anlamı alınırsa, zulmün yalnız bu dört ayda haram olduğunu bu dört ayın dışında onun haram olmadığı sonucuna ulaşılır. Halbuki zulüm her zaman haramdır.

Yine “Sizden birisi, durgun suya küçük abdestini yapmasın ve o suda cünüplükten ötürü gusül yapmasın”(Buhari, Vudû, 68) hadisi, söylenen ifadesi ile, durgun bir suya küçük abdest yapmanın ve böyle bir su ile cünüplükten ötürü gusül etmenin yasak olduğunu bildiriyor. Zıt anlamı ile de cünüplüğün dışında bu su ile gusül edilebileceğini ifade ediyor. Halbuki içine idrar yapılmış durgun bir suda hem cünüplükten ötürü, hem de başka bir sebeple gusül edilmesi yasaklanmıştır.

b-Vasıflar çoğu zaman, hükmü kayda bağlamak için değil, teşvik veya sakındırmak için zikredilmiştir. Meselâ; “ Kendileriyle cinsel temasta bulunduğunuz eşlerinizden olup, himayelerinizde bulunan üvey kızlarınızla evlenmeniz size haram kılındı. Eğer analarıyla zifafa girmemişseniz onlarla evlenmenizde sizin için bir sakınca yoktur” (en-Nisa; 4/23) ayetlerinde geçen “üvey kızlar” için vasıf zikredilmiştir. Bu kızların babalıklarının himayesinde bulunması ve babalıkların, üvey kızın anasıyla nikâhlanıp cinsel temasta bulunması. Burada zıt anlam esas alınırsa, cinsel temas olmamışsa, babalığın üvey kızı ile evlenmesi caiz olur, sonucuna ulaşılır. Ancak Kur’an bizi zıt anlamla yetinmeye bırakmamış ve bu hükmü ayetin devamında zaten açıklamıştır. Eğer analarıyla cinsi temasta bulunmamışsanız, onlarla evlenmeniz de bir sakınca yoktur”(en-Nisâ, 4/23). Buradan, anneyle mücerred nikâh akdinin üvey kızı haram kılmâdığı hükmü çıkmaktadır. Bu konuda genel prensip şudur: Kızlarla mücerred nikâh akdi anneleri; annelerle cinsel temasta bulunmak da kızları bu erkeğe haram kılar(ed-Derînî, el-Menâhicü’l Usüliyye, Dımaşk 1395/1975, s, 428)

c-İslâm hukukçularının çoğunluğuna göre hükümlerin birer illeti vardır. Böylece hükümler, hakkında nass bulunmayan fakat ortak nitelik taşıyan konularla uygulanır. Diğer yandan zıt anlam yoluyla elde edilecek hükümle ilgili özel bir nass bulunmadığı da söylenemez.

Şafii, Malik ve Hanbelilere göre ise şer’i sözlerin zıt anlamları hüküm çıkarmaya elverişlidir. Bu mezhepler, vasıf, şart, gaye ve âdet kavramıyla hem şer’i naslarda, hem de onların dışında ihticâcda bulunmayı caiz görmüşlerdir. Buna göre, naslardaki kayıtlar anlamsız ve boşuna değildir, bunların bir gayesi, bir maksadı vardır. Bu mezheplerin, zıt anlamla amel edileceğini söylerken dayandıkları deliller de şunlardır:

a-Arap dilinde, hüküm bir kayıtla kayıtlanmışsa, kaydın kalkmasıyla hüküm de ortadan kalkar. Meselâ: “Zenginin oyalanıp, borcunu geciktirmesi zulümdür”(Buhari, Havâle, 1,2) Bu hadisin zıt anlamı, yoksul borcunu ödemeyi geciktirmesinin zulüm sayılmayacağına dalâlet eder. Çünkü zenginlik vasfı kalkınca hüküm de zıt yönde ortaya çıkmaktadır.

b-Yine, “Sâime’de zekât vardır” (Buhari, Zekât, 38) Bu hadis de sâime; yılın çoğunu otlakta geçiren hayvanları ifade eder. Zıt anlamı, sâime olmayan hayvanlara zekât gerekmeyeceğidir. Bunu Hanefiler de kabul eder. Ancak İmam Mâlik, yılın çoğunu ağılda geçirerek beslenen hayvanlar için de zekât verileceğini söylemiştir.(ed-Derînî, s, 439).

İslâm’da zıt anlamın delil olabilmesi için de iki şart bulunması gerekir: Şer’i sözdeki kaydın teşvik ve tehdit gibi başka sabit bir amacı olmamalıdır. Meselâ: Ey iman edenler, kat kat faiz yemeyin”(Al-i İmran, 3/130) ayetindeki “kat kat” sıfatı faizden nefret ettirmek içindir. Bu anlam, daha sonraki şu ayetle açıklığa kavuşturulmuştur: “Eğer tevbe ederseniz ana paranız sizindir. Böylece zulmetmemiş ve zulme de uğramamış olursunuz” (el-Bakara, 2/279). Bu ayette, zıt anlam yoluyla hüküm elde edilemez.

Yine zıt anlamın sabit olduğu yerde bunun aksini gösteren özel bir delil bulunmamalıdır. Meselâ: “Ey iman edenler, öldürülenler hakkında size kısas yazıldı. Hür ile hür, köle ile köle ve kadın ile kadın kısas edilir.”(el- Bakara, 2/178) ayetinin zıt anlamına göre kadını öldüren bir erkek kısas yoluyla öldürülemez. Ancak kadını öldüren erkeğin kısas yoluyla öldürüleceğini şu ayet hükme bağlamıştır.

“Orada onlara cana can, göze göz, buruna burun... kısas yazdık”(el-Mâide, 5/45). Hz. Peygamber de şöyle buyurmuştur: “Cana can kısas edilecektir” (Buhari, Diyât, 6; Müslim, Kasâme , 25-26)(Hamdi Dödüren)

Selametle!...

Yazarın Diğer Yazıları